Yeller esiyor!

A -
A +
Finansal krizden bu yana merkez bankaları piyasaya yaklaşık 8 trilyon dolar akıtmasına rağmen, dünya ülkeleri düşük büyüme hızından kurtulamadı. FED faiz artışına giderek bir türlü normalleşme adımını atamıyor. Tam düğmeye basmaya hazırlandığı sırada Çin'de ekonomik deprem yaşandı. Ekimde operasyon var deniyor, ancak fiyatlamalar aralık ayına yönelik yapılıyor. Bol para sorunları tek başına çözmeye yetmiyor. Hükümetlerin yapısal reformlarla destek vermesi şart. Yani ellerini taşın altına koymak zorundalar. Kamu yatırımlarını arttırarak yeni iş sahaları açmak, vergileri düşürerek tüketim artışını gerçekleştirmek zorunda. Üretimde verimlilik artışının sağlanması, verginin tabana yayılarak dolaylı vergilerin oranının azaltılması, tarımsal desteklerin çoğaltılması, sosyal güvenlik kurumlarının devletten destek almadan kendi içerisinde finansmanını yapabilmesi, kamu kesiminin borç yükünün net olarak azaltılması şarttır.. Sermaye ve iş gücüyle sağlanabilen mal ve hizmet arzı kapasitesi zayıflıyor. Borç yükünün altında kalan Euro Bölgesi ülkeleri işsizliği azaltmakta ve yatırım ve kredileri canlandırmakta zorlanıyor. Japonya, ekonomisini gerileten verimlilik sorunlarını bir türlü çözemiyor. 

Sonuç: Merkez Bankaları kriz çözemez, sadece zaman kazandırır...

DÜNYANIN en büyük merkez bankası FED büyük bir ikilemle karşı karşıya kaldı.. Reel ekonomi toparlanmaya başladığı için, gevşek para politikasından yavaş çıkışa start mı verecek, yoksa ufukta deflasyon tehlikesi gördüğü için ucuz para politikasını muhafaza mı edecek? Deflasyon, çoğu mal ve hizmetin pahalanmak yerine ucuzlaması anlamına geliyor. İlk bakışta yadırganacak bir durum. Çünkü merkez bankaları küresel finans kriziyle baş edebilmek için aşırı gevşek politika izleyip piyasaları likiditeye boğdu. Teoriye göre para fazlasının fiyat balonlarına, spekülasyona ve enflasyona yol açması gerekirdi. Ama enflasyonun yerinde yeller esiyor...

DEFLASYONUN, neden enflasyondan daha korkutucu olduğuna gelince. Ucuzluk tüketicinin yüzünü güldürüyorsa, niye korkuluyor? İktisatçılar, tehlikeli bir çöküş tehlikesi barındırdığı için deflasyondan çekiniyorlar. Zira fiyatların daha da gerileyeceği beklentisiyle tüketim ve yatırımlar erteleniyor. Üretim azaldıkça, kârlar da küçülüyor, ücretlere makas atılıyor. ABD'de iş gücünün %52'lik bölümü part time çalışıyor. Azalan gelir ve artan işsizlik makro talebi daraltıyor ve bütün göstergeler aşağıyı gösteriyor. Merkez bankaları enflasyonu paranın fiyatını arttırmak suretiyle frenleyebiliyor. Merkez Bankaları ve politikacılar deflasyon tehlikesini kötüye kullanıyor ve bahane ediyorlar. Deflasyon son olarak 1930'lu yıllarda Amerika'da oldu ve fiyatlar üçte bir oranında düştü. Ücretler azalmadığı için işletmelerin kâr marjı daraldı ve yatırım yapılamaz oldu. Reform yapmayıp mali problemlerini çözemeyen kriz ülkeleri sorunlarını Merkez Bankası'nın sırtına yüklüyor. Merkez Bankası da ucuz parayla bu sorunları perdeliyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.