Palavra!

A -
A +
Küresel krizin başladığı 2008 yılında ABD Merkez Bankasının bilançosu 900 milyar dolar civarındaydı. Kriz, bankaları sermayesiz bıraktı. 150 yıllık yatırım bankası Lehman Brothers bu yüzden iflas edince FED para musluklarını açtı. Bankalardan hiç para etmeyen mortgage yani ipotekli gayrimenkul kredi tahvili aldı, dolar verdi. Peki parayı nereden buldu? Banknot matbaasına gece gündüz mesai mi yaptırdı? Elbette ki hayır. Verilen nakit değil, sanal para. Birinci program 600 milyar dolar olarak gerçekleşti. FED baktı ki sistem hâlâ kendine gelmiş değil, bu defa işi büyüttü. 2010 yılında bankalardan ayda 75 milyar dolar tutarında tahvil almaya başladı. Yetmedi, 2012’de bu rakamı ayda 85 milyar dolara çıkardı. 2014 ocak ayına kadar bu uygulamayı sürdürdü. Bu tarihten sonra her ay 10’ar milyar dolar azaltarak Ekim 2014’te programı sonlandırdı. Ama bilançosu 5 kat arttı 4.5 trilyon dolara ulaştı. İşte şimdi FED bankalara; faizleri arttırmaya başladım. Sistem normale dönmeye başladı. Süresi biten tahvilleri yeniden almayacağım, paramı verin, diyecek.. Plan şu: 2.5 trilyon doları 4.5 yıl içinde geri çekmek. Bu operasyon dolara değer kazandırır mı? Evet… Enflasyonu arttırır mı? Hayır! Dolar değer kazanınca malların fiyatı artmaz aynı kalır...
ABD merkez Bankası yılsonundan itibaren bu operasyona başlayacağını açıkladı. Tahminciler ortaya çıktı, eylül ayında düğmeye basılacak, dediler. FED üyeleri bu konuda kesin konuşmaktan kaçınıyor. Zira o kadar çok belirsizlik var ki.. Bunların başında soruşturmalardan yakasını kurtaramayan Başkan Trump’ın ekonomi planını hayata geçirememesi geliyor. Belki bilanço küçültmesi 2018'e kalacak. Trump’ın soruşturmaları Doların gelişen ülke para birimleri karşısında değer kaybetmesine yol açıyor. Fonlarını gelişen ülkelere götüren yabancı yatırımcılar hem yüksek faizden hem de yerel paranın dolara karşı değer kazanmasından kazanç sağlıyor. FED bilanço küçültmeye başladığı anda bu tablonun tersine döneceği gelişmekte olan ülkelerdeki sıcak paranın ABD’ye döneceği varsayılıyor. 
Sonuçta: Türkiye’deki bahar havası sona erecek, deniliyor. Tamamen palavra! Bir defa Türkiye eski Türkiye değil. Biz sıcak parayla değil, artık ihracata dayalı büyüme modeline geçtik. %5’lik büyüme hızı bizi gelişen ülkelerden pozitif ayrıştırıyor. Uluslararası Yatırım Bankası Goldman Sachs, Türk lirasının aşırı değersiz olduğunu, doların bugün 2.5 TL olması gerektiğini vurguluyor. 
Türkiye reform sürecinde. Kredi yağmuru başladı. Komşu ülkelerle problemler sıfıra indi. Hem siyasi hem ekonomik istikrar var. Güven zirvede. Risk primi tarihin en düşük seviyesinde.. 
Şimdi soruyorum: Büyüyen ülkeye yatırım sermayesi gelmez mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.