Hem döverim hem severim!

A -
A +
Merkez Bankası, faize dokunmadı, pencereyi açtı. Şu anda yazılı olan 4 faiz var. Ancak biri uygulanıyor. 12 Ocak'tan beri haftalık repo ihaleleri iptal. 18 Ocak'tan itibaren de döviz takas ihaleleri yapılıyor. 10 Mart'tan bu yana ise bankalar fonlanmıyor. İhtiyacı olan bankalar saat 16.30-17.00 arasında geç likidite penceresinden borçlanıyor. İşte bu geç likidite penceresinde uygulanan faizler 11.75'e çıkarıldı. Merkez Bankası bunu niye yapıyor. Enflasyondaki yükselişi durdurmak için. Asıl hedef Türk lirasına değer kazandırmak.. Zira kurlardaki aşırı yükseliş bütün dengeleri bozdu. Ekonominin durumuna göre değil, döviz fiyatının gidişine bakarak geç likidite penceresindeki faizi ayarlıyor. Diğer faizler kullanılmıyor. Şu anda faiz koridoru da fiilen uygulanmıyor.
Hassas bir gelişme var. Bankalar yüksek faizle borçlandıklarını öne sürerek, kredi faizlerini arttırırlar mı? Bugüne kadar böyle bir hareket görülmedi. Merkez Bankası doğru yolda kararlar alıyor. Sıkılaştırma uygulamasıyla kredibilitesi arttı. Mevcut olumlu küresel ortam devam ettiği sürece TL'deki güçlenme devam edecek. TÜFE'ye endeksli reel efektif döviz kuru hâlâ 91 düzeyinde. Yani %15 gerçek değerinin altında. Dövizin ateşinin sönmesi iş dünyasını gerçekten rahatlattı. Ekonomiye olan güvenleri arttı. Borç ödemeleri ve yatırım kararlarını daha kolay alıyorlar. Kurlardaki gerilemenin kalıcı hâle gelmesi bankada döviz mevduatı tutan bireysel yatırımcıların karar değiştirmelerine yol açtı. Önceden alıcı konumundakiler bugün satıcı pozisyonuna geçti. Önemli olan beklentiyi oluşturmak.. Bunu da başardılar.. Bankalarda vatandaşın 90 milyar doları var. Bunun 20 milyar doları TL'ye dönsün, dolar 3 lira olur...
Hükûmet, faizin aşağıya çekilmesini istiyor. Paranın maliyetinin azalmasıyla birlikte düşünce, yatırımların artacağı, ekonominin canlanacağı kesin. İş dünyası da böyle düşünüyor. Faizin artmasını sadece bankalar istiyor. 
Türkiye’de bankalardan kullanılan kredilerin %40’ı döviz kredisi. Özel sektörün 220 milyar dolar uzun vadeli, 100 milyar dolar kısa vadeli borcu var. Kısa vadeli borcun riskinin ortadan kalkması için sigortalanması gerekiyor. Biraz maliyeti var, ama garantili yöntem. Bütün Avrupa böyle yapıyor. Bizde ise tam tersi.. Tamamen karanlığa kurşun sıkılıyor. Sonunda kurlardaki ani yükselişler karşısında zararlar katlanıyor. Döviz fiyatı yükseldikçe, borcun maliyeti artıyor. Üretici şirketler mallarına zararlarını kapatacak oranda zam yapamıyor, sonuçta ya batıyor, ya da küçülüyor. Türk ekonomisindeki büyüme hızının zayıf kalmasında bu uygulamanın önemli payı var. Ekonomiye yön veren doların maliyetidir.
Merkez Bankası artık büyümeye odaklı politika izliyor. Büyüyen ekonomiye doğrudan yatırım gelecektir. Nitekim gelmeye başladılar.. 16 Nisan'dan sonra çok büyük bir akım olacak. Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli özellikle Körfez'den çok ciddi sermaye girişi olacağını söyledi.
Bakın terör bitti. Suriye'de ateşkes dönemi başlıyor. Türkiye'nin komşu ülkelerle ticaretinde büyük artış var. Bakmayın Avrupa'dan gelen çatlak seslere.. Hem döveriz hem severiz. Yolumuza gideriz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.