Madrabaz Hancı…

A -
A +
 
Aman petrol, canım petrol…
Hatırladınız mı değil mi?
Ajda Pekkan’ın Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’yi temsil ettiği ve neredeyse sonuncu olduğumuz şarkıydı. İnsana ilk bakışta mantıksal anlamda oldukça saçma gelen bu şarkının sözleri Şanar Yurdatapan’a bestesi ise Atilla Özdemiroğlu’na ait. Petrolün hayatımıza olan etkisini, hikmetini aslında ta o yıllarda çözmüş ve bütün dünyaya duyurmuş bu insanları hatırlamak lazım.
“Aman petrol, canım petrol
Artık sana sana muhtacım petrol
Elinde petrol, sonunda petrol
Artık dizginlerim senin elinde petrol”
Neden Irak neden Suriye, Libya süper güçlerin ilgisine mazhar oldu? Tabii ki petrol, tabii ki petrole olan yoğun ihtiyaç bu ülkelerin bölünüp parçalanmasına ve kargaşaya sürüklenmesine neden oldu.
Bugün milyonlarca Suriyelinin “Suriyesiz” kalması sırf süper güçlerin petrol rezervlerini ellerine geçirmesi içindi. Ve geçirdiler de!
ABD de babasının malıymış gibi petrol rezervlerinin en yoğun olduğu bölgeyi kendi toprağıymış gibi duyurdu ve oralara zinhar kimseyi sokmayacağını ilan etti. Rusya ise artık tarihsel hayalini gerçekleştirmiş durumda ve sıcak denizlerin hâkimi olmaya hazırlanıyor! V. Putin, bir taşla beş on kuş vurmuş bir ülke olmanın huzurunu ve mutluluğunu yaşıyor...
Dün Afrika’yı soyup soğana çeviren sömürge devletleri bütün zenginlikler bittikten sonra orayı ölüme, sefalete, açlığa ve kimsesizliğe terk edip bölgeden ayrıldılar… Afrikalı zenci hâlâ bu sömürünün sefaletini yaşıyor!
Destan şairimiz merhum Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu üstat, yine o günlerde açlık ve kıtlıktan kırılan Kenya, Somali, Nijerya gibi Afrika ülkelerindeki trajediyi yüreğinde duyup hissetmiş olmalıydı ki okuduktan sonra hiç unutamadığım bu “Madrabaz Hancı” adlı şiiri kaleme almıştı:
“Bende Abdülkerim Saltuk Buğra Han
Sende Bilal İbn-i Rabah birinci
Yayıldı cihana senin sesinle
Benim kılıcımla iman sevinci…
Kanını emerken beyaz canavar
İhlâsın ne güzel ey siyah inci!”
Afrika, yaşanan yeni bir trajedi değil. Ucu yüzyıllar öncesine dayanan bir hikâyeyle başlıyor bu tarifsiz acı. Kanını emen, kene gibi bütün varlığına yapışıp kalan kapitalist sermaye ne yazık ki defedilemedi, hayat damarlarını kurutan kurtçuklar bütün organizmayı sardı ve hayat alanı iyice daraldı bu topraklarda.
Sonra başka coğrafyaları sardı bu kene. Hem de Kırım Kongo kenesi! Ölümcül, bulaşıcı, dermansız! Ve Suriye, Suriyeli trajedisi…Bir türlü bitmedi "Batılı Madrabaz"ın sömürge düzeni, işgali… Dünyanın öbür ucundan gelip sınırlarımıza dayanan bu işgalci kafalar bir de bizlere “demokrasi” dersi vermeye yelteniyorlar! Suriye dramı da tıpkı Afrika, Doğu Türkistan, Filistin gibi İslam coğrafyasının kapanmayan yarası olup çıktı… Bu yaraları kapatmaya yine biz koşuyoruz. Merhem olmaya, çare olmaya, yâren olmaya biz gidiyoruz cümleten.
Rahmetli Gençosmanoğlu, Orta Doğu’ya, Afrika’ya çöreklenmiş Batılı kapitalistleri “Madrabaz Hancı” diye niteliyor…
“Avrupa selamsız, gönülsüz yetim,
Sahte tebessümlü madrabaz hancı
Tüylerim ürperdi tekbir alırken
Duydum da bir sabah Kenyalı genci
Asr-ı saadette sandım kendimi
Namaza dururken Müslüman zenci!”
Şimdi Suriye’ye çöreklenmiş bu sömürgeci “Madrabazlara” ne yazık ki bu anlamda bir şiir bile yazılmadı hâlâ… Artık ne dünün şairleri var ne de duyarlılığı… Ruhumuzun iradesi dahi elimizden alınmış lakin farkında değiliz!
Demek ki neymiş? Petrol gerçekten de insanlığın dizginlerini eline geçirmiş! Petrolün fiyatı artar biz etkileniriz, petrol savaşları çıkar biz zarar görürüz… Ve her şeraitte biz Müslümanlar ölürüz!
.....
Madrabaz: Dalavere çeviren, hile yapan, düzenci, hileci (kimse)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.