Belki yarın, belki yarından da yakın

A -
A +
Ekonomide büyük bir döviz savaşı yaşanıyor. Merkez Bankasının rezervleri varlık barışı dolayısıyla hızla artıyor. Geçen hafta 7,4 milyar dolarlık yükselişle 108,6 milyar dolara çıktı. Kur korumalı hesaplar 1,17 trilyon liraya (65 milyar dolara) tırmandı. Net rezervler 11,8 dolara yükseldi. Suudi Arabistan’dan 20 milyar dolar fon sağlamak için teknik görüşmeler devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Suud Veliaht Prens Selman arasındaki yakınlaşmanın ardından 10 milyar dolarlık Türk tahvili satılacağı belirtiliyor. Rusya’dan 7 milyar dolar geldiği söyleniyor. Esas varlık barışından eylül ayında çok yüklü para girişi olacak. Türkiye’nin 15 Temmuz’da 900 puanı aşan risk primi bugün 660 seviyesine inmiş durumda. 10 yıllık Eurobond getirisi 9,4’e düştü. Haziran ayında cari denge beklendiği gibi 3,4 milyar dolar açık verdi. Yıllık cari açık 32,7 milyar dolara yükseldi. Ancak altın ve enerjiyi çıkardığınızda cari denge 4,29 milyar dolar fazla veriyor. Haziranda altın ithalatına 705, enerji ithalatına 7 milyar dolar ödedik.    Peki Türk lirası rezerv artışına rağmen neden değer kazanmıyor? Dolar 17,90 üzerinde niye çakıldı, kaldı? Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz. Şirketler yangından mal kaçırır gibi döviz topluyor? Geçen hafta 4,7 milyar dolar daha çekmişler. İki haftada 116 milyar lira verip 6,5 milyar dolar almışlar… Bankalardaki hesapları toplam 85,2 milyar dolara yükselmiş ama hâlâ topluyorlar... Kambiyo yasağı gelir diye mi korkuyorlar? Mümkün değil. Ellerinde ne kadar çok TL varmış. Alıyorlar alıyorlar bitmiyor. Bu değirmenin suyu nereden geliyor. Tabii ki bankalardan. Hani BDDK 900 milyon dolar sermayesi olana TL kredi verilmesini yasaklamıştı? Verilen kredileri takip edin, yatırım dışında kullanılmasın demişti. Alınan kararların kâğıt üzerinde kaldığı çok açık. Asıl sebep çok açık. Kurlar düşmesin, maliyetler azalmasın, vatandaş bunalsın. Merkez Bankası faiz arttırmak zorunda kalsın, Türk ekonomisi Avrupa ve Amerika gibi daralsın. Hükûmet güven kaybetsin, seçimlerde yenilgiye uğrasın…    Koskoca ülkeyi krize sürükleyerek yönetimin değişmesini istemek ne kadar hain bir düşüncedir. Bunların yatacak yeri yok. Hükûmetin tarihî başarıları, ülkeyi tepeden tırnağa hizmet ağı ile örmesi ve dünyaya örnek olan kararları döviz silahıyla gölgelenmek isteniyor. Peki Merkez Bankası ne yapıyor? Ortadaki oyunu görmüyor mu? Hiç kullanacağı silah kalmadı mı? Olmaz olur mu? Öncelikle şu anda %25 olan bankaların döviz zorunlu karşılık oranlarını derhâl %10'a indirmeli… Böylece büyük bir döviz bolluğu yaşanır. Yurt dışından fon girişleri haftalık değil, günlük hatta saat saat gece gündüz açıklanmalı. Döviz alanların isimleri ilan edilmeli. Bunlar sürekli huzursuz edilmeli. İhracatçının döviz gelirinin %40'ının bozdurması uygulamasından vazgeçilmeli. Bankaların ithalatçı olmayan ve resmî sipariş beyan etmeyen şirketlere döviz satışı yasaklanmalı. Şuraya bakar mısınız, üç tane şirket çıkmış, aldığı üç kuruşluk dövizle koskoca devleti dize getirmeye çalışıyor.   Merkez Bankasının brüt rezervleri kısa zaman sonra 200 milyar dolara ulaştığı anda paniğe kapılıp ellerindeki dövizleri "yandım Allah" diyerek satmak zorunda kalacaklarını herkes görecek... Vatandaşım sen müsterih ol! TL’nin şahlanacağı günler çok yakın. Belki yarın belki yarından da yakın.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.