Seç seç al!

A -
A +
Sayın Mehmet Şimşek’i "Türkiye’de yastık altında 2200 ton servet var" diye kim kandırdı bilmiyorum. Ama bilinen bir gerçek var, altın sertifikasına gelen talep çok düşük. 2 Ekim’den bu yana geçen 18 gün içinde 5 bin kişinin getirdiği altın toplamı 1 ton.. Para karşılığı 150 milyon lira.. 2200 ton 90 milyar dolar ediyor. İlk rüzgârla gelen sadece 410 bin dolar. Peki 2199 ton altın ne zaman gelecek? Hiçbir zaman. Çünkü bu rakam gerçek değil. Tamamen hayal. Nasıl bulunmuş kimse sormuyor? Sadece dudak ısırıyor, “vay canına” diyor. 2200 değil, 1000 ton bile yok, olsa olsa 200 ton altın ya var ya yok. Bu gerçek. Bakın 15 yılda Türkiye’de 10 milyon konut satıldı. Vatandaş %25 peşin verdi gerisini taksite bağladı, kirada oturur gibi taksit ödüyor, mal sahibi oldu. Bu konutları alırken, %25 peşin para nasıl verildi. Hanımların ziynetleri bozdurularak tabii ki.. Yani altınlar uçtu, potaya girdi, eridi...
20 yıldan beri Türkiye’de ziynet yani süslenme anlayışı kökünden değişti. Batılı olduk ya? Hanımlarımızın kollarında parmaklarında gerdanlarındaki mücevherler de kabuk değiştirdi! Artık tek taş var. Pırlanta var. Elmas küpe var. Kızlarımız hatunlarımız bayılıyor bu cam parçalarına. Peki kim soktu bunu bizim aklımıza. Yahudiler! Önce Amerikalıyı süslediler. Sonra bunları örnek göstererek dünyaya sattılar. Elması yonttular, pırlanta yaptılar. Malı götürdüler. Şimdi bankalarda dolar koyacak yer bulamıyorlar. Taşların üzerindeki kesim alanları çoğalınca parlak ışık vermeye başladı, albenisi arttı. Biz de aynı fırtınaya yakalandık. Önceden Türk kızlarının boyunlarında 2 metre zincirlerle beşibiryerdeler olurdu. Şimdi onların yerini -adına beyaz altın denilen oysa buz gibi paladyum olan maden üzerine monte edilmiş- yüzükler, gerdanlıklar, bileklikler aldı. Artık kız alırken, önce tek taş diyorlar. Ardından pırlanta set istiyorlar...
Evet sadede gelelim. Yastık altında değil, kadınlarımızın kollarında, parmaklarında artık 50 milyar dolarlık taş var. Pırlanta, zümrüt, yakut, safir, karatla satılıyor. 1 karat 30 cm.. 5 karat 1 gram geliyor. Rengine, parlaklığına, kesimine göre fiyatlanıyor. Tutturabildiğine fiyat var. Satın aldığınız malı 1 hafta sonra geri vermeye kalkın, %30 kaybedersiniz. O da aldığınız yerden.. Başka bir alıcı size yarı fiyatınızı ya verir ya vermez. Vatandaş bu taş işinde resmen soyuluyor, farkında değil...
Evet bu taşları alıp da karşılığında sertifika vermeyi hiç düşünmeyin. Zira kimse size bunları getirmez. Getirse dahi satın alırken verdiği fiyatı isteyeceği için sizin uzmanlarınızın çıkaracağı rakama asla razı olmaz. Vatandaş kolundaki bileziği, parmağındaki yüzüğü, kulağındaki küpeyi boynundaki gerdanlığı verir de karşılığında kâğıt alır mı? Almaz. Niye? Yahu kadınlarımızın süslenme diye bir ihtiyacı yok mu? Var tabii.. Boynuna, koluna kâğıt mı takacak!.. Altın hem yatırım hem süs ihtiyacını gideriyor. Altın sertifikasını alsa alsa birikimlerinin bir bölümünü külçe altın ya da cumhuriyet altını olarak saklayan iş adamları alır. Onlar da işte getirdiler, topu topu 1 ton... 
Yazının başında dedim ya Sayın Şimşek’i kim kandırdı! Bu işten en kârlı çıkacak olanlar yine pırlanta satıcıları olacak. Taşları allayıp pullayıp, vatandaşa çakacaklar!.. Size bir sır vereyim mi? Tahtakale’de (Eminönü Mısır Çarşısının arkasında) yüzlerce dükkân ithal malı çok yüksek kaliteli imitasyon (taklit) mücevherler satılıyor. Ben gidip gördüm, inanamazsınız, ne modeller.. Rengârenk, pırıl pırıl taşlar. Gerçeğinden ayırt edebilenin alnını karışlarım. Beyaz montürlüsü var, sarısı var. Seç seç al, tanesi 30 lira, 40 lira 50 lira.. Kum gibi satılıyor. Binlerce lira vermektense alın bunları, hem yüzünüz gülsün, hem düşmanlar çatlasın!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.