Bursa olayı üzerine!..

A -
A +

Dün Türkiye'de "Suç teşvik ediliyor" başlıklı yazımda "Ben bu satırları yazarken, henüz Futbol Federasyonu'nun Bursa olayları ve Bursaspor -Beşiktaş maçı ile ilgili kararı açıklanmamıştı; biliyorum ki, 'oradan çıkacak karar' da, işte 'öyle bir karar olacak'; beni yanıltırlar da 'ibreti âlem olacak' bir karara imza atarlarsa, büyük bir memnuniyet içinde onlardan 'özür' diler ve alınlarından öperim" demiştim!.. Bugün "dörtte bir " özür diliyor ve alınlarından "dörtte bir" öpüyorum; zira "karar süreci tamamlanmadı"; kararın bir "Tahkim Kurulu" safhası, bir de "ilk yarı-İstanbul" safhası var!.. Tahkim Kurulu safhasının "ne getirip, ne götüreceğini" göreceğiz!.. "İlk yarı-İstanbul" safhasını ise gördük; İnönü Stadı'nın etrafı savaş alanına dönmüş ve Bursasporlu 3 taraftar bıçaklanmış, kan dökülmüştü!.. Ne yapmıştı bugün "Şiddete karşı mücadelenin mesajını veriyoruz" diye açıklama yapan ve Bursaspor'a "ibreti âlemlik" bir fatura kesen Futbol Federasyonu o günlerde?.. "Bursaspor'a büyük haksızlık yapıldı" diyen Bursasporlu Başkanını, yöneticilerini, Bursalıları ve bu görüşe destek veren herkesi "haklı çıkaracak" sebep ve gerekçeler işte "bu noktada" birleşiyor; "o gün ve bugün arasındaki fark"; bu fark sadece "yeni kanunun çıkışı" ile izah edilemez!.. Bugüne kadar "çok kanun çıktı", çok "yeni talimat yapıldı" ama sporumuzda, hele hele futbolumuzda "uygulama" hiç değişmedi; "Beşiktaş'a öyle, Bursaspor'a böyle"; sadece "Beşiktaş'a öyle" değil, "Galatasaray'a da, Fenerbahçe'ye de öyle" ama "ötekilere böyle!.." Ben, kendimi bildim bileli var "öyle" ve de "böyle"; işte "doğruyu, haksız yapan" da, "haksızı doğru yapan" da bu!.. Bakınız, çiçeği burnunda "Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun", bundan önceki kanunlarda olmayan "ilk iki maddesi" ile ne diyor: "MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı; müsabaka öncesinde, esnasında veya sonrasında spor alanları ile bunların çevresinde, taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş ve geliş güzergâhlarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesidir. MADDE 2 - (1) Bu Kanun; müsabaka öncesinde, esnasında veya sonrasında, spor alanları ile bunların çevresinde, taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş ve geliş güzergâhlarında, takımların kamp yaptığı yerlerde uygulanacak güvenlik önlemlerini, şike, teşvik primi ve diğer yasak fiil ve davranışları, bunlara uygulanacak yaptırımları, spor kulüplerinin, spor kulübü yöneticilerinin, sporcularının ve diğer görevlilerinin, genel kolluk veya özel güvenlik görevlilerinin, hakemlerin, taraftarların, taraftar derneklerinin, taraftar temsilcilerinin, spor federasyonlarının, yazılı veya görsel ya da işitsel kitle iletişim kuruluşları ile mensuplarının ve diğer ilgili kişi ve kurumların spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin hususlardaki görev ve sorumluluklarını kapsar." Meseleye "bu iki madde kapsamından bakınca", ortaya "çok konuşulacak ve tartışılacak" bir tablo çıkıyor ve bu tablo "Olaylar statta ve çevresinde olmadı" ve "Bu yüzden verilen ceza haksız" denilecek cinsten değil!.. Olayın sadece "genel kolluk güçleri" bakımından değil, bir de "kulüp yönünden bakılacak" tarafı var, Bursaspor Başkanı ve yönetimi, Bursa Valisi, haklı ve doğru olarak "Bu maça Beşiktaş taraftarı gelebilir ve bizim görevimiz onlara sağ salim maç seyrettirmektir" dediği zaman ne yaptı?.. Şimdi diyor ki Başkan, "Benim endişelerim vardı, Vali'ye söyledim ama, kararı o verdi, itiraz edemezdim!.." Eğer "kanunun sadece bu ilk iki maddesini iyi okumuş olsaydı" sayın başkan, "öyle bir itiraz ederdi" ki, işte "bugün haklı, hem de çok haklı olurdu!.." Karara, "bir yönetim kurulu açıklaması ile karşı çıkar" ve "Biz elimizden geleni yapacağız, taraftar önderleriyle konuşacağız, kulüp olarak elimizdeki imkânları kullanacağız. Buna rağmen, olaylar olursa, hele hele bu olaylar stat içinde ve çevresinde değil de başka yerlerde olursa, sorumlusu biz olmayacağız" diyebilirlerdi, demeliydiler; işte o zaman bu ceza, "haksız, hem de çok haksız" olurdu!.. Yeni kanun, "sorumluluğu ve görevleri sadece saha içi ve etrafı ile sınırlamamıştı, taa otelden, gidiş geliş güzergahlarına kadar genişletmişti"; işte Bursaspor yönetiminin "atladığı husus" buydu!.. Bursaspor Başkanı, yönetim olarak, "otel-stat güzergahında olay çıkmaması için maçtan önce ne yaptıklarını" kamuoyunu ikna edecek şekilde anlatırsa, elbette çok kişi gibi bizler de "Federasyonun bu kararı hem haksız, hem de yanlıştır" diyeceğiz!.. Hayat bana öğretti ki, "doğru" bazen "haksız" olabilir; "haksızın bazen doğru olabileceği" gibi; esas ve şekil arasında uyumsuzluk varsa, herkese "garip gelebilecek" böyle çelişkilerin ortaya çıkmasına şaşırmamak gerek!.. Geçmiş ola!.. Galatasaray Dünya'nın en büyük kadın basketbolcularından birini, geçen yılın Fenerbahçelisi Taurasi'yi aldı; yarınlar için güzel bir adım, ama bugüne göre geç!.. Eğer "Hagi'nin yakın arkadaşı" Becali'ye sadece Stancu için ödenen onca milyon euronun yarısı, kız ve erkek basketbol ve voleybol takımlarının birkaçı için harcansa, "eksik oldukları ayan beyan belli olan" yerlere "yarım sezonluk" 4-5 kaliteli sporcu transfer edilse, Galatasaray'ın kız ve erkek basketbol ve de voleybol takımlarının en az yarısı, Fenerbahçe'nin önünde "liglerinde şampiyon olabilir" ve futboldaki felâketin acısını biraz hafifletirlerdi!.. Ama "nerede" bunu düşünecek ve yapacak yöneticiler?.. Mehmet Karlı'ya mesaj!.. Sevgili Karlı, seni tanımam, sadece Galatasaray'ın tarihe geçen Mâli Genel Kurulu'nda yaptığın konuşmayı TV ekranında izlerken gördüm seni. Sonra da unuttum, taaa ki Haber Türk'te sevgili Halil Özer'in "seninle ilgili olan" yazısına kadar!.. Ona hiç gücenme ve alınma. Elbette bir Fenerbahçeli olarak, "Galatasaray'ı her fırsatta iğneleyen, aşağılayan" Fenerbahçe Başkanı'na "sesini ve sedasını çıkarmayan", dahası "İki kulüp arasında dostluk köprüleri atıyorum" diyerek "kankacılık oynayan" bir Galatasaray Başkanı'nın, üstelik Galatasaray'ı "küme düşme hattına kadar indiren" bir Galatasaray Başkanı'nın koltuğundan kalmasını sağlayanları hoş karşılamayacaktır; nitekim karşılamıyor; seni ön plâna çıkararak "ibra etmeyenlerin" hepsini hedefe oturtuyor!.. Hatta "konuşma sıran geldiğinde" ve Divan Başkanı tarafından kürsüye çağrıldığında salonda bulunmayan Başkan'ın "arkasından konuştuğunu" bile iddia edebiliyor; "eleştiriler yapılırken, sigara içmek için salondan çıkan" Başkan'ı eleştireceğine, sana "O salondan çıkmışsa, sen de konuşmasaydın" diyecek kadar da taraflı!.. Sevgili Özer'in "Mehmet Karlı o gün her şeyi yıkıp geçti. Darmadağın etti. Ve işin tuhafı bundan gurur duyuyorlar" cümlelerine aldırma, "yaptığınla gurur duymaya devam et"; zira sadece Galatasaray tarihinde değil, bütün kulüpler tarihimizde "yeni bir sayfa açan, devrim yapan" hareketin içinde ve başında olanlardan birisin!.. Hukukun, kanunların, tüzüklerin verdiği haklardan "birini", analarının ak sütü gibi hak ettikleri bir hakkı kullananlara "sen başta" yapılan hakaretler, yeni açılan bu sayfayı değiştiremeyecektir!.. Herkes iyi bilmelidir ki, "ibra etmeyen" Galatasaray genel kurul üyeleri, "ibra etmek kadar ibra etmemenin de hak olduğunu", hem de "onurlu bir hak olduğunu" bugün kabul etmeyenlerin, kulüplerimizi iyi yönetemeyen, idari ya da sportif veya mâli bakımdan zor duruma düşüren yöneticilerin kulübe karşı yerine getirmedikleri görev ve sorumluluklarına ortak olduklarının anlaşılacağı ve de böyle yöneticilerin "ibra edilmemelerinin" kulüplerin kurtuluşunun "en önemli adımlarından biri olduğunu" anlayanların ve gereğini yapanların çoğunluk hâline geleceği günler dönemini açmışlardır ve Mehmet Karlı da "bunlardan biridir!.." Kutlarım!.. Beşiktaş büyük iş başardı; ligde "iddiasını kaybetmiş" Galatasaray Futbol Takımı'nın ne hâli pürmelâli ortada iken, hemen hemen "aynı şekilde" lig iddiasını bitirmiş Beşiktaş'ın "tarih yazma imkânı yakalamış" ve bu imkânın hırsı, heyecanı, azmi içinde 120 dakika mücadele eden İstanbul Büyükşehir Belediyespor önündeki futboluna ve aldığı kupaya ancak şapka çıkarılır; hem de onca eksiğine, sakatına, cezalısına rağmen!.. Tayfur Havutçu ve Beşiktaşlı futbolcular futbol olarak da, mücadele olarak da "hak ettiler" ve Avrupa'da oynama hakkını da söke söke aldılar; helâl olsun!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.