Vur beline!

A -
A +
Büyüyemeyen ülke küçülür.. Küçülen ülke borç içinde yüzer.. Borç içinde yüzen ülkenin kimse yüzüne bakmaz. Halkı sefil bir hayat sürer, ülkede huzur kalmaz, toplum olayları artar, sokaklar ateş çemberine döner. İşte bu yüzden ülkeler için birinci öncelik büyüme hızını arttırıp halkın refah payını yükseltmektir. Ekonomik büyüme, ülkenin gelişim kapasitesinin genişlemesidir. Yani üretilen mal ve hizmet miktarının artmasıdır. Türkiye'nin önünde ekonomik büyümeyi sağlamasının, yatırımları, üretimi ve istihdamı arttırması için iki alternatif var.. Ülke büyümesini ya ihracata, ya da iç tüketime dayandıracaktır. Yani büyümesinde ya iç ya da dış talep rol oynayacaktır. İç ve dış talep yeterli büyüklükte değilse, yatırım ve üretimde de artış sağlanamaz. Sonuçta ülke küçülür. İç talep, halkın tüketim talebidir ve büyüklüğü ile sürekliliği, gelirinin düzeyine ve ekonomik beklentilerine bağlıdır.

Türk ekonomisi artık büyük oranda iç talep büyümesine endeksli hale gelmiştir. İhraç mallarımızın yarısına yakınını alan Avrupa ekonomileri bocalıyor. Dolayısıyla ihracata dayalı büyümeden hayır yok. Sürekli ve pozitif büyümenin anahtarı yapısal reformlar.. Türkiye'de 1 Kasım'dan sonra yepyeni bir sayfa açıldı. İçerdeki ve dışardaki düşmanlar yedikleri Osmanlı tokadı ile yere yapıştılar. Kafalarını kaldıracak halleri kalmadı. Siyaset gündemden düştü. İç talep büyümesini arttırmak için kısa vadede yapılacak en etkili yöntem, faizlerin düşürülmesidir. Avrupa eksi faiz uyguluyor. Japonya sıfır faizde uzun yıllardır ısrar ediyor. İngiltere'de faizler 10 yıldan beri 0.50 düzeyinde.. İsviçre'de mevduat faizi eksi 0.75. Evet yanlış duymadınız.. Aynen öyle.. Paranızı bankaya yatırıyorsunuz, 1 yıl sonra 0.75 eksiğine geri alıyorsunuz. Niye? Para bağlanarak hareketsiz kalmasın, ekonominin çarkları arasına girip canlanma sağlasın diye.. ABD, 7 yıl aradan sonra faizi 0.25 baz puan artırmaya çalışıyor, piyasalarının altı üstüne geliyor. Çünkü dünya ekonomisi henüz buna hazır değil.
 
Türkiye'de politika faizi (haftalık repo faizi) %7.50.. Ama gerçekte uygulanan fonlama faizi %9.. Bankaların kredi faizleri bileşik en az %15, en fazla %20.. Asgari ücretin artırılmasıyla emekli maaşlarına zam yaparak ilk olumlu adımı atan Hükümetin yapacağı ikinci operasyon faizlerin aşağı çekilmesidir. Türk ekonomisinin %70'i tüketim harcamalarından oluşuyor. Faizler düşürüldüğünde kredi hacmi artacak, tüketimde patlama yaşanacak. Bu durumda enflasyon artar diyorlar. Kocaman bir yalan.. Faizin düştüğü bir ortamda maliyetlerle birlikte fiyatlar da küçülür. Halk ucuz mala hücum eder. Üretim artar. İşsizlik azalır. İnsanlar daha çok para harcar. Sonuçta büyürüz. Büyüyen ülkeye doğrudan yatırım gelir. 10 ayda 13 milyar dolar geldi. Bunun en az 20 milyar dolar olması lazım. Ülkede 4 yıl süreyle görev yapacak güçlü bir tek parti iktidarı var. Düşük borcu ile parmak ısırtan büyük bir tüketim toplumu var. Gün bugündür. Demir kıvama geldi. Vurun şu faizin beline.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.