Ecel geldi cihane!

A -
A +
Ekonomide çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye büyük bir performans yakaladı. Ama gündem değişti. İstanbul'daki 5,8’lik sarsıntıyla şoka giren vatandaşlar, asıl depremi iletişim problemiyle yaşadı. Kimse kimseye ulaşamadı, hayat durdu. Yakınlarının durumunu merak edenler ikinci büyük korku yaşadı. Günümüzdeki en önemli gelişmenin “haber alma” olduğu çok net biçimde ortaya çıktı. Bağlantı kesildi, milyonlarca kişi aciz kaldı... Gerçek kısa sürede anlaşıldı, bizde faaliyet gösteren GSM operatörlerinin altyapıları yetersizmiş. Her sene abonelerinden milyarlarca lira toplayan iletişim şirketleri, kurdukları sistemlerde en kötü senaryoyu dışarıda bırakmışlar. Oysa en gerekli, en hayati görev bu zamanda yapılandır. Burada bir çarpıklık daha ortaya çıkıyor. Devlet, bu kuruluşlara çalışma izni verirken, olağanüstü durumlarda faaliyetlerini sürdürebilir olmalarını dikkate almak zorunda. Aksi hâlde ruhsat verilmemelidir.  Bakın koskoca şehir bir anda çöle dönüyor. Düşünmek bile istemiyorum, ama Allah korusun ya büyük bir felaket yaşanmış olsaydı. Binalar yıkılıp insanlar enkaz yığınları arasında kalsaydı, nasıl haber vereceklerdi birbirlerine? Böyle bir kumar oynanır mı? Sokak başlarında, bina tepelerinde kurulan baz istasyonlarının ne kadar zayıf/yetersiz oldukları ortaya çıktı. Diyorlar ki: “Efendim 4 şeritli bir caddeden bir dakikada en fazla 100 araç geçer, siz buradan 1000 araç geçirmeye kalkarsanız, yol tıkanır...” Sen bunu külahıma anlat!  O bir cadde 10 cadde olarak tasarlanırsa ortada problem kalmaz. Ama sende bunu yapacak hem güç yok, hem yetenek, hem de vatan aşkı. Sen sadece cebini düşünüyorsun!.. Marmara Bölgesinde 25 milyon insan yaşıyor. 6 milyon konut var. 1999 felaketi sonrası çıkarılan deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilen binalar öncekilere göre çok sağlam. İnşaatlar 3 misli daha kuvvetli. Geçmiş depremler çürük zeminler üzerinde yaşandı. Yeni depremler sağlam zeminler üzerinde karşılanıyor. Önemli bir hatırlatmada bulunmak istiyorum; depremde en güvenilir yer sokaklar değil sağlam binalardır. Vatandaşlar her şeyi devletten beklemek yerine apartmanlarında, mahallelerinde, sitelerinde örgütlenmeli. İstanbul'da her yıl büyük deprem tatbikatı yapılmalı. AFAD'ın, Kızılay'ın, karar vericilerin, kolluk kuvvetlerinin, arama kurtarma ekiplerinin ve halkın katılacağı deprem tatbikatının sık sık yapılması gerekiyor. Japonya her yıl sallanıyor. Öğrencilere deprem sırasında yapmaları gereken ilk işin sıraların altına girmek olarak öğretiliyor. Bizde ise öğrenciler kurbanlık koyun gibi merdivenlere yönlendirilerek birbirinin üstünde dışarı çıkarılmaya çalışılıyor. Bu konuda ne kadar bilinçsiz olduğumuz anlaşılıyor değil mi? Depremde en güvenli yerler, sağlam binaların içleridir. İnsanları sokaklarda daha büyük tehlikeler bekliyor... Binalar elbette sallanacak. Zaten, sallansın diye inşa ediliyor. Hiç korkmayın iyi bir mühendislik görmüş bina yıkılmaz. Sebebe sonuna kadar yapışmalıyız. Ama ecel gelmişse bundan kaçamayız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.