Türkçe gönüller fethi içindir!

A -
A +
Geçtiğimiz günlerde medyada, Türk diliyle ilgili çok sevindirici bir haber geçti. Açıkçası bu habere ziyadesiyle mutlu olduğumu söylemeliyim. Güzel Türkçemizin korunması hususunda başlatılan bu kampanyanın çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Habere göre, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin ikinci yüz günlük hedefleri kapsamında, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu tarafından başlatılan bu anlamlı çalışmada, Türk dilinin bilinçli kullanılması ve şehirlerdeki tabela kirliliğine son verilmesine yönelik kampanyalar başlatılacak. Kampanya ile yabancı işletme isimleri yerine Türkçe isimlerin kullanılması konusunda vatandaşlar teşvik edilecek ve bu süreç, yerel seçim kampanyalarında da devam edecek.
Son yıllarda Türk dilinin hoyratça kullanılması, özellikle tabela kirliliğinin had safhaya varması karşısında, duyarlı vatandaşlar açıkçası muhatap bulamıyordu. Bölgelere göre içeriği ve özelliği değişen bu tabelalarla ilgili belediyelerin yeterli mücadele vermesi bir yana, dikkatlerini dahi çekmiyor oluşu elbette çok üzücüydü…
Oysa güzel Türkçemiz, Türk milletinin göz ve gönül aydınlığıdır…
Millî bekamızın mana boyutudur. Türkçe, bizim ses bayrağımızdır, atalar yadigârı sözümüzdür… Divandaki sazımız, gönlümüzdeki niyazımızdır. Türkçe, millî bekamızın, bilinç akışımızın, kültürel zenginlerimizin kuşaktan kuşağa aktarılması hususunun yegâne elçisidir, bekçisidir.
Türk milleti, hiç şüphesiz tarih boyunca meydan savaşlarında anamızın ak sütü kadar tanıdık, millî bilincimizin mayası olan ve dimağlarımızı besleyen Türkçemiz için de vuruştu.
Orhun Abidelerine bakınız, Bilge Kağan’ın asırları aşıp gelen Türkçe seslenişinin bugünlere gelişi bir tesadüf müdür? Türkistan Piri Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya mana ateşiyle uzanışı ve hisar hisar yükselişi bir rastlantı mıdır? Yunus Emre’nin mana iklimini Anadolu’da yeşertmesi alelade bir şey midir? Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye seslenişi bir lafügüzaf mıdır?
Hiç şüphesiz Türkçemiz,  gönüller fethi içindir!
Yıllar önce “Karamanoğlu Mehmet Bey'i Arıyorum” şiiriyle bu duruma parmak basan şair Yusuf Yanç’ın bu güzel şiirini duyanınız var mı acaba?
 
Karamanoğlu Mehmet Bey'i arıyorum
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayımlamıştı;
“Bugünden sonra, divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste,
Meydanda Türkçeden başka dil konuşulmaya” diye,
Hatırlayanınız var mı?
Dolanın yurdun dört bir yanını,
Çarşıyı, pazarı, köyü, şehiri,
Fermana uyanınız var mı?
 
Yusuf Yanç Bey'in söylediği gibi uzun yıllar bu fermandan bihaber yaşayıp gittik. Kelimelerin Türkçe karşılığı dururken kalkıp İngilizcesini, Fransızcasını kullanarak güya kendini entel göstermeye kalkanlar, açtığı dükkânına Türkçe ad vermek dururken havalı dursun, ilgi çeksin diye yabancı isimler verenler ve hatta her türlü tabela kirliliğine bigâne kalan yetkili kimseler dâhil şimdi herkesin bu anlamlı kampanyaya gönülden destek vermesi lazım gelir.
 
“Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken,
Dilimizin çalındığını, talan edildiğini,
Özün el diline özendiğine içiniz yananınız var mı?
Masallarımızı, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk,
Şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik,
Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı?”
 
Bu güzel şiir, uzun yıllar önce ders kitaplarında kendine yer bulsa da toplumun genelinde maalesef kendine yer bulamadı. Oysa şiir, bir gerçeği haykırıyordu; şair, dizlerini döve döve bir acı gerçeğe parmak basıyordu.
Hemen her yerde gözümüzü ve gönlümüzü rahatsız eden tabela kirliliği, gerçekten de tam yüreğimize tak etmişti ki Cumhurbaşkanlığından bu güzel haber geldi. Türk dilinin imdadına yetişen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Kuruluna sonsuz teşekkürler ediyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.