Rezalet!

A -
A +
Kentsel dönüşüm, kentsel faciaya dönüştü. Evet plansız programsız yapılan binalar İstanbul’u tanınmaz hâle getirdi. Arsa payından istifade edeceğim diye dar alanda kule binalarla kelimenin tam anlamıyla şehir planlaması felç oldu. Neymiş depreme dayanıklı bina yapılıyormuş. Sen onu benim külahıma anlat.. Daha şimdiden yaprak gibi sallanıyorlar. Yahu! İmar ve İskan Bakanlığı (Çevre ve Şehircilik) diye bir bakanlık var değil mi? Evet.. Benim bildiğim şehirlerin 50 yıllık planları burada semt semt hazırlanır, belediyelere gönderilir. Bunu uygulayacaksınız denir.. Plandan da asla taviz verilmez.. Koskoca şehirler belediye başkanlarının emrine verilmez. Bu kadar rezil, bu kadar zevksiz, bu kadar uyumsuz bir yapılanmayı gelişmiş ülkelerde asla göremezsiniz. Her taraf site doldu. Buralarda halk kendi evlerinde kirada oturuyor biliyor musunuz? Her ay aidat adı altında toplanan paralarla korkunç bir rant oluşuyor. Hangi asırda yaşıyoruz? Bizim binalarımız Avrupa’dakilere 10 basar diyorlar.. Buz gibi yalan söylüyorlar. Dışı seni içi beni yakar! Avrupa’ya gidenler görür, 50 sene önce şehir nasıl kurulmuşsa aynen duruyor. Yıkılanlar aynen eski orijinal hâliyle yapılıyor. Ne balkon çıkması var, ne çatı katı.. Sokaklar cetvelle çizilmiş gibi düzgün.. Oralarda yeni yerleşim merkezleri yapılmıyor mu? Yapılıyor tabii ki.. Ama bir bölgeye imar izni verilmeden, önce altyapısı hazırlanıyor. Binalar parsel parsel belirleniyor. Yollar yapılıyor. Yolların altında doğalgaz, elektrik, su ve kanalizasyon için beton kanallar inşa ediliyor. Sonra üzerine  binalar inşa ediliyor...
Yani adamlar önce toprağın altını yapıyor, olayı kökünden çözüyor. Biz önce toprağın üstüne binayı oturtuyoruz. Sonra yolları kaza kaza köstebek yuvasına çeviriyoruz. Aradaki farkı gördünüz değil mi? Biz şehirleşmiyoruz, şehirleri katlediyoruz.
Hızlı kentleşme, neden çarpık kentleşmeye dönüştü? Kısaca anlatayım. Büyük şehirlere inanılmaz bir göç akımı yaşandı. Belediyeler gerçekçi yerleşme kararları alamadı. İmar afları, kaçak yapılara göz yummak, yeşil alanların tamamen keyfi kararlarla imara açılmasıyla tam bir yağma hareketi başladı. Müteahhitlerin hazırladıkları inşaat planları çevreye uygunluğu dikkate alınmadan ruhsat verildi. Belediye gelirine bakıyor, şekle değil. Ortaya beton yığınlarından oluşan kümeler çıktı. 
İşte görüyorsunuz çarpık kentleşme yolları nasıl geçilmez hâle getirdi. Ne trafik kaldı, ne toplu taşıma.. İnsanlar her gün işine gidip gelirken resmen savaşıyor. Saatlerce yollarda sürünüyor, iş verimliliği düşüyor. Sonra da başımızı önümüze alıp soruyoruz: Büyüme hızı neden zayıf kalıyor, diye. Toplumsal barış olumsuz etkileniyor. İstanbul yaşanmaz bir şehir hâline geldi. Çarpık kentleşmeye karşı ortak toplumsal bilinç sağlanamayıp gerekli tedbirler hızla alınmadığı takdirde, bugün gelinen noktanın ve tüm olumsuzluklar katlanarak bir toplumsal felakete dönüşecek.
Uluslararası kredi kuruluşlarına neden ülke notumuzu arttırmıyorlar diye hiç kızmayalım. Bakın, sadece ekonomik kalkınma ile gelişmiş ülkeler safına katılamayız. Sosyal kalkınmayı mutlaka gerçekleştirmeliyiz. Biz ömrümüzü tamamladık. Peki çocuklarımız.. Onlara böyle ucube şehir bırakarak iyilik mi yapıyoruz!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.