Sus bakiyim sen!

A -
A +

Japonya Merkez Bankası ekonomik canlanmayı sağlamak için faizleri sürpriz bir şekilde sıfırın altına, eksi 0.1’e indirdi. Yeni parasal genişleme bekleyen piyasalar şaşırdı.

Ama Yen değer kaybetti, Nikkei endeksi %2.8 yükseldi. Japon Merkez Bankası bu kararı 4’e karşı 5 oyla yani kılpayı aldı. Banka parasal genişleme programı çerçevesinde tahvil alarak piyasaya yıllık 675 milyar dolar para desteği sağlamayı sürdüreceğini açıkladı. Japonya merkez bankası petroldeki sert düşüş ve ücret artışları karşısında enflasyon hedeflerini tutturamıyor. Negatif faiz demek, bankalar Merkez Bankasına nakit yatırdıkları zaman bir ücret ödeyecekler demek. Halbuki normalde bankalar Merkez Bankasında fon tuttukları zaman faiz geliri de elde ederler, değil mi? Yani tam tersi bir tablo var. Japonya merkez bankası aynen Avrupa merkez bankasının yaptığı gibi bankalara diyor ki: Bana para yatırmayın, kredi olarak dağıtın...


Ekonomiler o kadar dar boğaza girmiş durumda ki, merkez bankaları negatif faiz uygulamak zorunda kalıyorlar. Maksat, insanların kredi kullanmalarını teşvik ederek ekonomik canlanmayı sağlamak. Japonya Merkez Bankası Başkanı Kuroda, negatif faiz uygulayarak enflasyonun %2’ye çıkmasını hedefledik, diyor. Ama buna kendisi de inanmıyor. Son barutu kullandı...

Ciddi boyutta bir parasal genişleme uygulamakta olan Japonya Merkez Bankasının bir de üzerine negatif faiz uygulamasına başlamış olması, finansal çalkantının boyutunun ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor. Japonya’da iç talep daralıyor, fiyatlar küçülüyor, yani deflasyonist baskı var. Hane halkları harcamalarını erteliyor.

Tasarruf artıyor, büyüme hızı geriliyor. Fiyatlar düşünce sanayinin çarkları dönmüyor. Japonya’da devletin 10 trilyon dolar borcu var. Yani her Japon 60 bin dolar borçlu. Bu yüzden insanlar harcama yapamıyor. Yen değer kaybediyor, Japon malları ucuzluyor ucuzlamasına, ancak, ihracat yaptığı ülkelerin başında gelen Çin’de büyük talep daralması var. Japonya hem içeriden hem de dışarıdan vuruluyor. Piyasalar Yen’in değer kaybetmesini ilk bakışta olumlu algıladı, endeksler %3’e yakın primli. Ama madalyonun arka yüzünden ağır bir kriz var. Aynı tablo Avrupa’da da hakim.. Yaşlı nüfus tüketmiyor. Fiyatlar artacağı yerde geriliyor. ABD’de de onlardan farklı değil.

Bakmayın siz aralık ayında FED’in 25 baz puanlık faiz artırdığına.. Başkan Yellen’i kongre üyeleri köşeye sıkıştırınca kadıncağız, alın size faiz ne hâliniz varsa görün dedi..

Şimdi yeni artırım bekliyorlar.. Daha çok beklerler..

Ortada çok enteresan bir manzara var. Japonya, Avrupa ve Amerika enflasyonu fellik fellik arıyor, aman geri gelsin diye çırpınıyor. Niye? Çünkü enflasyon demek talep demek, üretim demek, büyüme demek.. Biz ise yüksek enflasyon var diye ağıt yakıyoruz. Beyler kendinize gelin! Dua edin de Türk halkı tüketmekten vazgeçmesin.. Bizim insanımız banka borcuna yüklenmiyor, kazandığını harcıyor.. Eloğlu böyle bir tablonun hayaliyle yaşıyor, biz elimizdeki nimetin kıymetini bilmiyoruz. Bir daha enflasyon kelimesini ağzınıza aldığınızı duymayayım!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.