Etraf yine çok karıştı…

A -
A +
Dünyanın en belalı coğrafyasına demirlediğimizden beri bir rahat nefes alamadık, bir avuç huzur bulamadık, bir tutam gün yüzü göremedik… Evet gerçekten coğrafya kadermiş! Haslet, seciye ve karakteriyle adam olmayacak ne kadar millet varsa etrafımıza halkalanmış, tarih boyunca sabrımızı sınar dururlar. Öyle ki bizde dert bitmez! Şimdi de KKTC seçimleri geldi dayandı kapıya! Uzun zamandır açık açık nezaket sınırlarını zorlayan, Türkiye’ye karşı menfi bir duruş serdeden Bay Akıncı, Başbakan Ersin Tatar ile ikinci tura kaldı. Kafa olarak Rumlara daha yakın bir duruş içinde olduğunu bizlere hissettiren Bay Akıncı, yeniden seçilirse bu çizgideki duruşunu ve muhalefetinin dozunu artıracaktır hiç kuşkusuz. Aldığı oylara bakılırsa, böyle düşünen bir kitlenin varlığından da söz edebiliriz! Akdeniz ısınırken böyle bir meselenin varlığı çok yıpratıcı olabilir mi? Türkiye Cumhuriyeti, Türk milleti bu uğurda çok mücadele etti, ağır bedeller ödedi, ekonomik kayıplar yaşadı yıllar yılı. Bugün geldiğimiz noktada açık söylemeliyim ki uzun yılların ihmalleriyle ağır ve üzücü bir tablo önümüzde duruyor. Düşünce adamlarımız hep söylüyordu oysa. Bir milleti sadece maddi zenginlikle ayakta tutamazsınız. Millî bilinç oluşturamayan politikalarınız yoksa, yeni kuşakları motive eden, onların dikkatlerini yüksek ufuklara çekecek bir eğitim sisteminiz yoksa, daha büyük sorunlara hazır olun! Yıllar önce üniversitede okurken KKTC’den gelen birkaç öğrenci ile tanışmıştım. Ülkemize tıp eğitimi almaya gelen bu arkadaşların Türkiye’ye bakışını problemli bulmuş ve hayrete düşmüştüm. Şimdi bu tip ve modelden insanların katlandığını Türkiye karşıtlığı üzerinden belli bir yüzdeye ulaştığını düşündüğümüzde meselenin vahameti ortaya çıkıyor. Rahmetli Rauf Denktaş’ın tezlerini ciddiye almalıydık belki de.  Bizim en büyük sorunumuz millî ve yerli düşünceyi genç kuşaklara vermede geç kalmamız veya bunu önemsemememiz belki de. Türk irfanını, bu milleti asırlar boyu aylakta tutan millî seciyeyi genç kuşaklara aktarmada ya geç kalıyoruz ya vermiyoruz. Yabancı fikirlerin bir ayrık otu gibi gelip aramıza serilmesine fırsat veriyoruz. Düşünce kuruluşlarımız millî projeler üretemiyor! Meselelere millî bir pencereden bakamıyoruz zira ideolojik körlük buna imkân vermiyor. Neredeyse her meseleye ideolojik bakıyoruz. Oysa millî duruş bütün ideolojilerin üzerindedir. Uzun yıllar bütün enerji ve potansiyelimizi Orta Doğu bataklığına serdettik! Ne Ege ne Akdeniz ne de Kafkasya aklımıza geldi! Senelerdir her gece gündüz biteviye siyaset konuştuk! Aklımıza bu sorunlar nasıl gelsin? Elimize bir konu düşmeyegörsün. Tozunu attırana kadar, milleti bıktırana kadar aynı konuyu temcit pilavı misali ısıta ısıta perişan ediyoruz.  Televizyon ekranlarının dili olsa da konuşsa! O “Herbişey” tayfanın o bilmiş hâllerinin bu millete ne çok zarar verdiğini söylese o ekranlar.  Hasılı şimdi de KKTC seçimleri konusu önümüzde duruyor! Çok konuşulacak üzerinde çok tartışılacak hayati bir meselemiz daha oldu yazık ki! Hiç kimse unutmasın ki bu ağır mesele göz göre göre geldi. Malumumuz, kahramanımız da hainimiz de boldur bizim! Ruhunu başka iklimlere satmış, nankör kimseler dün olduğu gibi bugün de vardır. Ancak hiç kimse zannetmesin ki bu çözümsüz bir meseledir? Türkiye Cumhuriyeti her zaman en son sözü söyler, söylemelidir de!   Türkiye’nin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz KKTC bir avuç bilinçsiz aymazın aptalca tercihine bırakılmayacak kadar stratejik öneme haizdir. Türkiye Cumhuriyeti garantör devlet olarak KKTC’ni hiçbir şeye feda etmez!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.