Gerekçede “oylar çalınmadı” ifadesi yok

A -
A +
YSK gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçenin farklı açılardan tartışılması kaçınılmaz. Ancak, gerekçe ile ilgili eleştirilerin büyük kısmı, aslında 23 Haziran’da yapılacak seçimlerin kampanyasına malzeme üretmek için. Seçimlerin iptaline karşı çıkan çevreler, 250 sayfalık gerekçede bir kez bile “oylar çalınmış” ifadesinin kullanmadığını söylüyorlar. Dolayısıyla seçimlerin iptal edilmesi gerektiğini söyleyenlerin böylece boşa düştüğünü savunuyorlar. Hatta bazı gazeteciler, “oylar çalınmış” ifadesini bulmak için birkaç kez okumuşlar. Bu mantıkla gidildiğinde, muhalefet şerhi düşen YSK’nın diğer dört üyesi de “oylar çalınmadı” ifadesini kullanarak bir gerekçe yazmamışlar. Hem iptal hem de iptal edilmemesi yönünde gerekçe yazan kurul üyeleri hukuki açıdan kendi gerekçelerini sıralamışlar. YSK gerekçesinde “çalındı” ifadesini kullanmamış ancak, 754 sandık kurulu başkanının, kanunun amir hükmüne rağmen kamu görevlileri arasından  atanmadığını söylemiş.  Mülki idare amiri tarafından gönderilen listelerde “bazı kişilerin mazeret bildirerek görev kabul etmediği dolayısıyla bu nedenden dolayı kamu görevlisi olmayanlardan atama yapıldığı” mazeretine karşı da YSK gerekli cevabı vermiş. Demiş ki; İstanbul genelinde büyükşehir belediye başkanlığı seçimi 31.186 sandıkta yapılmakta. Dolayısıyla memur üyeyi de dikkate aldığınızda 62 bin 372 memura ihtiyaç var. Bu ihtiyacın çok üstünde bir sayıda, 220 bin kamu görevlisi İstanbul’da görev yapmakta. Kuşkusuz, bazı memurlar görev almamak için geçerli mazeretlerini iletmişlerdir. Herhâlde 157 bin 628 kişi tek tek müracaat edip, “biz sandıklarda görev almak istemiyoruz geçerli mazeretimiz de şudur” dememiştir. İlk günden itibaren bu konuda yazdığım her yazıda vurguladım. Seçimlerin iptal edilmesi kadar önemli bir husus, bu görevlendirmelerin nasıl yapıldığının açıkça ortaya çıkarılması. YSK, “Kanuna aykırı sandık kurulu görevlendirmelerini yapan ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri ile seçim müdürleri ve sorumlular hakkında” suç duyurusunda bulundu. Bu iptal kararı ile ilgili en önemli hususlardan birini bu başlık oluşturuyor. Sadece bu seçim ile ilgili değil, gelecekte Türkiye’nin seçimlerini güvenli yapabilmesi için bu yargılamalar sonucunda ortaya çıkacak gerçekler çok önemli. YSK oylar “çalındı” dememiş ancak, oy sayım ve döküm cetvellerinde usulsüzlük yapıldığını net bir şekilde tespit etmiş. İstanbul genelinde 18 sandığın sayım döküm cetveli kayıp. 90 adet sandıkta sandık kurulu imzaları bulunmuyor. Dolayısıyla YSK, ben seçmenin sandığa kadar gidip verdiği oyun akıbetini tam tespit edemiyorum demiş. 6 sandıkta ölü kişilerin yerine ve birçok sandıkta hükümlülerin yerine de epeyce oy kullanılmış. Yani toplamda, oy kullanmaması gereken, 706 kişi kanuna aykırı şekilde oy kullanmış. Evet doğru. Bu durumda seçmenin hiç suçu yok. 31 Mart’ta sandığa gitmiş vatandaşlık vazifesini yapmış. Oyunu tercih ettiği partiye vermiş. Ancak vatandaşın sandığa kadar gidip verdiği oyları bazı sandık kurulları sayım döküm cetvellerine yanlış geçirmiş. Bazısının sayım döküm cetvellerini yok etmiş. Bazılarına da tenezzül edip imza atmamış. Dolayısıyla seçmenin iradesi tam olarak sonuca yansıtılmamış. Bu durumda seçmen suçlu değil, mağdur. Sonuçta YSK, oyu gasbedilen seçmenin mağduriyetini gidermek için gerekirse bir kez daha senin önüne sandığı koyarım demiş. Seçmenin oyuna sahip çıkamayan siyasi partiler de bu sonuçtan kısmen sorumlu. Seçmen, 23 Haziran’da gidip bir kez daha oyunu kullanacak. Burada, devlete ve siyasi partilere düşen, seçmenin iradesinin seçim sonucuna tam yansımasını sağlamaktır. Geçmişte birçok gerekçenin farklı açılardan tartışıldığı gibi, bu gerekçe de birkaç hafta daha tartışılır. Bu, meselenin doğası gereğidir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.