Kadın, kadın, kadın…

A -
A +
Son haftalarda en çok üzüldüğüm haberlerden biriydi.
“Bakımsızsın” diyen kocası tarafından balta sapıyla dövülerek öldürülen Filiz Tekin cinayetinin dayanılmaz ağırlığı eminim ki benim gibi pek çok insanın yüreğinde öylece duruyor…
Kadın cinayetlerinin gerekçesi olamaz. Bir kadın öldürüldüğünde anlıyoruz ki ondan aslında olağanüstü şeyler istenmiş, buna gücü yetmeyince de en yakınındaki erkek tarafından hayatına kastedilmiş…
Sahi kadın nasıl bir varlıktır? Bu insan cinsi, en yakınları tarafından öldürülmemek için ne yapmalı? Hayata nasıl bakmalı, nasıl yaşamalı?
Her zaman genç ve güzel olacak, hiç yaşlanmayacak, yemeyecek, içmeyecek, şişmanlamayacak, hiç söylenmeyecek, hiç üzülmeyecek, hiç itiraz etmeyecek, hiç oturmayacak, hiç hak beyan etmeyecek, hiçbir şey istemeyecek, gezmeyecek, tozmayacak, yüreğinden kopan hiçbir isteğini gerçekleştirmeyecek…
Ki kendisine iyi davranılsın!
“Bakımsızlık” ne demek? “Bakım” ne demek?
Hiçbir kadın keyfî olarak bakımsız gezmez, gezmek de istemez. Güzel ve şık giysiler giyinmek, hoş ve pahalı kokular sürünmek, ipek başörtüleri takmak veya saçlarını kuaförlerde taratmak için para pul gereklidir… Evde çocuk bakan, bulaşık, çamaşır yıkayan, temizlik ve yemek yapan, kıt kanaat geçinen bir kadın nasıl bakım yapsın, nasıl süslensin? Buna ne vakit vardır ne de para pul…
Velev ki her şeyi olsa bile bir kadın süslenmek zorunda mı? Bakım ne demek? Bir insan temiz giyinip sade de yaşayabilir, bu onun bakımsız ve pasaklı olduğunu göstermez. Kaldı ki bu içsel bir tercih ve tutumdur. Bir de dayakla, hakaretle, şiddet ve hiddetle yüreğinde bütün latif duyguları söndürülmüş bir kadın, bakım yapacak mecali kendinde bulabilir mi acaba?
Filiz Tekin, bir yastığa baş koyduğu kocası tarafından oldukça basit bir nedenden dolayı, sudan bir bahane ile çocuklarından koparılmış ve vahşice öldürülmüş talihsiz bir anne…
Kadının bizim kültürümüzde durduğu ve bulunduğu yer çok ciddi bir sarsıntı geçiriyor. Burada topyekûn erkek düşmanlığı yapacak değiliz lakin bu problemleri toplum olarak masaya yatırmak, sağlıklı analizler ve tespitler yapmak mecburiyetindeyiz.
Bazı erkekler neden böylesine canileşti? Yüce Allah’ın kendilerine emanet ettiği eşlerine karşı öfke kontrolünü neden sağlayamıyorlar? Merhamet, şefkat, sevgi, vicdan gibi manevi melekeleri neden zayıfladı kabilinden soruların cevabını hep birlikte bulmak zorundayız.
Münevver Karabulut cinayetini, uzun yıllar ekranları doldura doldura anlattılar! Bu toplumun henüz alışkın olmadığı bu kabilden vakalar, uzun anlatımlarla önce normalleşti, kanıksandı.
Öldürmek, cinayet gibi fiiller uzun yıllardır ekranlarımızda diziler ve filmler aracılığıyla zaten topluma pompalanıyordu. İnternet oyunlarındaki şiddet ve hiddet içerikli oyunlarla da üzerine tüy dikildi…
Her şey aslında geliyorum diyordu, ancak toplumbilimciler, psikologlar, emniyet güçleri bunu anlayamadılar ve böylesine artış gösterebileceğini tahmin edemediler. Tabii ekonomik olarak erkekte ortaya çıkan sıkışmışlık hissi, tükenmişlik, ruh hastalıkları, narsizm ve sadizm gibi etkenleri bu sebepler arasında sayabiliriz...
Şimdi ne yapmalıyız?
Kadın cinayetlerini nasıl durdurabiliriz? Aile ve akraba mekanizması artık işlemiyor, ciddiye de alınmıyor, kadın sığınmaevleri, evlilik rehabilitasyon merkezleri de çözüm olmuyor.  O hâlde daha etkili bir çare bulmalıyız. Hapisten çıktıktan sonra tekrar cinayet işleyenleri de görüyoruz…
Kısasa kısas…
İdam diyoruz. Kadın cinayetleri, çocuk istismarı, tecavüz gibi suçlara idam istiyoruz. İdam büyük oranda caydırıcı olacaktır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.