Bedel!

A -
A +
Her şeyin bir bedeli vardır. Yüksek mevki ve makamlara gelmenin, para pula kavuşmanın, tahsil görmenin, şan şöhret sahibi olmanın farklı farklı, başka başka bedeli olur. Ve bedel muhakkak ödenir de… Mutluluğun, huzurun, sevmenin, sevilmenin, sağlığın, sıhhatin bedeli yok mudur? Olmaz mı? Belki de en büyük bedeli onlara sahip olanlar ödemiştir, bilemeyiz. Bedele diyet demek de mümkün aslında. Önceki gün, 15 Temmuz programlarını takip ederken o karanlık süreçte en büyük bedeli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ödediğini düşündüm bir an. 15 Temmuz akşamına kadar FETÖ’nün 17/25 Aralık süreci boyunca asıl hedefi Cumhurbaşkanı ve ailesi olmuştur. Bütün yakınlarına olmadık iftiralar atıp, ağır hakaretler edenler o sürecin finalini de yine Cumhurbaşkanı'mız ve ailesi üzerinden yapmak istediler. Eşi, kızı, torunları, damadı ve diğer yakınlarıyla tatilde iken bu karanlık gecenin zuhur etmesi karşısında normal şartlarda normal insanlar paniğe kapılıp hata yaparlar… O gece dirayetli bir kararla halkı meydanlara çağıran, her türlü tehlikeyi göze alarak İstanbul’a dönen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarihî bir kararlılık göstermiştir. Uzun yıllar sonra da bu hayati karar konuşulacaktır zira bu tür olaylarda devletin başının ne yaptığı önemlidir. Bu haysiyetsiz işgal girişimini halk, vatansever subay ve polislerimiz engelledi lakin Cumhurbaşkanımız küçük bir kararsızlık göstermiş olsaydı olacakları düşünmek bile istemiyorum. Devlet, o gece bütünüyle Cumhurbaşkanı'nın kendisidir. Devleti yıkmaya çalışan FETÖ’cü namussuzlar, halkın devletin yanında yer almasıyla çil yavrusu gibi dağılmış sabaha doğru teker teker yakalanarak inlerine girilmiştir. Üç yıl boyunca bu karanlık gece her aklıma geldiğinde Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Marmaris’ten İstanbul’a dönerken uçakta neler düşündüğünü, duygularını hep merak etmişimdir. Belki günün birinde bunları paylaşacaktır diye düşünüyorum.   Bugün geldiğimiz noktada herkes kendisine büyük büyük paylar çıkarırken, ben en büyük kahramanın, halkını doğru bir kararla meydanlara çağıran, kısa zamanda onların arasına karışarak milletine şevk ve güven aşılayan ve dahi bu karanlık geceyi aydınlığa çıkaran Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan olduğunu düşünüyorum. Büyük devlet adamı olmak işte tam olarak budur. Kutlu yollara, dirayetli adamlarla çıkılır nitekim. Büyük davalar, büyük fikirler büyük insanlarla bayraklaşırlar. Korkak insanlarla bırakınız karanlığı, aydınlıkta bile yola çıkılmaz. Devlet adamı deyimi sıradan bir deyim değildir. “Devlet Adamlığı” devlete yakışan adamdır! Varlığıyla, hizmetleriyle, dirayetiyle, devleti onurlandırandır. Allah muhafaza o gün devleti bir başkası(!) yönetiyor olsaydı bu ülkenin hâli nice olurdu? Hüseyin Nihal Atsız böyleleri için “Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz” diyor! Bu vatan, bağrındaki şühedanın yüzü suyu hürmetine son anda yıkılmaktan kurtulmuş, Anadolu bir kez daha dünyaya “Ya istiklal ya ölüm!” diye haykırmıştır. Gazi Mustafa Kemal’in gençliğe hitabesindeki “İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici bedhahların olacaktır…" ifadeleri, tam olarak FETÖ benzeri yapılanmaları işaret ediyor. Büyük Türk milleti, o gece İstiklal ve istikbalini tam olarak 251 canı şehit vererek yine bedel ödemiştir. Anadolu denen nazlı vatan için bin senedir ödenen bedellerin ardı arkası kesilmese de düşman artık öğrenmiş olmalıdır. Anadolu, uğruna tam bin yıldır bedel ödeyen Türk milletinin kadim sevdasıdır…Sultan Alparslan’ın, Yıldırım’ın, Fatih’in, Yavuz’un, Gazi Mustafa Kemal’in mukaddes emanetidir…  Anadolu yârdır, nazlı diyardır, namahrem elin kahrın götürmez!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.