Hadi öyleyse!

A -
A +
Küresel borsalardaki bahar havası sona erdi. Wall Street’te bankacılık hisselerinin işlem gördüğü S&P 500 endeksi İngiltere’nin AB’den ayrılma kararından sonra en sert düşüşünü gösterdi. ABD’de 10 yıllık tahvil getirileri 1,67’ye fırladı. Vıx yani korku endeksi %17,50 düzeyine tırmandı. Dolarda sınırlı artış oldu, altın çakıldı. Peki, ne oldu da bu tablo yaşandı? Boston FED Başkanı Eric Rosengren faiz artışı için çok beklemenin riskler barındırdığını ve tam istihdamı sağlamak için aşamalı sıkılaştırma gerektiğini söyledi, piyasaların âdeta altı üstüne geldi. Avrupa Merkez Bankası Mario Draghi'nin ek teşvik önlemleri almayı düşünmediklerini ifade etmesi piyasada parasal genişlemenin beklendiği kadar uzun sürmeyeceği beklentisini beraberinde getirmişti. İşte bu iki olumsuz gelişme, hisse senetlerinden kaçışı hızlandırdı. FED 20-21 Eylül tarihlerinde toplanacak. Ama vadeli kontratlarda faiz artırım ihtimali daha şimdiden %28’e inmiş durumda.  Son iki yıldan beri sürekli büyüyen Türk ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde de bu  alışkanlığını değiştirmedi, %3.1’le devam ettirdi... Hane halkı tüketim harcamalarının yüzde 5,2 ile büyümeye en çok katkı veren kalem olması, iç talebin canlılığı açısından son derece önemli... Son dönemde hükûmetin uyguladığı genişleyici politikalar ile kamu harcamaları, 2009 yılından bu yana en hızlı artışını gerçekleştirerek büyümeye yüzde 15,9 katkı verdi. Özetle büyümenin lokomotifi iç talep ve kamu yatırımları... Temmuz ayında cari açık 2,1 milyar dolar oldu. Bir sene öncesine göre, 1 milyar dolarlık azalma var. 7 aylık cari açık 21,7, 12 aylık 29 milyar dolar olarak gerçekleşti. Petrol 45-50 dolar aralığında kaldığı sürece cari enerjiye ödediğimiz fatura küçülecek. Yani cebimizde daha fazla döviz kalacak. Sonuç: Merkez Bankasının rezervleri artacak.  Türkiye ekonomisi son dönemde, yurt içinde yaşanan terör olaylarına, Rusya krizine, Suriyeli göçmen akınına, AB ülkelerinde yavaş seyreden büyümeye, turizm sektöründeki daralmaya ve FED’in faiz kararı sürecinin getirdiği belirsizliğe rağmen büyümesini sürdürüyor. Dünya ülkeleri büyümek için çırpınıyor. Tüketim artsın diye merkez bankaları piyasaları paraya boğdu, nafile, kimse elini cebine atmıyor. Niye? Çünkü halkın cebinde para yok... Olsa da harcayacak güven ortamı yok... Euro bölgesi ikinci çeyrekte 0,3, yıllık %1,6 büyüyebildi. Koskoca ABD ekonomisi (ki bilgisayar ve iletişim sektöründe dünyanın lideri) %1,1 büyüdü... Türkiye 6 ayda %3,9 büyüdü, dünyanın en zengin 20 ülkesi arasında ilk sıraya yerleşti... Bunu devam ettirmemiz lazım. Nasıl? Üretimi arttırarak... Üretim nasıl artacak? Düşük faizle... Ama bankalar faiz indirmeye yanaşmıyor. O kadar baskı var, bana mısın demiyorlar. O zaman hükûmetin acilen devreye girip radikal karar alması lazım. Ne yapmalı? KDV'yi %18'den %8'e indirmeli. Çok değil, 3 ay süreyle... Mobilya, tekstil, konut (100 m² ve altı dâhil), otomotiv, beyaz eşya sektörlerinde Katma Değer Vergisi oranı 3 ay süreyle %18’den %8’e indirilmeli... Korkmayın, vergi geliri azalmaz, tam aksine fazla mal satılacağı için artar.   Son söz: Büyüyen Türkiye güçlenir, sesi gür çıkar, düşmanlar siner, terör biter! Siz bunu istemiyor muydunuz? Hadi öyleyse... MUHTEREM OKUYUCULARIMIN KURBAN BAYRAMI'NI EN İÇTEN DUYGULARIMLA TEBRİK EDİYOR, HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLİYORUM...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.