Kurt kuzuyu yemeye karar verince…

A -
A +
Türkiye ekonomisinin büyüme hızı ilk çeyrekte yüzde 5 olarak gerçekleşti. Bu gelişme Ankara’da moralleri düzeltti. Bütün tahminleri altüst eden büyüme oranı ile Çin ve Hindistan’dan sonra Türkiye G-20’nin büyüme listesinde üçüncü oldu.
Kabul etmek lazım ki, darbe girişimi-PKK saldırıları-Suriye ve Irak’taki gelişmelerin bize olan etkilerine rağmen yakalanan bu başarı Hükûmetin reformları, teşvikleri ve doğru politikaları sayesinde gerçekleşti. Bu başarı hikâyesinin devamı için Hükûmetin bu yaz boyu acilen hayata geçirmesi gereken bir dizi reform var. Sonbahara kadar ekonomide sorun yok ancak sonbahardan sonrası için aynı başarının devam etmesi için bir dizi reformun acilen yapılması gerekiyor. Dünkü Grup konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanı bunun sinyallerini verdi zaten. Grup toplantıları nedeniyle Meclis dün yine çok yoğundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı. Grup konuşmasını bitirip grup salonundan Meclis ana giriş kapısının önündeki makam aracına 1 saatte zor gidebildi. Meclise gelen ziyaretçiler başta olmak üzere yine çok yoğun bir ilgi ile karşı karşıya kaldı. Mektup uzatanlar; not verenler, şikâyetini iletenler, fotoğraf çektirmek isteyenler grup salonundan makam aracına kadar bir sevgi-ilgi koridoru oluşturmuşlardı. Herkesi dinledi, herkesin notlarını aldı, hiç kimsenin fotoğraf çektirme talebini geri çevirmedi. Herkesle temas kurdu, herkese dokundu. Bu nedenle 2 dakikalık yolu 1 saatte katedebildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yine etkili bir grup konuşması yaptı. Grup salonundakiler onun hitabı ile coştu. Bedelli askerlik ile ilgili tartışmalara son noktayı koydu. Bedelli askerlik bekleyenlerin taleplerini bugüne kadar her platformda dile getirdik. Ama Reis son sözü söyledi: En az 6 ay bu konuyu unutacağız...
Önemli mesajlar vardı konuşmasında. İlk mesajı milletvekillerineydi. "Meclisin aktif hâle gelmesi lazım. Meclis iç tüzüğünü değiştirmeden tatil yok” dedi. Yapılması zorunlu olan ekonomik reformlar Meclis iç tüzüğünün değiştirilmesi ve uyum yasalarının çıkarılması gibi acil işler dikkate alındığında belli ki vekiller bu yaz tatil yapamayacak.
Kuzey Irak yerel yönetiminin referandum kararını sert bir biçimde eleştirdi. “Kuzey Irak yerel yönetimi ile ilgili yapılan açıklama bizi derinden üzmüştür. Böyle bir reform arayışına girmek Irak’ın toprak bütünlüğüne tehdittir ve yanlış bir adımdır” sözleri ile tepkisini dile getirdi. Benzer bir tepkiyi Sayın Bahçeli de gösterdi...
 
KATAR KRİZİ
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan; Katar krizinin ortaya çıktığı andan bu yana bu meselenin diyalogla çözümü için mesaisinin büyük bir bölümünü bu işe ayırıyor. Aynı şekilde Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu da bu meselenin diplomasi ile halledilmesi için vakit ayırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan; meseleyi öncelikle Körfez ülkeleri liderleri ve diğer Müslüman ülkelerin liderleri ile görüşerek çözüm arıyor. Özellikle Kuveyt-Suudi Arabistan ile sıkı bir temas hâlinde. Diğer yandan Putin’den Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a ve ABD Başkanı Trump’a, İngiliz Başbakanına kadar herkesle görüşme yapıyor.
Mübarek ramazan ayında kardeş Müslüman ülkeler arasında çıkan bu gerginliğin yanlış olduğunu ve kardeşlik hukuku ile bu krizin Ramazan Bayramına kadar çözülmesini arzu ediyor. Katar halkına uygulanan tecridin insani ve İslami olmadığını ve derhal sonlandırılması gerektiğine inanıyor.
Eski şehir kabadayıları yılda birkaç kez başta eğlence mekânları olmak üzere para kazanan işletmelere gider ve onlara haraç keserdi. Uymayanları cezalandırır, sözünden çıkanları da âdeta yok ederlerdi. Katar'ın durumu bu örneğe uyuyor. Orta Doğu’da statükoyu, Körfez ülkeleri üzerinden kuran ABD ve İngiltere herhâlde Katar’dan haraç istiyor. İkinci istekleri ise Katar’ın İsrail karşıtı politikalar izleyen aktörlerle ilişkisini kesmesi. Kuzuyu yemeyi kafaya koyan aç kurt gibi asılsız-dedikoduya dayalı birçok sebep bularak bu iki isteği yerine getirmesi için Katar'ı sıkıştırıyorlar. Bunun için de kendilerine borçlu hissettikleri Körfez ülkelerinin yönetimlerini kullanıyorlar.
Dünkü Grup konuşmasında konuya değinen MHP lideri Bahçeli olup biteni, “ABD Başkanı Trump Başkanlık seçimlerinde borcumuzu Körfez ülkeleri ödeyecek" açıklamasının icrası olarak görüyor. Suudi Arabistan ile yapılan 110 milyar dolarlık silah anlaşması da bunun bir parçası. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Suudi Arabistan Körfez'in büyüğü olarak bu işi çözmeli, bu işin çözümü için atılacak adımlara öncülük etmelidir" sözleri ile Suud Kralına kardeş mesajı verdi. İddia edildiği gibi Katar’ın teröre destek veren değil tam tersine özellikle Suriye’de DEAŞ'a karşı Türkiye ile birlikte en kararlı duruşu gösteren ülke olduğunu söyledi.
Türkiye’nin Katar krizindeki pozisyonu tam ‘aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık' durumu. Türkiye’nin, yeni kral döneminde Suudi Arabistan ile çok iyi ilişkileri var. Öte yandan en sıkıntılı ve en zor anlarda Türkiye’nin yanında şartsız yer alan bir Katar var. Türkiye hiçbir çıkar hesabı yapmadan tamamen kardeşlik ve dostluk duyguları ile bu problemin çözümü için samimi çaba sarf ediyor. İnşallah başarılı olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.