Trajedi ve perde!..

A -
A +

Dün sabahın erken saatleri, bilgisayarımın başında Türkiye için "Çarşamba yazısını" yazıyorum; elbette yazımın çıkacağı sabahın spor sayfalarındaki "en önemli haberin" Galatasaray'daki "mahkemeli gelişmeler" olacağını biliyorum. Bir gün önce, ben bu satırları yazarken, tarihi duruşmaya ve kararın açıklanmasına saatler var; Galatasaraylılar için belki de "yılın en uzun günü" idi, dün. Biliyorum ki, Galatasaray'da "seçimli genel kurul için" mahkemeden çıkacak kararı beklemek, bütün taraflar için adeta "işkence" hâlini almıştı. Ben yazımı "kararı beklemeden" yazıyorum; Galatasaray'ın "bu hâle neden düştüğünü yazacak olan" tarihe not düşmek için yazıyorum; Galatasaraylılar "her zaman hatırlasın" diye yazıyorum; bundan sonra gelecek başkanlara, yönetimlere ders olsun diye yazıyorum!.. *** Bir sözü bir sözünü tutmuyor; en yakınları bile ne "ne yaptığını" biliyor, ne "ne yapacağını"; bir gün öyle, bir gün böyle. Şimdi de kalkıp Adnan Öztürk'e "Mahkemeden seçimi önleyecek bir karar çıkarsa, söz, istifa edeceğim, Galatasaray'ın önünü açacağım" demiş!.. Böylece "Galatasaray'ın önünü kapadığını" da itiraf etmiş ama, benim "artık" Adnan Polat ile ilgili olarak "Galatasaray'ın önünü tıkıyor" diye yazacak lâfım kalmadı; bin kere yazdım, yeter!.. Benim lâfım; "Söz, istifa edeceğim" lâfına; hâlâ "Edeceğim" diyor; bin kere ve de "çoktaaan" etmesi gerekirken!.. Tevekkeli, "yaver-i has'ı" Adnan Sezgin de "bir türlü istifa edemiyor", bunu da "Ben ediyorum ama Başkan kabul etmiyor" komedisinin ardına gizliyordu; ikisinin de koltuklarında oturmak için gösterdikleri çaba ne kadar da benzeşiyor!.. Bir hafta sonu, sarı-kırmızılı kulüpteki "iki günlük" manzaraya bakın; futbolda mağlup, voleybolda mağlûp, baskette mağlûp, kürekte "koca Galatasaray kaçıncı olmuş", ara ki bulasın; zira "ilk üçte yok!.." O, hâlâ diyor ki; "Söz, istifa edeceğim!.." Bu sezon derbi maçlarında "5 mağlûbiyet, bir beraberlik" var; "6 maçta alınan puan sayısı sadece 1!.." Ligde oynanan 31 maçta, küme düşmesi kesinleşen Konyaspor kadar (16) mağlûbiyet var; averaj "eksi 10" ve de 37 puanla Galatasaray puan cetvelinin 14'üncüsü; böylesini bugüne kadar gören var mı?.. Peki, "bu takıma kaç para harcadı" Adnan Polat; devre arasında bile Hagi'nin "en yakın iki arkadaşından biri olan" Becali'ye, Stancu için, Culio için "kaç para ödendi"; ne verildi Yekta'ya ve de "asıl" Fenerbahçe'nin kovduğu Kâzım Kazım'a?.. "Sadece ara transferde bu oyunculara ödenen para ile" tamamı kurulan takımlar, puan cetvelinde Galatasaray'ın üzerinde ve Polat hâlâ "Söz, istifa edeceğim" diyor!.. Bilmem ki, Galatasaray "bugüne kadar bir sezonda 3 teknik adamı arka arkaya değiştirdi mi" ve de "her gelen" teknik adam, "kendisinden öncekinden" daha da "başarısız" oldu mu; Rijkaard "kötü", Hagi "daha kötü" ve de Bülent Ünder "Ondan da kötü"; böylesini ben 55 yıllık spor yazarlığı hayatımda görmedim, acaba Galatasaray tarihinde var mı?.. Adnan Polat hâlâ "Söz, istifa edeceğim" diyor!.. Dahası, mahkemelere koşup, "Ben idari olarak ibra edilmemeyi hak etmedim, bu kararı yok sayın" diye dilekçeler veriyor; vay ki, ne vay; "idari olarak ibra edilmemeyi daha nasıl hak edecekti"; futbol takımını küme düşürdüğü zaman mı?.. *** Bernard Shaw demiş ki; "Hayatta iki çeşit trajedi vardır; birisi istediğini elde edememek, ötekisi elde etmek." Tam da Adnan Polat için söylenmiş sanki; "mahkemeden çıkan karar öyle de olsa, böyle de olsa" trajedi devam edecek; perde inene kadar!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.