Şanghay, Şanghay!

A -
A +
    Günlerdir Şanghay konuşuluyor. “Türkiye NATO’dan çıkmalı ve Şanghay’a üye olmalıdır” fikri gün geçtikçe taraftar buluyor. ABD ve BATI ne yazık ki uzun yıllardır Türkiye’ye karşı ikircikli politika sürdürüyor. Özellikle Suriye, Akdeniz, Ege’de inanılmaz derecede iki yüzlü bir tutum sergileyerek doğal olarak kamuoyunun tepkisini çekiyorlar. Peki Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Semerkant toplantısı sonrası kimi kesimlerce yoğun bir şekilde dile getirilen, Türkiye’nin NATO, BATI ve AB gibi batı ekseninden çıkıp Şanghay İşbirliği Örgütü'ne dâhil olma fikri ne kadar isabetli? Şanghay İşbirliği Örgütü nedir? Bir kere Şanghay İşbirliği Örgütü, temelde bir ekonomik örgüt ve NATO’ya alternatif bir örgüt değil! Genel anlamda kuruluş ilkesi ABD’yi Asya’dan uzak tutma, özellikle Çin ve Rusya’nın, Asya’da gücü paylaşması -bir ara buluculuk, bir siyasi mekanizma- olarak tasarlanmış bir örgüt… Örgüt, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Hindistan, Pakistan, Tacikistan, Hindistan ve İran’dan oluşuyor.  Gözlemci ülkeler Afganistan, Moğolistan ve Belarus. Diyalog içinde olunan ülkeler Türkiye, Azerbaycan, Sri Lanka, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar. 1996 yılında Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından kurulan bu örgüt, sınır bölgelerinin silahsızlaştırılması, üye ülkeler arasında güvenin artırılması ve bölgesel iş birliğinin teşvik edilmesi amacıyla “Şanghay Beşlisi” olarak adlandırıldı. 1997’de siyaset, ekonomi ve güvenlik konularında görüş yolları açıldı. 15 Haziran 2001 yılında Şanghay’da yapılan liderler zirvesinde Özbekistan üye olarak kabul edilmiş ve yapılan toplantıda “Terörizm, Ayrılıkçılık ve Köktencilik ile Mücadele” hakkında “Şanghay Sözleşmesi” imzalandı. 9 Haziran 2017 tarihinde Pakistan ve Hindistan, 17 Eylül 2021 tarihinde Duşanbe zirvesinde İran tam üyeliğe kabul edildi. Gerçekten de bu örgüte katılmalı mıyız? Hemen belirtelim ki bu örgütün en önemli ülkelerinin devlet yönetimleri ve siyasi mekanizmaları gerçek anlamda “demokratik” değil ve bu durum Türkiye için iyi bir örnek teşkil etmiyor. Kendi iktidarlarını sürdürebilmek için halkı sürekli baskı altında tutmak üzerine kurgulanmış bu devletlerin totaliter ve otoriter rejimleri ise Türk kamuoyu tarafından kaygı verici olarak niteleniyor. Özellikle Çin ve Hindistan’ın aşırı derecede kalabalık nüfusları diğer ülkeler için bir tehdit olarak da görülüyor. Bu ülkelerin ve Rusya’nın geriye kalan diğer ülkeleri bir “Pazar” olarak görmeleri ve ekonomilerini bu ülkeler üzerinden dünyaya pazarlamaları da ayrı bir açmaz! En önemlisi de… Tanzimat’tan beri neredeyse üç yüz yıldır yüzünü BATI yönüne çeviren Türkiye, bugünden sonra tam tersi bir istikamete yüz çevirir mi? Peki çevirdiğinde ne olur? Bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin bu örgüte üye olması hâlinde BATI sınırına dayanan Şanghay’ın, NATO, BATI ve AB ile karşı karşıya gelme riski vardır. Bu durumda Türkiye özellikle Akdeniz, Ege ve Suriye’de çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir! Bu ülkelerin böyle bir durumda Türkiye’ye yardım edip etmeyecekleri de bir muamma! Tarih boyunca savaş içinde olduğumuz ve pek de güven vermeyen ülkeler olan Çin ve Rusya ile ne düzeyde dost ve stratejik ortak olunabilir? NATO’dan çıkıp Şanghay’a girelim görüşü, ayağı yere basmayan, tartışmaya ve yoruma açık, üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gereken, hayata geçirilmesi ise şimdilik mümkün görünmeyen bir fikir olarak kamuoyunun gündemini işgal etmeye devam edecektir. Hasılı Türkiye’nin denge politikasını sürdürmesinde fayda vardır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.