Hadi öyleyse!

A -
A +
Faiz, paranın maliyetidir. Yani parayı kullanma karşılığı alınan veya ödenen bedeldir. Para değer kaybederse maliyet artar. Para değer kazanırsa maliyet azalır. Öyleyse yapılması gereken, Türk lirasının değerlenmesini sağlamaktır. Ama bu kolay değil! Mevcut tabloda kredi faizinin alt seviyesi %24, üst seviyesi %40... Maliyetler çok yüksek. %40 faizle yapılan üretim halka en basit hâliyle %100 yansır. Enflasyon tepede kalır! İşte Para Politikası Kurulu bu gidişe son vermek için söylem değişikliğine gitti. Yayınladığı karar metninde, “ihtiyaç duyulması hâlinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir” ifadesini çıkardı. Faiz lobisi (tefeciler) Merkez Bankası kısa zamanda faizi indirecek korkusuyla çılgına döndü. "Sen nasıl faiz indirmeye yeltenir, benim kazancımı engellemeyi planlarsın!" diyerek döviz silahını ateşledi...
Türk lirasındaki kayıplar arttı, dolar 6.00 TL’yi gördü. Oysa son dönemde açıklanan veriler ekonomide dengelenmenin devam ettiğini, enflasyon konusunda iç talebe bağlı olarak iyileşmenin başladığını haber veriyor. Tefeciler aynı oyunu geçen sene eylül ayında da sergilemişti. Önce doları 6.50 TL’ye çıkarmışlardı. Yıllık enflasyon %24,52’ye ulaşınca Merkez Bankası %17,75 olan politika faizini %24’e yükseltmek zorunda kalmıştı. 625 puanlık faiz artışı sonunda dolar 5,13 TL’ye gerilemişti. 
Şimdi de aynı tabloyu sahneye koydular. Doları 6,50’ye çıkartıp faizin yeniden artmasını istiyorlar. Yerel seçimler sonrası siyasette yaşanan değişim, belirsizliği arttırdı. Net rezervler tehlike sınırında. Türkiye’ye acilen yurt dışından 20 milyar dolar sermaye girişi lazım. Bunun için güven ortamını pekiştirmemiz gerekiyor. Bunun anahtarı "Millî İttifak" girişimidir. IMF kapıda bekliyor. Teslim olursak Arjantin’e döneriz. Kenetlenelim, dünyaya gösterelim, toplumdaki ayrışma sona ersin, gülerek yaşayalım...
Ekonomide güven, yatırımcıların ve tüketicilerin yönetime zihinlerinde açtıkları kredinin karşılığıdır. Güven ortamı zedelendiğinde, meydana gelecek krizlere karşı ekonomik temellerin kırılganlığı sorgulanır. Yatırımcılar, bağımsız derecelendirme kurumlarının notlarını ve CDS (İflas Kredi Sigorta Risk Primini) dikkate alıyorlar. Risk primi Arjantin’de 1000 oldu. Ama Türkiye’de de 444 düzeyine tırmanmış durumda. 
Yatırımcılar düşük riskli seçeneklere yöneliyor, bizi tercih listesinden çıkarıyor. Özetle güven azaldığı için bedel ödüyoruz. Bu nedenle, ekonomide güven, yatırımların ve ticaretin sürdürülmesi için olmazsa olmaz şarttır. 
Bir ülkenin uyguladığı ekonomiye güven artarsa yurt dışından doğrudan sermaye girişi artar. Türk lirası değer kazanır, faizler düşer, ekonomi normale döner. Ama ilk önce ABD ile olan ilişkileri rayına sokmalıyız. 
S-400 prangasından mutlaka kurtulmalıyız. Bugünü değil geleceği düşünmeliyiz. 
Unutmayın Amerika, Brunson olayını öne sürerek Türkiye’ye ağır yaptırımları uyguladığı zaman bizi Rusya kurtarmadı. Kendi göbeğimizi kendimiz kestik, papazı verdik kurtulduk. Hadi öyleyse!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.