Aysal ve Terim!

A -
A +

Galatasaray'ın Mâli Genel Kurulu'nda açılan, bugün "başkanlık döneminin son gününü yaşayan" Adnan Polat'ın "darbe" dediği, ama yaşayarak göreceğiz ki, "sadece" Galatasaray Kulübü için değil, bütün kulüplerimiz için "devrim" niteliğinde olan "idari ibrasızlıkla yönetimi değiştirme" yolu, sarı-kırmızılı kulüpte "rekor oy ile" Ünal Aysal ve yönetimini iş başına getirmiştir!.. "Galatasaray'da başkanlık sistemi vardır" ya da "Yönetim ibra edilmezse adımı değiştiririm" veya "Bizim kulübün örf-âdet ve geleneklerinde yönetimi ibra etmemek yoktur" gibi "mantıklı" hiçbir gerekçeye dayanmayan, "kanunların ve tüzüklerin genel kurul üyelerine verdiği demokratik bir hakkı yok sayan" bu büyüklere masalların en çok güldüğüm bir tanesi de "Böyle yapılırsa, kulüpler yönetici bulamaz, kim göreve talip olur ki" ninnisiydi!.. Herhalde "yönetici bulunamayacağı içindir" ki, "ibrasızlık olayından hem de hemen sonra" seçimli genel kurulda Galatasaraylıların karşısına "3 başkan adayı ile tam 45 tane yönetici adayı çıkıverdi!.." İBRAYI ASLA BEKLEMEZ! Camialarında çoğunluğun görüş ve temayüllerinin karşısında "inat ve ısrarla duranların" başına "ne gelmesi" gerektiğini ve geleceğini, "Adnan Sezgin ve seçim kararı almamaktaki inat ve ısrarları" ile Polat olayında görenler, "yeni" başkan Aysal'ın verdiği "bir mesajı" çok daha iyi anlayacaklardır!.. Aysal, "başarı" sözü verirken, "çok daha önemli" bir sözü daha vermiştir; "Başaramazsam, şapkamı alır giderim"; bu demektir ki; "Ben, Polat gibi inat etmem, ibra edilmemeyi beklemem, seçimin yolunu açar, koltuğu sahibine iade ederim, o da istediğine verir"; işte Galatasaray Mâli Genel Kurulu'nda "çoğunluğun yaptığı devrim", budur!.. Yeni yönetimin işi zor, hem de çok zor; "Para yok, borç çok"; dahası camianın "beklentileri çok"; buna karşılık Aysal ve arkadaşlarının açık çek verdikleri "hemen başarı için" zaman ise "yok" denecek kadar az!.. İlk halledilmesi gereken problem; son yıllarda darmadağın olmuş Florya!.. Adnan Sezgin süzgeci yüzünden "disiplin idolü" Feldkamp ile başlayan "gerilimli ve kavgalı" dağılma, "disiplin" sözünü sözlüğünden silmiş Rijkaard ile zirve yapınca ve de Polat'ın, "Sezgin inadı" ile "çaresizlik ve çözümsüzlük" Florya'nın değişmez talihsizliği hâline dönüşünce, kalıcı ve uzun ömürlü çözüm Aysal ve ekibine kaldı!.. NETLEŞMEMİŞ GÖRÜNTÜLER Adnan Öztürk'ün "yabancı tabanlı Thomas Kurth formülü" de, Aysal'ın ve "özel danışmanı" Bülent Tulun'un "Holandalı Jol özlemi" de, "hemen başarı bekleyen" camiaya da, "hemen başarı vaat eden" Aysal'a da ve "hemen çözüm bekleyen" Florya'ya da uymuyor; bu formüller, "sabır isteyen uzun vadeli" çözüm yolları; Türkiye'ye yabancı bu iki ünlü ve kariyerli adamın ülkemizi ve ülke şartlarımızı tanıması, anlaması için aylar da değil, yıllar gerek!.. "Gerets ve Lucescu" formülleri ise, tıpkı "Hagi formülü" gibi, "günü kurtarmaya belki yarayabilir" ama, "başarılı olamazlarsa", bu da "Aysal'ı doğrudan hedef yapar!.." Bülent Tulun'un "netleşmemiş" görüntüsü, hatta "özel danışman" etiketiyle de olsa, "işin içinde olması", akla "Adnan Polat-Adnan Sezgin örneğini getiriyor" ki, bu tablodan "Bülent Tulun ile uyumlu çalışacak" bir "yabancı hoca" zorunluluğu ortaya çıkar; Jol gibi, Gerets gibi, Lucescu gibi!.. "Florya'da aktif olacak" bir Bülent Tulun'lu tabloda, Fatih Terim yer almaz!.. Aysal ve ekibi, "işin başına Terim'i getirirlerse", uzun, hem de çok uzun bir süre, Florya ile ilgili "paratonerliği üstlenecek olan" Hoca'nın arkasında "kulübün çok daha önemli dertleri ile uğraşmak fırsatı bulurlar!.." TERİM'DEN BAŞKASI OLMAZ Fatih Hoca, "zor adamdır" ama "tek başına ordudur"; kolay kolay "pes etmez;" bu da Aysal'ı ve yönetimini çok rahatlatır!.. Terim, "100 gün için" de, "bir yıl" için de "üç yıl" için de "büyük hedefler koyan" Aysal'ın bulabileceği en iyi hocadır; "başarısız olduğu" Galatasaray'daki "ikinci hocalık" döneminden aldığı dersler, onun üçüncü dönemi için "başarı sinyalleri vermesini" sağlayacaktır!.. Florya'yı "Terim'den başka" kısa sürede toparlayabilecek, daha önemlisi, "büyük rakipleri olan" Fenerbahçe ve Beşiktaş ile "rekabeti hemen ve en üst seviyeye taşıyabilecek" bir başka hoca ufukta görünmüyor!.. Terim Hoca, "bu kıyasıya rekabette" yönetimin ve özellikle Aysal'ın "polemikler devresine girmeden ve yıpranmadan" çalışmasını sağlayacak sağlam bir kalkan da olacaktır!.. "Hocalığı" konusunda ise, "içte ve dışta büyük ve iddialı bir kulüp için her türlü hazırlığı en ince detaylarına kadar yaptığını" yakından bilen biri olarak diyorum ki; "yıllardır bu fırsat ve imkânı, büyük bir heyecan ve hırs içinde bekliyordu"; tıpkı, "gerdeğe girecek" yeni bir damat gibi!.. Aysal'ın "Heyecanını kaybetmiş" görüşü, temelinden yanlış ve anlıyorum ki, Aysal, Terim'i hiç tanımamış; beraber çalışırlarsa "hemen" tanıyacaktır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.