Üçüncü yılında 15 Temmuz

A -
A +
15 Temmuz FETÖ’cü darbe ve işgal girişiminin bir gün sonra üçüncü yıl dönümündeyiz.
Türkiye, bugüne kadar birçok darbe ve darbe girişimleri ile karşılaştı. Son 60 yıllık dönemde birçoğu emir komuta zinciri içinde gerçekleşen 9 farklı darbe ya da darbe girişimi gerçekleşti.
Eğer geçmiş darbecilerle ve destekçileri ile tam mücadele edilebilseydi ve darbeciler adaletin karşısına çıkarılıp yargılanabilseydi; FETÖ’cüler ne 17-25 Aralık yargı ve emniyet darbe girişimine ne de 15 Temmuz darbe ve işgal girişimine cesaret edebilirlerdi.
15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ’cüler geçmiş darbe ve darbe girişimlerinin “mirasından” yararlandılar. Geçmiş darbe girişimlerinin yöntemlerini, hazırlık süreçlerini, icra ediliş metotlarını kullandılar.
Geçmiş darbe ya da girişimleri, başrolünde cuntacı askerlerin olduğu ve bunlara destek veren bazı kesimlerin yasa dışı politik mücadelesinin sonucunda gerçekleşmişti.
Ancak 15 Temmuz sadece bir darbe girişimi değildir. Aynı zamanda hükûmeti yıkmak, devleti ele geçirmek için, devletin içinde 40 yıldan fazla bir dönemde örgütlenen bir terör örgütü tarafından, terör eylemleri ile icra edilen işgal girişimidir.
Geçmiş darbelerden farklı olarak; FETÖ’nün sivil kanadı ve yöneticileri, darbe ve işgal girişimini devletin ordusunun en mahrem karargâhlarından sevk ve koordine etmişlerdir.
15 Temmuz’un örtülü bir işgal girişimi olarak nitelendirilmesinin en önemli dayanaklarından biri, yabancı devletler tarafından “açıkça” desteklenmesi ve söz konusu ülkelerin darbenin sivil yöneticilerine ev sahipliği yaparak onları korumasıdır. Korumaya devam etmesidir.
Türkiye’de geçmiş darbelerin hemen hepsi yurt dışından desteklenmiştir. Ancak 15 Temmuz sadece dışarıdan desteklenmemiştir. Aynı zamanda yurt dışından yönetilmiştir.
15 Temmuz’da FETÖ’cülerin amacı sadece mevcut iktidarı yıkıp, geçmiş darbelerde olduğu gibi üzerinden belli bir süre geçtikten sonra yönetimi kendilerine yakın gördükleri sivillere devretmek değildir.
FETÖ, yargı kararlarında da isabetli bir şekilde vurgulandığı gibi, anayasal düzeni yıkarak yerine totaliter ve oligarşik bir yapı ile ve zümre hâkimiyetine dayanan devlet düzeni kurmayı amaçlayan bir terör örgütü olarak darbe girişimine kalkışmıştır.
Aslında daha açık ve yalın bir ifade ile devletin içine 40 yıldan fazla bir sürede yerleştirdiği militanları aracılığıyla, totaliter bürokratlar yönetimi  kurmayı hedeflemiştir.
15 Temmuz FETÖ’cü darbe ve işgal girişimi, toplumun destansı direnişi, siyasal liderliğin yani Erdoğan’ın kararlı tutumu, yargı, emniyet ve ordunun içindeki millî unsurların varlığı sayesinde akamete uğratıldı.
Toplumsal direniş sırasında, FETÖ’cüler tarafından 251 insanımız şehit edildi. 2 bin 193 insanımız yaralandı.
Bugüne kadar FETÖ ile mücadelede önemli bir mesafe alındı. Devletin FETÖ’den arındırılmasına yönelik birçok adım atıldı.
Darbe girişiminden bu yana son üç yıl içinde hem FETÖ/PDY hakkında hem de fiilî darbe girişimi ile ilgili yüz binin üzerinde dava açıldı.
15 Temmuz’un tüm yönleri ile ortaya çıkarılabilmesi için on binlerce sayfalık iddianame hazırlandı. Binlerce tanık ve sanık dinlendi.
Fiilî darbe davaları ile ilgili bugüne kadar açılan toplam 289 davanın 262’sinde nihai kararlar verildi. 27 davanın ise ilk derece mahkemeleri devam ediyor.
Darbe davalarında ilk derece mahkemesi tamamlananlarda mahkûm olan 3 bin 239 sanığın, 2 bin 31’i müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Verilen müebbet hapis cezalarının birçoğu ağırlaştırılmıştır şekilde verildi. Örneğin Genelkurmay Çatı Davası’nda 17 sanık 141’er kez ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldı. 
Tüm bunlara rağmen, FETÖ tehdidinin tamamen bertaraf edildiğini söylemek mümkün değildir. Bir örnek vermek gerekirse, OHAL’in kalktığı 18 Temmuz 2018’den 14 Mayıs 2019’a kadar geçen sürede TSK’dan ihraç edilen FETÖ mensubu askerî  personelin sayısı 1,553’tür. İhracını bekleyen açığa alınmış yüzlercesi sırada beklemektedir.
Dolayısıyla FETÖ ile mücadele hem içeride hem de yurt dışında kesintisiz olarak devam ettirilmelidir.
15 Temmuz’la ilgili  toplumsal bellek diri tutulmalıdır.
Özellikle Türkiye gibi çok farklı cunta darbeleri ile karşı karşıya kalmış bir ülkenin vatandaşları olarak, üzerinden ne kadar yıl geçerse geçsin, darbe ve darbecilere karşı sürekli teyakkuzda olmalıyız.
Yıl dönümleri de bu anlamda yeniden hatırlama, muhasebe ve mücadele kararlılığının yenilenmesi bakımından önemlidir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.