Kalbe giden yol!

A -
A +
Türkiye’nin en büyük problemi ne PKK, ne FETÖ enflasyon oldu. Evet yanlış duymadınız, fiyat artışları tüm olumsuz gelişmelerin önüne geçti. Dengeleri bozdu. Bir türlü kontrol edilemiyor. Zira artan nüfusa bağlı olarak müthiş bir tüketim patlaması yaşanıyor. İnsanlar her ihtiyacından fedakârlık yapabilir, ama gırtlağından asla.. Nisan ayında yıllık enflasyon %11.87 ile 9 yılın zirvesine çıktı. Bu rakamda gıdanın payı %30.. Tarla ürünü pazara gelirse fiyatlar düşecek deniliyor. Çok zor.. Niye zor.. Zira Türkiye bugün tam 59 ülkeye sebze-meyve satıyor. Yetişen mahsul belli, tüketim talebi belli...
Olumsuz iklim şartlarının rekolte düşüklüğüne yol açması.. Türk lirasındaki değer kaybı.. İhracattaki büyük artış… Aracıların yüksek kârı.. Orta ve uzun vadeli üretim planının olmayışı, fiyatların artmasında çok büyük rol oynuyor. Koskoca tarladan yılda bir tek mahsul alınıyor. Oysa İsrail, aynı topraktan tam 5 defa ürün elde ediyor. Gübre ve tarım ilaçları ithal.. Enerji yani mazot fiyatları yüksek. Çiftçi yüksek maliyet karşısında malını istediği fiyata satabiliyor mu? Hayır! Bankaya dünya kadar borcu olduğunu bilen aracılar komisyoncular gırtlağına basıyor, şu kadara satacaksın diyor, garibim peki demek zorunda kalıyor. Ondan sonra film başlıyor. Tarlada 35 kuruşa satılan soğanın kilosuna marketlerde 200 kuruş isteniyor. Bazı ürünlerde fiyat farkı 5 kata yükseliyor. Şehre gelen mallar çoğaldığı zaman fiyatı düşmesin diye depolarda tutuluyor. Resmen çiftçi eziliyor, halk soyuluyor.. Bu, işin en can alıcı kısmı...
Madalyonun arka yüzünde başka bir manzara var. Türkiye’de halk bol ve zengin sofralara alıştı. Bundan vazgeçemiyor. Eskiden bir çeşit yemekle yetinirdik, bugün en az 3 çeşit yemek yeniyor. Sabah kahvaltılarına bakın.. Aman Allahım, o ne bolluk, yok yok.. Bir kuş sütü eksik. 10 çeşit peynir, sucuk, salam, sosis, pastırma, 5 çeşit zeytin, tereyağı kaymak, bal, reçel. Bunları temizleyenler üstüne bir de öğle ve akşam yemeğini gövdeye indiriyor. Çaylar, kuru yemişler, meyveler, tatlılar.. Sonra etraf göbekli hanım ve erkeklerden geçilmiyor. Çok yemek büyük problem demek. Alınan kiloların atılması için denenmedik yol kalmıyor. Ama kimse çıkıp da şu yemek tabaklarını küçültelim demiyor. Üç çeşit yemek yemezse doymayacağını zannediyor...
İşte dünyada gıda fiyatlarının düşüşe geçtiği bir dönemde Türkiye sebze ve meyve fiyatları ateş pahası.. Rusya ile 2 yıl devam eden ürün krizi sonunda çözüldü. Domates dışında tüm tarım mahsulünü alacaklar. Bu durumda fiyatlar düşer mi? Tam tersi artar. 27 Mayıs’ta Ramazan-ı şerif başlıyor. Bunun öncesinde satıcılar mutlaka zam yapacak. Ne kadar kontrol ederseniz edin, önüne geçemezsiniz. Bakın bir yasa çıktı, pazarcı ve marketçi fiyat etiketlerine alış fiyatını da yazacak diye.. Kimse uygulamıyor. Soran yok, kontrol eden yok, ceza kesen yok. Halk homurdanıyor o kadar. Çiftçiyi eğiteceksiniz. Ucuz gübre vereceksiniz.. Banka borçlarını yapılandıracaksınız.. Ve hepsinden önemlisi ürününü değerinde satın alacaksınız. Aracıları ortadan kaldıracaksınız. Piyasaya bol sebze-meyve süreceksiniz. Fiyatları düşürecek halkı memnun edeceksiniz. Unutmayın kalbe giden yol mideden geçer...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.