Zeytin bahçeleri katlediliyor!

A -
A +
Zeytin…
Meyve midir sebze midir çözemediğim ama gerçekten de çok sevdiğim bir nimet olmasının yanı sıra benim için zeytin bahçelerinin güzelliği hiçbir bahçede yoktur. Türkiye’de neredeyse bütün deniz kıyılarında yetişen bu mübarek nimeti, salamura meyve olarak kahvaltıda tüketirken bir de yağından istifade ediyoruz ve bu yağ en makbul yağ olarak kabul görüyor.
Coğrafi şartlara baktığımızda zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya birincisi olmamızın yanında fiyatlarının da makul seviyede olması lazım. Ancak hakikat böyle değil yazık ki! Fiyatlar âdeta uçup gitmiş. Peki neden?
 
Birincisi bu kıymetli yağ daha çok ihraç ediliyor. Dolayısıyla iç piyasaya daha az sürüldüğü için fiyatı da yükseliyor doğal olarak. İkincisi günden güne kaliteli zeytin üreten bölgelerde zeytincilik tekelleşmeye başlamış ve gördüğüm kadarıyla bir fabrika bölgedeki bütün zeytin bahçelerini satın alıp kendine bağlayabiliyor! Yani ülkemizde bir zeytin kartelinden söz edebiliriz.
 
Hâl böyle iken öte yandan çok önemli bölgelerde yani zeytinciliğin merkezi olan şehir ve ilçelerimizde turizmin öne geçmesiyle zeytin bahçeleri betona teslim olmuş durumda.
Bu yaz gerçekten uzun bir tatil yaptım. Önce bir aya yakın Muğla’da, ardından 10 gün Balıkesir Edremit’te bulundum. Muğla Milas ve Bodrum civarlarında yıl yıl, gün geçtikçe zeytin bahçelerinin içinde yepyeni sitelerin mantar gibi çoğaldığına şahit oldum.
 
Balıkesir’in Ayvalık, Burhaniye ve Edremit ilçeleri içinde zeytinliklerin en çok zarar gördüğü ilçe ne yazık ki Edremit! Güre, Akçay ve Altınoluk’ta neredeyse sağlam zeytinlik kalmamış! Her yerde bir inşaat furyası almış başını gidiyor. Yüzyıllık ağaçlar kesilmiş içine site ve oteller yapılmış. Açıkçası kahrettim, bu zeytinliklerin içine nasıl imar izni verilmiş gerçekten de anlamakta güçlük çekiyorum. Bir villa, bir site, bir otel bir yüzyıl ayakta kalamazken asırlık zeytinlikler nasıl kesilir, bu ağaçlara nasıl kıyılır ve nasıl buna göz yumulur?
 
Çanakkale Küçükkuyu ilçesi ve Assos civarında da manzara aynı! İddia ediyorum ki bölgede bütün zeytinliklerin içine mutlaka bir şeyler yapılmış, talana hazır hâle getirilmiş!
 
Parmağım, elim kesilmiş gibi acı çektiğimi, hüzünlendiğimi söyleyebilirim.
Asırlarca önce o eli öpülesi insanların diktiği bu mübarek ağaçlar, hayatında tek bir ağaç dikmemiş kimseler tarafından üç beş kuruş için vicdansızca, hunharca kesilip talan ediliyor. Ve bu vahşete dur diyen de yok!
Edremit, Ayvalık, Burhaniye…
 
Bir gün zeytin ağaçları bittiğinde, tek yeşil kalmadığında oraları talan eden insanlar iyice şehirleşmiş bu coğrafyayı kendi hâline terk edip yepyeni bölgeleri keşfedip yağmalamaya gidecekler. Dolayısıyla turizme geçici, bölgenin biricik işareti olan zeytin ağaçlarına kalıcı gözüyle bakılmalı, öyle muamele edilmelidir.
Bu arada Havran ilçesinde ülkemizin en lezzetli mandalinalarının yetiştiğini özellikle belirtmek isterim. Allah’tan Havran’ın denize kıyısı yok! O nedenle pek iltifat etmiyorlar galiba.
 
Bu arada güzel bir gelişmeden de söz etmeliyim. Çok yakında zeytinin ve zeytinyağının başkenti, şehzadeler şehri Manisa olacak galiba. Manisa’da dağa taşa yepyeni zeytin fideleri dikilmiş. Öyle ki zeytinciliğe ciddi yatırım yapılmış. Türkiye’de zeytincilik özendirilmeli ve zeytin bahçeleri koruma altına alınmalıdır.
 
Bir zeytin ağacı kaç yılda büyüyor?
Kesilen asırlık bir zeytin ağacını üç beş senede geri getiremezsiniz. Bu mübarek ağacı kesenlere en ağır ceza neyse o verilmelidir çünkü burada torunlarımızın vebali boynumuzdadır! Zeytin ağacı kaç yaşındaysa o kadar ceza kesilmesi gerekir!
Öyle değil mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.