Sorumlu siyaset zamanı

A -
A +
Huzurlu; güven içinde bir bayram geçirmemiz için sınır boylarında nöbet tutan kahraman Mehmetçiklerimize; yurt içinde ve sınırlarımız ötesinde egemenliğimize-huzurumuza kasteden terör örgütleriyle mücadeleyi bayramda da devam ettiren bütün güvenlik güçlerimize ve bu yolda bugüne kadar şehit düşmüş tüm kahramanlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Onların sayesinde huzurlu bir bayram geçirdik. Aldığımız şehit haberleri ve maalesef bayram boyunca yaşanan trafik kazalarındaki korkunç bilanço bayram coşkumuza gölge düşürdü. Dün itibarıyla üç günde 67 kazada 51 ölümüz 284 yaralımız vardı. Tatil dönüş yollarında inşallah bu sayı artmaz. Bu işe bir çare bulmamız lazım. Bayramlarda uçak-tren ve toplu ulaştırmaya teşvik için tedbirler almamız lazım. Sanki her bayramda olması şartmış gibi onlarca can kaybımız ve yaralımız oluyor. Ama sonuç hiç değişmeden aynı kayıplar tekrarlanıyor. Evet duble yolların yapılmış olması, yol kalitemizin artmış olması ve havaalanı sayımızın 55’e çıkmış olması, yeni hızlı tren hatlarının devreye girmesi kaza sayısını ve ölümlü kaza oranını ciddi miktarda azaltmış ama yine de can kaybımız çok fazla. Devlet aklının bu işe yeni çözümler üretmesi gerekiyor. Yine de huzurlu ve güzel bir bayram geçirdik. Ama etrafımız ısınıyor. Bir yandan Irak; bir yandan Suriye ve diğer yandan körfez kaynayan kazan misali fokurduyor. ABD Başkanı Trump’ın Orta Doğu gezisinden hemen sonra Körfez fokur fokur kaynamaya başladı. Orta Doğu’da İsrail lobisinin ve derin Amerika’nın çizdiği rotaya, belirlediği esaslara uymayan ve onlarla bu anlamda iş birliği yapmayan kim varsa bu ikilinin hedef tahtasında. İlk sırada İran’a karşı çıkmayan bölge ülkeleri var. Dışarıda bu kazan kaynarken, Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’nin kuzeyinde yeni hamleler yapılırken Türkiye’nin bu hamlelere karşı çıkmasını engellemek için içeride bir yandan FETÖ’cüler; bir yandan PKK ve destekçileri, bir yandan DHKP-C’liler ana muhalefet partisini tahrik ederek, onun arkasına gizlenerek yeni bir gezi kalkışması çıkarmanın peşindeler. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, gazeteci Enis Berberoğlu’nun tutuklanıp cezaevine konmasını gerekçe göstererek günlerdir yürüyor. Aslında Enis’in neden tutuklandığını en iyi bilen Kılıçdaroğlu’nun kendisi. Gidip savcılara bildiklerini anlatsa Enis tahliye olur. Kendisi dâhil belki başkaları zarar görür ama Enis’in tahliye olacağından eminim. Türkiye’de mevcut adalet sistemindeki aksaklıkların giderileceği yer TBMM’dir. MHP lideri Bahçeli, Kılıçdaroğlu’na “Yürüme, Meclis’e gel. Normalleşmeye katkı ver” derken kastettiği şey çözümün yollarda değil gerçekten çözüm isteniyorsa bunun adresinin TBMM olduğunun hatırlatılmasıdır. “Bu yürüyüş yerli ve millî değil” diyen Başbakan Binali Yıldırım; “FETÖ’cülerle, bölücülerle gideceğin yer çıkmaz sokak” diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün ve bölücülerin, dışarıdaki Türkiye düşmanlarının, yaptığı yürüyüşü neden ayakta alkışladıklarını oturup düşünmelidir. Ana muhalefet partisi CHP; FETÖ’süz PKK’sız muhalefet yapmanın çarelerini bulmak zorundadır. Aksi hâlde, yanında FETÖ-bölücüler-Türkiye düşmanları olur ama millet olmaz. CHP milletle birlikte FETÖ’süz-PKK’sız-HDP’siz yürümenin yol ve yöntemini keşfetmelidir. Aksi hâlde her hamlesi millete toslar. En güvendiğimiz müttefikimiz ABD ile maalesef ilişkilerimiz gerilecek. İran’ı İsrail’in talebi ile hedef tahtasına koyan Trump yönetimi Orta Doğu’da İran karşıtı bir koalisyon kurmaya çalışıyor. İran ile ilgili sorunların diplomasi ile çözülmesi taraftarı olan Türkiye’nin bu koalisyonda yer almasa bile karşı çıkışını engellemek için Türkiye’ye karşı alttan alta hamleler yapılıyor. Trump’ın danışmanları ve CIA Türkiye ile ilişkileri çıkmaza sürüklüyor. Barzani’nin 25 Eylül referandum çıkışı, ABD’nin Suriye’de PYD ile birlikte hareket etmesi, onları inanılmaz boyutlarda silahlandırması ve bu silahların geri almasının imkânsızlığı, Suudi Arabistan ve İsrail ile birlikte 8 ülkenin katılımı ve ABD’nin desteği ile İran’a yönelecek muhtemel bir harekât, Rusya-ABD ve AB’nin Suriye’nin kuzeyindeki Kürt Kantonlarının birleşmesi konusunu teşvik etmeleri, yani Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de bir terör koridoru oluşumu konusunda anlaşmış olmaları Türkiye’nin bekasını yakından ilgilendiren çok önemli gelişmeler. ABD şimdi de 28 Haziran’da İsviçre’de başlayacak 5’li Kıbrıs görüşmelerine taraf olacağını ortaya koydu. ABD, İngiltere’yi de yanına alıp Kıbrıs konusunda Türkiye’yi köşeye sıkıştıracak, baskı yapacak. Güney Kıbrıs ve Yunanistan AB’yi yanına almış durumda. Türk ordusunun Kıbrıs’tan çekilmesi, Türkiye’nin adadaki garantörlüğünün sadece KKTC’li Türklere yönelik olmasını sağlamaya çalışıyorlar. Hedef, Kıbrıslı Türkleri azınlık statüsüne getirmek. Sayın Cumhurbaşkanı’nın korumaları ile ilgili ABD Kongresinde alınan son karar işin tuzu-biberi. Hâl böyleyken, yani ülkemiz güneyden kuşatılmaya ve Güneydoğumuz operasyon alanı hâline getirilmeye çalışılırken ana muhalefet partisinin dağ başında adalet araması, TBMM’yi önemsizleştirilmesi ve Türkiye düşmanları ile aynı safa düşmesi üzücü ve düşündürücüdür. Kemal Bey derhal CHP’yi Meclis’e döndürmeli ve olası Suud-İran çatışmasının ülkemize ve bölgemize muhtemel etkilerine kafa yormalıdır. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.