Muhalefetin ittifak arayışının erken sonuçları

A -
A +
Muhalefet, iktidar alternatifi olmak bir yana, daha tam muhalefet yapacak kapasitede bile olmadığını gösterdi.
Türkiye’yi mevcut iktidar partisi ve Erdoğan’dan başka yönetebilecek bir parti ya da liderin bulunmadığı, ittifak görüşmelerinde izlenen siyasetle, geniş seçmen kitlelerine bir kez daha gösterilmiş oldu.
Bu anlamda muhalefetin ittifak arayışı, 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşananları tekrar hatırlattı.
Muhalefet, sürekli ilkelerden bahsetmesine rağmen, ittifak görüşmelerini hangi ilkeler üzerinden yürüttüğünü bile seçmene deklare edemedi.  
Erdoğan’ı ve AK Parti’yi iktidardan indirme vaadi dışında, ülkenin geleceğine, seçmenin hayrına  olabilecek bir siyaset tarzını ortaya çıkaramadı.
Muhalefetin ittifak görüşmeleri, orta yaş üstü seçmene, 1990’ların koalisyon pazarlıklarını hatırlattı.
Aday arayışı, 2000’lerin başındaki dışardan yapılan “transferlerle bakan bulma” yönteminin bir tekrarıydı. İttifak görüşmelerinde milletvekilliği transferleri ise, 1990’larda kalan, yıpranmış ve değer üzerine bina edilmeyen siyaset tarzının tekrar hortlatılmasıydı. Hülle ile milletvekili transferi bunun en bariz göstergesiydi. Bu anlamda seçmenin hafızası tazelenmiş oldu.
Yeni sistemde seçime hazırlanmanın, seçim kazanmanın çok zor olacağı belliydi. Muhalefet bunun farkında olduğunu iddia etse de, gerçekte yaşanan bunun tam tersiydi. Toplumun geniş kesimlerinden oy alma zorunluluğunun farkındaydılar. Ancak bunu “tavanda ittifak” yaparak çözebileceklerini varsaydılar. Taban eğilimlerini göz ardı etmeye devam ediyorlar.
İttifak arayışında, seçimlere kadar bile ortaklaşamayacaklarını gösterdiler. Kaldı ki uzun dönemli bir iş birliği ve ittifak siyasetinin kendi aralarında bile mümkün olmadığının kendileri de farkına vardılar.
Muhalefette her bir partinin ittifak arayışında motivasyonu farklıydı.
İyi Parti ve Akşener, CHP ile aynı motivasyona sahip değildi. İP’in önceliği bu seçimlerde, muhalefetten mümkün olduğu kadar çok oyu toplayarak, seçim sonrası için  kalıcı hâle gelmekti.
Bunu da CHP’nin siyasi başarısızlığı üzerine kurguladıkları için, CHP’nin bu süreçte iç tartışmalarla ve kamuoyu nezdinde yıpranması için her yolu denediler.
İttifak kuracakmış gibi yapıp, CHP’nin kendi aday arayışını geciktirdiler. Oyalama siyasetini devreye sokarak zaman kaybettirdiler. Bu taktikte de başarılı oldular. CHP hâlâ aday bulamadı.
CHP, İyi Parti’nin bu taktiklerini geç de olsa anladı. Ama, “biz her türlü ihtimali denedik” demiş olmak için ittifak arayışını sonuna kadar sürdürmek zorunda kaldılar.
CHP yönetimi ittifak arayışını sürdürürken, bir taraftan da kendi içindeki farklı hizipleri nasıl yöneteceği sorunu ile hareket etti. CHP içi hizipler ise liderlik ve yönetimin hata yapmasını beklediler. Seçim sonrası için malzeme topladılar.
CHP içinde farklı gruplar şimdiden, seçimlerde ne sonuç çıkacağından öte, sadece 25 Haziran’ı yani seçim sonucunu beklemeye başladılar. Parti içinde hangi görüşün seçim sonrası ağırlık kazanacağı ile ilgili yoğun bir mücadele sürüyor.
Muhalefetin seçimlere hazırlanma sürecine bakıldığında, 24 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye’nin iktidar değil, muhalefet sorununun tartışılmaya devam edileceği şimdiden anlaşıldı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.