Merkez'e alkış!

A -
A +
Başarısız darbe girişiminde Türk ekonomisi çok büyük sınav verdi. Daha doğrusu ekonominin ne kadar güçlü olduğu bu sınavla ortaya çıktı. Tabii merkez bankasının da hakkını teslim edelim. Süreci mükemmel bir şekilde yönetti. Bir defa darbe akşamı bankalara acil likidite sağladı.. Sonra limitsiz para vereceğini söyleyerek büyük bir rahatlama sağladı. Ardından olağanüstü olaylara rağmen, faiz indirimini sürdürdü. Son olarak da bankaların 6 milyar liralık teminatlarını serbest bıraktı.. fonlama faizi Nisan 2015’ten bu yana ilk defa %8’in altına düştü. Merkez Bankası başkanının göreve gelişi nisan sonunda biliyorsunuz. Yani 100 günden daha az bir süreden beri işbaşında Sayın Murat Çetinkaya ve ekibi. Bu süre zarfında para piyasalarını başarıyla yönettiler.. Düşünebiliyor musunuz, Erdem Başçı’nın zamanında böyle bir darbe girişimi yaşansaydı ne olurdu.. Faizleri indirmeyi bırakın faiz artırımına gidilir, ekonomi darboğaza sokulurdu. Tam tersi yapıldı. Özetle paranın kaptanı çok tecrübeli rotayı çok iyi çiziyor. Piyasalar kendisine büyük güven duyuyor. Temelleri sağlam olan Türk varlıklarının darbe girişimi dolayısıyla yaşadığı sarsıntı yatırımcılar açısından alım fırsatı sunuyor. MSCI Türkiye endeksi, MSCI gelişenlere kıyasla göreli fiyatı 10 yılın en düşük seviyesine göre yüzde 5 yukarıda. Bununla birlikte 12 aylık öngörülen fiyat/kazanç rasyosu baz alındığında, MSCI Türkiye endeksinin iskontosunun MSCI Gelişen Piyasalar Endeksine göre yüzde 37 olduğu görülüyor. Bu iskonto oranı 2008 finansal krizinden bu yana görülen en yüksek iskonto olarak dikkat çekiyor. İsrail ve Rusya ile yaşanan normalleşme süreci de Türk varlıklarını destekleyen unsurlar olarak öne çıkıyor. Rusya ile uçak krizinden bu yana düşen turizm gelirlerinin normalleşme sonrasında artış göstermesi ve böylelikle cari açıktaki negatif etkiyi sınırlaması bekleniyor. Bununla birlikte güvenlik endişeleri ve terör saldırıları da risk oluşturmaya devam ediyor. Ezber bozan gelişmeler yaşanıyor. Faizler aşağı çekiliyor, Türk Lirası değer kazanıyor. Oysa normal zamanda bunun tam tersi olurdu.. Neden? Faizler aşağı çekilince bankaların maliyeti düşüyor, BIST’te finans sektörüne talep artıyor. Fonlama maliyeti azalıyor, kredi faizleri düşüyor, ekonomi canlanıyor. Ayrıca 2 yıllık gösterge tahvile talep geliyor, zira yabancı yatırımcı ne kadar yüksek faizden hazineye borç verirse o kadar avantaj elde edeceğini görüyor, alıma geçiyor.. Hisse ve tahvil talebindeki artış dolar satışını beraberinde getiriyor. TL güçleniyor. Görüyorsunuz çok usta işi bir hareket var. Bir taş atıp iki kuş vuruluyor.  Aslında Standard and Poor’s kasıtlı bir şekilde Türkiye’nin kredi notunu düşürmeseydi, borsadaki geri çekilme çok sınırlı kalacak TL aşırı değer kaybetmeyecekti..  Darbe girişiminin ekonomide kalıcı bir tahribatı yok. Tam tersi iyileşme var. Nitekim yabancı yatırımcı bunu gördüğü için satışları sınırlı kaldı. 15 Temmuz haftasında 1.2 milyar dolar tutarında hisse senedi ve tahvil almışlardı. 22 Temmuz haftasında toplam 400 milyon dolarlık satış yaptılar. Ekonomi çok iyi bir sınav veriyor. ABD tarafından tahvil piyasasına 300 milyon dolarlık giriş odu. Merkez Bankası'nın fonlama maliyetleri bir yıldan beri ilk defa yüzde 8'in altına düştü. Kredi kuruluşları kısa sürede geri adım atmak zorunda kalacak. Özelikle Moody's'in 5 Ağustos'taki not güncellemesini pas geçmesini bekliyorum. Bu durumda Fitch de büyük ihtimalle 19 Ağustos'ta notumuzu sabit tutacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.