OHAL ve sonrası

A -
A +
Dün itibarıyla olağanüstü hâl kalktı.  
OHAL 20 Temmuz 2016 günü yapılan Millî Güvenlik Kurulunun tavsiyesi doğrultusunda Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından üç aylığına ilan edilmişti. Sonradan 7 kez uzatıldı.
OHAL ilan edilmesinin temel nedeni, 15 Temmuz’da FETÖ’nün devleti işgal girişimiydi. Zaten DEAŞ, PKK, FETÖ ve diğer terör örgütleri ile Türkiye uzun süredir mücadele etmekteydi.
Ancak 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi, ülkeyi tamamen tüm kurumlarıyla çökertmeye yönelik ve bir işgal olarak planlandığı için, devletin normal dönem şartları ile bu kadar çok terör örgütü ile eş zamanlı mücadeleden başarılı çıkması bir hayli zordu.
15 Temmuz darbe girişimi sadece TSK’da örgütlenmiş sınırlı bir askerî cunta tarafından gerçekleştirilmemişti. Aynı zamanda, devletin tüm kurumlarına 40 yıldan fazla bir sürede sızan, ayrıca kendi sapkın inançları üzerinden, toplumun azımsanamayacak bir kesimini de etkilemiş bir örgüt tarafından icra edilmişti.
Dolayısıyla, 15 Temmuz’un ardından sadece darbeye fiilî olarak karışanları yargılamak yeterli değildi“Devletin kılcal damarlarına kadar sızmış” olan FETÖ’den devleti temizlemek ve arındırmak da bir zorunluluktu.
Yani OHAL’in ilan edilmesinin nedeni sadece tehdidin niteliği değil, aynı zamanda alınması gereken tedbirlerin kapsamı ile ilgiliydi.
Olağanüstü yönetim usulleri, dünyadaki tüm demokratik ülkelerde, devletin olağan dönem hukuk kuralları ile üstesinden gelemeyeceği bir tehdit ya da tehlike karşısında başvurduğu ve devletin yetkilerinin arttığı bir yöntemdir.
Dolayısıyla da Türkiye’de OHAL ilan edildiğinde, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım “OHAL millete değil devlete ilan edildi” demişti. İki yıl süren OHAL döneminde de Başbakan Yıldırım’ın söylediği şekilde, olağanüstü hâlin devlete sağladığı imkânlar vatandaşların günlük hayatını olumsuz anlamda etkilemedi ve zorlaştırmadı.
***
Özellikle OHAL döneminde çıkarılan bazı KHK’larda doğrudan FETÖ ve terörle mücadeleyi ilgilendiren konuların dışındaki düzenlemeler sık sık eleştirilse de, aslında OHAL’in FETÖ ile mücadeleyi kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı da bir gerçek.
Ancak, OHAL aynı zamanda tabiatı gereği, bir “olağanüstü dönem”e ilişkindir. Böyle olunca da bu tip bir yönetimin olağan döneme geçilmesinin ardından raftan kalkması gerekir.
Türkiye’de son iki yıllık dönemde, FETÖ başta olmak üzere terör ile mücadelede önemli başarılar sağlandı. Devletin birçok kurumu önemli oranda FETÖ’den arındırıldı. Yine devletin kurumsal kapasitesi tam olmasa da önemli oranda çalışır hâle getirildi.
FETÖ ve fiilî darbe davalarında sona yaklaşıldı.
Siyasi irade, bu gerekçelerden hareketle OHAL’i sonlandıracağını seçim öncesinde bir vaat olarak ortaya koymuştu. Dolayısıyla da sözünü dün itibarıyla yerine getirmiş oldu.
Ancak, OHAL’in ilan edilmesinin gerekçeleri olan FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimiyle mücadelenin devam ettiği aşikârdır. FETÖ ile mücadelede özellikle yurt içinde başarı sağlansa da, devletin bu terör örgütünden tam anlamıyla temizlendiğini kimse iddia edemez.
Özellikle FETÖ, uzun süredir OHAL’in kalkacağı üzerinden örgüt üyelerine umut vadetmektedir. FETÖ’cüler OHAL’den sonra yargılamalarla ve devletten atılanlarla ilgili yeni bir dönemin başlayacağını söyleyerek hücrelerini yenileme girişiminde bulunmaktadır.
Dolayısıyla OHAL kalktıktan sonra da FETÖ ile mücadelede bir zafiyet yaşanmaması gerekmektedir.
Bu bağlamda OHAL’in kalkmasının ardından adli soruşturma ve kovuşturmalar ile disiplin soruşturmaları bakımından gerekli olan hüküm ve tedbirleri içeren yeni bir Kanun Teklifi 16 Temmuz 2018 günü itibarıyla Meclis’teki AK Parti Grubu tarafından Meclis Başkanlığına sunuldu.
Bu kanun teklifi aslında OHAL’den normal döneme bir “geçiş sürecini” düzenlemektedir. Kanun teklifinde yer alan 26 maddenin içeriğinin büyük bir bölümü FETÖ ile mücadelede bir aksaklık yaşanmamasına yönelik düzenlemelerdir.  
Terörle mücadele mevzuatını güçlendiren önemli düzenlemeler de teklifin içeriğinde yer almaktadır.
Dolayısıyla OHAL’i yeni döneme taşıyan düzenlemeler değildir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.