Oluyor işte!

A -
A +
Kredi kuruluşlarının Türkiye üzerinde olumsuz kararlarla meydana getirmeye çalıştığı negatif tabloya yatırımcı prim vermedi. Tahmin ettiğim gibi Türk lirası kayıplarını geri aldı, Borsa İstanbul 100 bin direncini aştı. İyimserliğin temelinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulundaki konuşması var. Burada tüm dünya ülkelerine verilen çarpıcı mesajlar ülkemize büyük itibar kazandırdı.. Erdoğan’ın Amerikalı yatırımcılara “Bugüne kadar (ABD ile) pek çok badireyi atlatan stratejik ortaklığımız, bu çalkantılı dönemin de üstesinden gelecektir" sözünü vermesi ve Başkan Trump’ın Türkiye’ye İdlib anlaşması dolayısıyla iki kere teşekkür etmesi Türk lirasına değer kazandırdı.. ABD'nin yaptırım uygulamasına neden olan rahip Brunson'ın duruşması 12 Ekim'de görülecek. Haberler Brunson'ın tahliye edileceği yönünde.. Cumhurbaşkanı Erdoğan duruşmaya dair “karar bağımsız yargıda, bekleyip sonucu göreceğiz” piyasalarda algı yükseldi. Türkiye ile Almanya arasında ticari iş birliğinin gelişmesi ve Akbank’ın 980 milyon dolarlık sendikasyon kredisini sorunsuz atlatması pozitif havayı güçlendirdi.. Sonuçta dolar 6 TL’yi kırdı. Dolardaki düşüş kalıcı hâle gelirse Türkiye’deki zam furyası da sona erecek. Cari daralıyor; ağustosta 2.4 milyar dolara düştü. Ama iki büyük problem var. Bunların en kısa sürede düzeltilmesi gerekiyor...
Birincisi konkordato olayı.. Geçtiğimiz şubat ayında İcra İflas Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle, borçlu şirketleri rahatlatan iflas erteleme sistemi kaldırıldı ve onun yerini konkordato aldı biliyorsunuz. Konkordato iflas anlaşması. Batık durumdaki şirketlerin borçlarını karşılayabilecekleri şartlar dahilinde ödemek için alacaklılarıyla yaptıkları anlaşma.. Son dönemde konkordato ilan eden şirket sayısında çok büyük bir artış var. 40 yıllık şirketler bile sıraya girdi. “Döviz kuru ve faizlerdeki yükseliş nedeniyle finansal dengem bozuldu” diyerek mahkemeye başvuruluyor. Konkordato kararı iki aşamadan oluşuyor. Mahkeme genel olarak üç ila beş ay arasında geçici süre ile şirketlerin aleyhine yapılacak tüm takip işlemlerini durdurabiliyor, bu geçici sürenin ardından yine mahkeme tarafından borçlu şirkete bir ila bir buçuk yıl arasında süre de verilebiliyor. Yani özetle şirket ortalama 2 yıl boyunca aldığı borçları ödemekten kurtuluyor. Böyle ticaret mi olur? En büyük darbeyi bu şirketten alacaklı olanlar yiyor. Onlar alacaklarına karşı kullandıkları çek ve senetleri ödemek zorunda kalıyor, yani hiç hesapta olmayan borçla karşılaşıyorlar.
Özetle söylemek gerekirse 1 şirket kurtuluyor, 10 şirket zarara uğruyor. Vatandaş bile konkordato ilan edebiliyor. Yani aldığı malın karşılığını ödeyemeyecek duruma düşünce bu yolu kullanabiliyor. Nasıl oluyor demeyin, oluyor işte.. Bu soruna mutlaka bir çözüm getirilmeli. Yoksa ticari hayat duracak...
İkinci problem dövizle kiralamaların yasaklanmasından sonra, yeniden düzenlenecek sözleşmelerde baz alınacak belirli bir kur seviyesi.. 2 hafta geçmesine rağmen hâlâ açıklanmadı. Belirsizlik yüzünden alışveriş merkezi sahipleri kiracılarına yeni sözleşme göndermediği gibi fatura kestiği günkü kuru uyguluyor. Kiracılar “Hiçbir kanun geriye doğru işlemeyeceği için yapılan kontratlar bitiş tarihine kadar geçerliliğini sürdürecek” diyor. Oysa 85 no.lu Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde Kararın yürürlüğe girdiği tarih olan 13 Eylül 2018'den itibaren 30 gün içinde, döviz veya dövize endeksli karar kapsamındaki tüm sözleşmeler TL üzerinden yeniden düzenlenecek deniyor. 30 günlük süre 12 Ekim’de doluyor. Bu tarihe kadar anlaşamayan tarafların yargı yoluna mı başvuracağı bilinmiyor.
Öncelikle esas alınacak döviz kurunun bir an önce belirlenmesi, ikincisi hukuki problemlerinin anayasaya uygun olarak çözülmesi gerekiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.