Suriyeli kadına “Vicdan Konvoyu!”

A -
A +
Vicdan Konvoyuna katar katar merhamet diyorum.
Suriye’deki insan hakları ihlallerinin en ağırı, en vahşisi, en ahlaksızı, en vicdansızı kadın ve çocuğa uygulanıyor. Suriye, çocuk ve kadına yönelik şiddet, işkence ve cinsel saldırılarla dünyanın gözü önünde her gün insanlık suçları literatürüne yenilerini ekliyor.
Önceki gün Ülke TV’de “İnce Fikir" programını izliyorum ve ekranda Av. Gülden Sönmez, Av. Özlem Zengin ve Gazeteci Yazar Fadime Özkan ve diğer arkadaşları var ve anlattıkları şeyler karşısında kanım donuyor, içim ürperiyor, gözyaşlarına boğuluyorum. Bu anlatılanlar daha geniş kesimlere duyurulmalı, katkı sunulmalı diyorum ve program bitiminde Gülden Hanıma ulaşıyorum.
"Suriye’de kadınlara neler oluyor?" diye soruyorum. Gülden Hanımın anlattıkları karşısında taş olsanız çatlarsınız, su olsanız alev alır yanarsınız, o kabilden acı ve utanç dolu şeyler! Gülden Hanım diyor ki:
“Zamanın insanları olarak, insanlık tarihinin çocuk katliamını canlı izleyen ve en çok çocuk katleden dönemine şahitlik ettik. 1 milyona yakın insan katledildi. 15 bin de çocuk. En şanslıları muhacirlerdi belki de hayata tutunmak adına. Ama hepimize yetecek kadar geniş yeryüzünde 1 metrekare veremedik muhacir olanlara. Sınırlar kapatıldı, bebekler denizlerde boğuldular. 400 binden fazla insan sorgu merkezlerinde, hapishanelerde tutuldu. Çocuk, kadın, yaşlı ve erkek ayırt etmeden. 13.104 insan bu dönemde bu hapishanelerde hayatını kaybetti işkenceden.
 Akıbetinden hiçbir şekilde haber alınamayan 76 bin insanı ‘KAYIP’ diye geçiyor haberler. 116’sı çocuk 4.219’u kadın kayıp… 6.736 kadın ise hâlen bu hapishanelerdeler. İşkence görüyorlar, tecavüze uğruyorlar. Suriye rejimi kadınlara tecavüzü bir silah olarak kullandı kullanıyor...”
Gülden Hanımın verdiği bilgileri dinledikçe, gözlerim kararıyor, dizlerimin bağı çözülüyor, kalbim duruyor sanki! Biz insanlar ne ara böylesine vahşileştik, hangi ara İslam dininden böylesine uzaklaşıp canileştik? Sorular sorular…
Bu adı geçen kadınlar sanmayınız ki hapisten çıktıktan sonra huzura eriyorlar? Eşleri, çocukları ve aileleri tarafından kendilerine potansiyel tecavüze uğramış kadın muamelesi çekiliyor, kirlenmiş olduğuna ön kabulle inanıp kendisini istemiyorlar ve bu kadınlar bir daha eski hayatlarına kabul edilmiyorlar! Aman Allah’ım, aman ya Rabbim!
Cahiliye devrini aratmayan bu muameleler hemen yanı başımızda Suriye’de gerçekleşiyor. Ve Av. Gülden Sönmez sözlerine şunları ekliyor:
“Savaşın artık ne bir hukuku ne de ahlakı kaldı. Suriye savaşında kadınlara tecavüz bir silah olarak kullanılıyor. İnsanlığımızdan utanıyoruz. Kimyasal silahlarla çırpınarak ölen her çocuk ve hapislerde tutulan mazlum her kadın insanlığın geleceğine dair biraz daha umudumuzu kaybettiriyor. Her geçen gün daha acımasız işkence yöntemleri keşfediyor, en kısa, en ucuz, toplu katliam yapan silahları yarıştırıyoruz. Korkuyoruz, geleceğimizle beraber insanlığımızı da kaybedeceğiz...”
Peki, “Vicdan Konvoyu” ile ne amaçlanıyor? Gülden Hanım cevaplıyor:
“Rejimin hapishanesindeki cesur ve onurlu kadınlara sesleniyoruz: Vicdan Konvoyu tüm çocuklar yaşasın, dili, inancı, ırkı fark etmeksizin tüm kadınlar korunsun diye büyük bir sevgi ve merhametle yola çıktı.
Bizler sizin için bir araya gelen kadınlar, öyle güçlü bir hareket ve dayanışma başlattık ki sesimizi duymayan hükûmet, saray, lider ve mekanizma kalmadı. Şimdi tercihlerini bekliyoruz. Başta Rusya, İran ve Esad rejimi olmak üzere herkes bir tercih yapacak. Son birkaç gün boyunca size olan yolculuğumuz bizi bir araya getirdi ve hiç gitmeyeceğiz. Sizden asla vazgeçmeyeceğiz...”
Bizlere düşen de bu insani, asil ve vicdani yürüyüşü desteklemektir. Vicdan Konvoyuna bizler de katar katar dua, merhamet, sevgi, şefkat ile destek veriyoruz Allah yardımcınız olsun...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.