Sürdürülebilir koalisyon

A -
A +

Türkiye koalisyon hükümeti kurmasına kurar da sürdürüp sürdüremeyeceği şarta bağlı.

Türkiye koalisyon hükümetlerine pek uzak değil. Bugüne kadar 21 koalisyon hükümeti kurdu ve bu kültürü geliştirdi.

Ancak bu defaki koalisyon hükümeti diğerlerinden farklı! Farkı, halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı'ndan kaynaklanıyor.

Erdoğan "Ben yüzde 52 oyla seçildim. Hükümet icraatlarına da karışırım, Bakanlar Kurulu'nu da toplarım. Gerektiğinde muhalefete ayar da veririm" diyor. Madem vatandaş seçti, bu hakkı kullanması gayet normal.

De... Hukuk öyle demiyor: "Sen tarafsızsın; her partiye aynı mesafede duracaksın!"
"Altı kaval, üstü şeş-hane" durumu yani!

"Başkanlık Sistemi" varmış gibi Cumhurbaşkanı seçildi, uygulamaya geldiğinde "Cumhurbaşkanı hiçbir şeye karışamaz" deyip "Parlamenter Sistem" kuralları öne sürüldü! Hukuk Devleti olamamanın faturası bu!

Anayasa Koalisyonu

Yürürlükteki hukuk altyapısı, Türkiye'nin yükünü taşımaktan çok uzak! En bariz örneği Cumhurbaşkanı'nın yetki ve salahiyetlerinde yaşanıyor. Cumhurbaşkanı da yüzde 100 haklı, onun uygulamalarına itiraz edenler de yüzde 100 haklı! Bu garabetin derhal ortadan kaldırılması lazım bir kere!

Bir de yasama, yürütme ve yargı erkleri var. Bu erklerin güçler ayrılığı ilkesi içine çekilmesi zaruret haline geldi.

Kimse "Türkiye'de yolsuzluk yok" diyemez! Dolayısıyla hukukun yolsuzluğa "dur" diyecek bir güce kavuşturulması gerekiyor.

İktidarların "hesap verme" ve "hesap sorma" gibi iki önemli fonksiyonu olduğunu hatırdan çıkarmayalım. Hesap vermeyen hesap soramaz ve sistem yozlaşır.

Hasıl-ı kelam: Kurulacak hükümetin "Anayasa Koalisyon Hükümeti" olması gerekiyor. Türkiye hukuk sistemini uygun hale getirme başarısı gösterdiği takdirde istikrarlı bir ülke olmakla kalmaz, sürdürülebilir kalkınmayı da yakalar. Getiremezse, düşe kalka yol alır ve belini doğrultamaz!

İç ve dış barış

Türkiye'nin hem içeride hem dışarıda barışa ihtiyacı var. Ülkelerin birbirleriyle askeri, siyasi ve iktisadi alanlarda ittifak yapmaları mümkün. ABD - İngiltere, ABD – İsrail gibi her üç alanda ittifaklar olduğu gibi sadece iktisadi, siyasi ya da askeri alanda ittifak yapanlar da oluyor. Avrupa Birliği (AB) önceleri Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) idi; sonra hepsini içine alan birliğe dönüştü ama kaynıyor!

Türkiye'nin sadece iktisadi iş birliklerine ihtiyacı var; zaten gücü o kadar. Askeri ve siyasi ittifaklara girmeye niyetlendi, başı ağrıdı. Hele ittifak alışkanlığı hiç olmayan Orta Doğu ülkeleriyle girince hepten ağrıyor! Türkiye'nin bu hassasiyetlere özen gösteren stratejiler uygulama hususunda dikkatli olması lazım. Ki, bu yol; Türkiye'yi kalıcı barışa götüren yoldur.
Türkiye'nin iç barışı da tesis etmesi gerekiyor. Bu da başlatılan sürecin bitirilmesi anlamına geliyor. Toplum barış istiyor. Hiçbir anne çocuğunun ölmesine razı değil. Siyasetçilerin bunu dikkate alması lazım.

Milano Expo

Expo 2015'i İtalyanlara kaptırınca böyle oluyor işte. İzmir yerine Milano'ya gidildi. Bütün dünya oradaydı. Ekonomi Bakanı Zeybekci açılış yaptı. TİM Başkanı Büyükekşi ve yüzlerce iş adamı bu açılışta hazır bulundu. Neler gördüm, neler yaşadım; Cuma günkü yazımda anlatacağım.

Sivil inisiyatif

TÜSİAD ve MÜDİAD başta olmak üzere STK'lar koalisyon için görüşme gerçekleştiriyor ve partilere baskı yapıyorlar. Bu iyi bir şey ancak medya seçimin bittiğinden bihaber! Siyasiler bile bu kadar hırçın değildi. Medyanın kendine çekidüzen vermesi lazım! Bu kadar saldırganlık hoş değil!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.