Yok böyle bir şey!

A -
A +
Merkez Bankası ne Cumhurbaşkanını dinledi, ne de Başbakanı. “Ben bağımsız bir kurumum” dedi faizi yukarı çekti. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demişti: "Ben faize temelden karşıyım. Merkez Bankası bağımsız bir kurum, tamam.. Ben siyasetçiyim. Benim ona resmen müdahale yetkim yok. Ama Merkez Bankası faiz artırıyorsa, ben de kalkıp eleştireceğim. Çünkü halkımın karşısında tokadı yiyen benim. O da çözüm üretsin. Tokadı ben yiyeyim, o sefasını sürsün. Yok böyle bir şey...”  Merkez Bankasının kurmay heyeti 1 haftada iki defa toplanan ekonomi koordinasyon kurulu toplantısına katıldı. Önce Başbakanı ardından Cumhurbaşkanını dinledi. Sonunda bildiğini okudu: 3 yıldan beri değişmeyen haftalık repo faizini %7.50’dan %8’e çıkardı. Bankaların döviz cinsi zorunlu karşılık oranlarını tüm vadelerde 50 baz puan indirilerek, piyasaya 1.5 milyar dolar ek likidite sağladık diyorlar.. Zorunlu karşılıklarda yapılan indirim Merkez bankasının rezervlerini azaltmaktan başka bir işe yaramayacak. Nitekim bugün merkez bankasının brüt rezervlerinde 16 yılın en sert azalışı yaşanıyor. 11 Kasım'da 106,27 milyar dolar olan brüt döviz rezervi, 18 Kasım itibarıyla 101,28 milyar dolara gerilemiş durumda. Böylece Şubat 2000'den bu yana en sert düşüş oldu...
Merkez Bankası, piyasaya bağımsızlık mesajı vermek istediği bu operasyonuyla faiz koridorunu 75 baz puandan 50 baz puana daralttı. Karar sonrası yapılan açıklamada “Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır" denildi. Yani fiyatlar gevşerse, faizler de aşağı çekilecek. Oysa kendi beklenti anketlerinde yıl sonu için öngörülen TÜFE hedefi 7.80’e inmiş durumda. Enflasyon düşerken neden faiz artırılıyor. Merkez Bankası Nisan ayında başlattığı faiz indirim operasyonunu tersine çevirerek sonlandırmış olmuyor mu? Bankaların mevduat ve kredi faizlerini aşağı çektiği bir ortamda faiz artırmak ekonomiye fren yaptırmak değil de nedir? Bankalara kulak verselerdi  tam tersini yapardı. Bakın Türkiye’de ne devletin, ne bankacılık sektörünün ne de halkın döviz zorunu var. Şirketler kısa vadeli borçlarını ödeyecekleri dövizi almış bankaya koymuşlar. Bankalardaki 150 milyar dolar tutarında döviz tevdiat hesabı var. Yine bankalar yabancı para cinsi borçlarını yenilemekte sorun yaşamıyor. BDDK yeni açıkladı. Bankalar %98.4 oranında sendikasyon kredilerini yenilemiş durumda...
Şimdi herkes Merkez Bankasının ne yaptığını anlamaya çalışıyor. Başbakanımız “aceleci karar alındığını” söylüyor. İş dünyası hiç memnun değil. Öyle kritik bir zamanda ters bir karara imza atıldı ki, ister istemez bütün oklar kendilerine döndü. ABD’de Trump döneminde büyük yatırımlarla ekonomi canlanacağı beklentisi karşısında gelişen ülkelerden müthiş bir fon çıkışı var. Bunun önüne geçmek yerine kendi içimize dönük karar alınsaydı çok daha şık olacaktı. Bakın dış ticaret açığı verdiği için Türkiye ile aynı kategoride değerlendirilen Güney Afrika’da faizler %7 seviyesinde sabit tutuldu. 4 aydan beri faizler değişmiyor. ABD’de Trump’ın başkan seçilmesinden sonra Güney Afrika para birimi Rand, son 5 yılın en büyük değer kaybını yaşamıştı. Buna rağmen faizleri arttırmadılar. Dünyanın en yüksek faiz veren üçüncü ülkesiyiz. Söylemekten ağzımda tüy bitti: Büyüyen ülkeye sermaye gelir, küçülen ülkeden kaçar.. Bu gerçeği görmediğimiz sürece biz hâlâ enflasyon peşinde koşar dururuz. Merkez Bankası hükümetin kalkınma politikasına bire bir destek vermek zorundadır. Bu kadar net! En kısa sürede bu hatadan dönülmesini ümid ediyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.