Türk diasporası nerede?

 

Var mı? Diye soranları duyar gibiyim!

Türkiye, şu an yedi düvele karşı her anlamda -askerî, ekonomik, siyasi vs.- mücadele verirken, bizim diasporamız nerede?

Her anlamda haklı olduğumuz birçok meselede dünya bizi neden yanlış anlıyor? Ya da anlamak istemiyor? Sayın Cumhurbaşkanı olsun, Dışişleri Bakanımız Sayın Çavuşoğlu olsun gerçekten de uzun zamandır hasret kaldığımız millî, yerli, vakur bir duruşla, bütün dünyaya karşı ülkemizi hakkıyla savunuyorlar.  

Ancak bunca başarının arkasına beklenen destek, artçı kuvvetler gelmiyor bir türlü. Türkiye, Yunan zırvalarını diplomatik yöntemlerle çürütürken mesela; sinema sektöründen bir yönetmen kalkıp da Batı Trakya Türklerinin mağduriyetlerini neden bir sinema filmiyle dünyanın gözüne gözüne sokmuyor?

Kardeş ülke Kazakistan’ın Akan Satayev adında dünyaca ünlü bir yönetmeni var. Birbirinden başarılı ve ödüllü pek çok film çekti. Neredeyse tümü de millî tarih, Kazak destanları, Bolşevik zulmü ve sosyal hayat içerikli filmler. Mesela Tomris, Min Bala, Anaga Aparar Jol gibi filmlerinde, Kazakistan’ın millî tarihini yansıtan konuları beyazperdeye taşıdı.

Yani Satayev gibi dünyaca tanınan bir yönetmen, kendi ülkesinin tarihiyle, istikbaliyle yakından alakadar oluyor da peki bizim Akan Satayev ayarında ve derdinde bir yönetmenimiz yok mu? Maalesef yok! Kendine sinema yönetmeni diyenler de hükûmeti ve devleti eleştirmek söz konusu olunca meydanlara inen ve dışarıdaki dostlarını memnun etmek için ülkesi aleyhine demedik laf bırakmayan garip garip tipler! Peki bu adamlar ne yapıyorlar? Ucuz aşklar, basit komediler, dırı vırı şeyleri beyaz perdeye aktarıyorlar! ABD’de bile Hollywood sektörü hangi filmi, hangi konuyu beyazperdeye aktarırsa aktarsın arka planda ABD çıkarları ve bayrağı vardır. Bizim Türk sinema ve dizi sektörünün ise böyle bir derdi hiç olmadı! Neden?

Dünyaca tanınan ve hatta Nobel Edebiyat Ödülü alan yazarlarımız var ama onlar Ermeni seviciliği, bölücülük yapmaktan öteye gidemedikleri gibi dışarıda ülkemiz aleyhine yazılar kaleme almaya devam ediyorlar! Neden?

Dünyanın en başarılı üniversitelerinde görev yapan dünya çapında bilim insanlarımız var, bulundukları üniversitelerde ülkeleri için ne yapıyorlar mesela? Bir Oktay Sinanoğlu, Aziz Sancar gibi niçin hakikatleri haykıramıyorlar? Neden?

Peki ya iş insanlarımız? Bütün dünyada pek çok ülkede bir şekilde iş kuran, çok da başarılı olan iş insanlarımız var lakin onların da büyük çoğunluğunun ülke meseleleri hakkında kamuoyu oluşturma gayretleri oldukça cılız ve istemsiz! Neden?

Müzik dünyasında dünya starı olmuş sanatçılarımız var. Onların bir gün, sadece bir gün Türkiye’nin pek çok sahada verdiği haklı mücadeleleri hakkında hayırlı bir konuşma yaptığını duyanınız, göreniniz oldu mu?

Dünyanın dört bir yanına hem nüfus olarak kalabalık hem de nüfuz edebilecek donanımda çok eğitimli bir insan kaynağı potansiyelimiz var lakin biz bu enerjiyi güçlü bir sinerjiye çeviremiyoruz! Neden?

Çünkü…

Eskilerin münevver, ziyalı dediği, şimdilerde aydın, entelektüel dediğimiz okumuş yazmış insanlarımız, izm’lerle fazlaca politize oldular. Çünkü her meseleye siyasi gözlükle bakıyoruz. Çünkü, okumuş yazmışlarımız çıktıkları topluma gölge vermede isteksiz. Çünkü millî birlik ve beraberlik ülküsünü idealize edemedik. Bir de Türk Diasporasını pek ciddiye almadık galiba.

Hasılı konuşmalı, tartışmalı ve güçlü bir diaspora oluşturmanın çaresine bakmalıyız… Yeter ki birileri bir bayrağı dalgalandırsın, peşine düşecek çok sayıda vatansever olacaktır. Öyle değil mi?