Ye kürküm ye!

A -
A +
Bugünlerde bankaların mevduat faizindeki kapışması dikkat çekiyor. Bu hareket bir ihtiyaçtan mı doğdu, yoksa tercihten mi?    Özellikle yabancı bankaların mevduatın krediye dönüşüm oranını düşürmek için faiz rekabetine girdikleri görülüyor.
Merkez Bankası’nın nisan ayından eylül sonuna kadar aralıksız sürdürdüğü 250 baz puanlık faiz indirimi, bankaların mevduat faizlerine çok sınırlı düzeyde yansıdı.
Mevduat yarışına giren bankalar bu rekabetin etkisiyle kredi faizlerini de arzulanan düzeye çekmekten kaçınırken, bu operasyonun fitilini özellikle yabancı bankaların ateşlediği ortaya çıktı.
Merkez Bankası tarafından yapılan araştırma, mevduat faizlerindeki düşüşün sınırlı kalmasında yabancı bankaların tavrının öncü rolü üstlendiğini ortaya koyuyor.
Çalışmaya göre mevduat yarışında iki temel veri etkili. Bunun için likidite karşılama oranları incelendi.
Merkez Bankası ekonomistlerine göre bu oran şu anda %100. Yani çok güvenli.
Mevduat yarışının asıl nedeni toplanan mevduata karşı verilen kredilerdeki artış.
2010 yılında yüzde 80 olan bu oranı yüzde 124’e çıkmış durumda. Yani krediler, mevduatlardan daha hızlı artmış.
İşte bu yüzden bankalar mevduat faizine yüksek faiz vererek, kredi hacmini daraltma yoluna gittiler.
Sonuçta kredi faizleri yüksek kalınca, yatırımlar azaldı, büyüme hızı düştü.
Özellikle yabancı bankalar kredi/mevduat oranını aşağı çekmek için faiz yarışına girdikleri sonucunu doğuruyor.
Mayıs 2013’te yüzde 5’e kadar gerileyen 3 aylık mevduat faizi, bu yıl yüzde 10.28’e yükselmiş durumda.
Araştırmada mevduat yarışının bir sonucu olarak, kredilerde de arzulanan faiz düşüşü gerçekleşmeyerek kredi talebi de frenlendi, deniliyor
Ne kadar gariptir ki, Merkez Bankası hem bankaların faiz artışına gitmelerini eleştiriyor, hem de bizzat kendisi faiz arttırarak bu gelişmeyi körüklüyor.
Türkiye’deki bankalarda mevduatın krediye dönüşüm oranını yüksek bulan yabancıların, nedense kendi ülkelerinde böyle bir kaygısı yok.
Türkiye’de yüzde 124 olan bu oran, Yunanistan, Fransa ve Hollanda’da yüzde 180, İspanya’da yüzde 150, Almanya’da yüzde 128.
Üstelik son bir yıldır, ekonominin canlandırılması için kredi muslukları da sonuna kadar açılırken, faiz eksi seviyelere indi.
Sermaye yeterlilik rasyosu ile Avrupalı rakiplerine fark atan Türk bankacılık sektöründe, kredi/mevduat oranındaki artışı risk olarak gören Batılılar, bir başka veriyi de görmezden geliyor:
Kredilerin gayrisafi yurtiçi hasılaya olan oranı...
Türkiye’de yüzde 75 olan bu oran, Avrupa Birliği’nde ise ortalama yüzde 164.
Faizden para kazanacağım diyerek Türkiye’nin büyüme hızına darbe vuruluyor.
Burada bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim.
Bankalar 27 kalemde faiz dışı gelir elde ettiği sürece bu faizler asla düşmez.
BDDK bu duruma derhal el koymalı, bankaların faiz dışından elde ettiği gelirlere mutlaka bir sınırlama getirmelidir.
Bankacılık sektörü son 5 yılda 288 milyar lira faiz geliri elde ederken, tam 168 milyar lira faiz dışı gelir sağladı.
Başka bir ifadeyle bankalar kazançlarının %60’lık bölümünü faiz dışı gelirlerden elde ediyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir kâr yok. Adamlar böyle tatlı bir kazanç varken, krediyle uğraşır mı?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.