Kültür kanalı TRT 2 yeniden...

A -
A +
TRT güzel bir hizmete daha imza attı.
Uzun yıllar bizlere kültür ve sanat alanlarında birbirinden faydalı programlar sunan ve daha sonra niçin kapatıldığını bir türlü anlayamadığımız TRT 2 bir kültür kanalı olarak yeniden yayın hayatına başladı. İyi de oldu.
Bu kanalın yeniden yayın hayatına başlayacağını TRT Genel Müdür Yardımcısı Tuncay Yürekli, bir yıl önce Malatya Uluslararası Film Festivalinin ödül töreninde müjdelediğinde açıkçası büyük heyecan duymuş ve aklıma gelen ilk şey bu kanalın kapandıktan sonra “kültür ve sanat” hususunun ne kadar öksüz ve yetim kaldığı meselesi olmuştu. TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’e, Genel Müdür Yardımcısı Tuncay Yürekli'ye bu anlamda hususan teşekkür ediyorum.
Özel kanallarda ne yazık ki kültür ve sanat meselesi nedense hiç akla gelmeyen alandır. Toplumu, aileyi, gençliği ve insanı bozan ne kadar mesele varsa her dem ekranlarda cirit atarken, bu konu bir türlü hatırlanmaz, akla gelmez. Maalesef, kültür, ülkemizde insanımızın ihtiyaç sıralamasında bile en sona atılan bir alan oldu, oluyor.
Kültür, sanat ve tefekkür dünyamız ne yazık ki bir fetret dönemi geçiriyor. Ne yazılan roman, romana, ne söylenen şiir, şiire ne yapılan beste, şarkıya ne de çekilen film ve diziler bir şeye benziyor zira paraya tahvil edilen her maddi unsur gibi bu ürünler de insan ruhuna sirayet edemiyor, gönül duvarını aşamıyor!
Kanalın Genel Yayın Koordinatörlüğünü Selman Yılmaz Beyefendinin yapacağını öğrendik. Selman Beyin görevi zor olacak, biliyoruz. Umarız ki bu kanal gerçekten de güzel ve etkili yayınlarıyla özellikle genç kuşakların seyrettiği, feyiz aldığı, kadınlarımızın istifade ettiği, kültür ve sanat dünyamızın önemli isimlerinin birikimlerini paylaştığı bir kanal olur.
Gerçek sanatkârların, edebiyatçıların, bestekârların, ilim ve fikir adamlarının âdeta unutulduğu, her fırsatı ranta çeviren birtakım grup ve mahfillerin birbirlerini kollayıp gözettiği bu dönemde TRT’nin bu hususta çok dikkatli, hakkaniyetli ve adil olmasında fayda vardır.
Kültürümüzün, irfanımızın, musikimizin, edebiyatımızın hayatta olan birçok çınarı aranıp bulunmalı ve onların derin görüşleri milletin istifadesine sunulmalıdır. Sunmak meselesine gelince… İktisat mezunu bir arkadaşın bütün programlarda olduğu gibi gelip bu kez de edebiyat programı sunmasından bahsetmiyoruz elbette!
Binaenaleyh, liyakat, ehliyet, kabiliyet meziyetlerinin yanına irfan ve hikmeti de almış insan kaynaklarının bu fırsatı güzelliğe, berekete çevirmesini bekliyoruz. Dolayısıyla birilerinin kendi egolarını tatmin ettiği bir kanala dönüşecekse şayet hiç boşuna sevinmeyelim…
Yani bunca güzel sözün ardından bu tarizi niye yaptın, diyen olabilir. Nasrettin Hoca misali diyelim, testi kırılmadan diyeceğimizi diyelim zira bunca mesaiden, bunca emekten sonra üç beş kişinin kendi çalıp kendi söylediği, oynadığı bir kanal olmasını hiçbirimiz istemeyiz elbette.
Bizim de bazı isteklerimiz var mesela…
Bu kanaldan ne mi istiyoruz?
Tarih konuşulsun, edebiyat konuşulsun, musikimiz konuşulsun, sinema ve geleneksel sanatlarımız, örf ve âdetlerimiz konuşulsun. Aile yapımız eski ile sık sık mukayese edilerek anlatılsın mesela. Adab-ı muaşeret mevzuu hiç eksik olmasın, kaybedilen maddi ve manevi değerlerin peşine düşülsün istiyoruz.
Yedi güzel adam anlatılırken Fethi Gemuhluoğlu, Ahmet Kabaklı, Dilaver Cebeci, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Gürbüz Azak, Olcay Yazıcı, Ayhan Songar, Dündar Taşer, Ömer Lütfi Mete gibi çok sayıda güzel adamın daha olduğu ve büyük hizmetlerde bulundukları hiç unutulmasın istiyoruz mesela! Mümtaz Turhan’ın, Mehmet Kaplan’ın, Erol Güngör’ün hiç eskimeyen engin fikirleri anlatılsın insanlara…
Hasılı, yayınlarıyla gerçekten de yerli ve millî bir kanal olsun istiyoruz.
Çok şey mi istiyoruz?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.