Benim kaybettiklerim!..

A -
A +

Önce Özdemir Kalpakçıoğlu'nun, sonra da Gazanfer Kunt'un ölüm haberlerini art arda aldım!.. Bugün, "Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu, Trabzonspor'un neden kaybettiğini" uzun uzun yazacak, sarı-lacivertlileri kutlayacak, bordo-mavililere de "geçmiş olsun" diyecektim!.. Fenerbahçelileri kutluyorum, Trabzonlulara "geçmiş olsun" diyorum, ama işte "o kadar"; zira Kalpakçıoğlu'nun ve Kunt'un ölümleri, benim için her şeyin önüne geçti!.. *** Özdemir Kalpakçıoğlu, arkadaşımdı, meslektaşımdı, "has ve coşkulu" bir Galatasaraylı idi, kısacası, "hangimiz önce gitsek, ötekinin gözyaşı dökeceği" bir dostluğun yarısıydı!.. Böyle günde yazılır mı, yazılmaz mı bilmem ama, ben yazmak istedim; "bir zamanlar Galatasaray'da genel sekreterlik yapan" oğlu Sinan Kalpakçıoğlu ile ilgili olarak yazdığım eleştiriler sebebiyle bana kırılmıştı; kırılmaktan da öte "kızgınlığını", Galatasaray'la ilgili yazdığı kitabında "bana ve eleştirilerime ayrı bir paragraf açarak" açık açık belli etmişti!.. O "o satırları yazarken" bir babanın duygusallığı içindeydi, bense Sinan Kalpakçıoğlu'nu yazarken, "gazetecilik görevimi" yerine getiriyordum; sevgili Özdemir'e cevap vermedim; "bir babanın duygularına saygı göstermek" görevimdi!.. Sevgili Özdemir, "bugün pek rastlamadığımız cinsten" müthiş bir gazeteciydi; evet sevgili kardeşim Hıncal Uluç'un neredeyse elinde "filozof Diyojen'in ünlü feneri", aradığı cinsten "müthiş" bir muhabir; rakip gazetelerde çalışan ve "aynı kulvarda" muhabirlik yapan zamanın en ünlü gazetecileri, sabahları "Bugün Özdemir gene hangi haberi atlatmış" korkusuyla uyanırlardı; çoğu zaman da "korktukları" başlarına gelirdi!... Bir başka sır daha vereyim; "Babası, Galatasaray Kulübü'nün Ali Sami Yen ile beraber kurucularındandı"; burası sır değil, "sır" şurada; ama Özdemir, "babası kurucu da olmasa" aynı şekilde "has ve coşkulu" bir Galatasaraylı olurdu; Galatasaray onun için "hayat tarzı" idi!.. Sevecen, cana yakın, sıcak, esprili, çalışkan, dürüst bir dostu kaybetmenin acısını, eminim ki, benim gibi çok insan yaşıyor şimdi; nur içinde yatsın, kederli ailesine, Galatasaray camiasına, dostlarına, arkadaşlarına, meslektaşlarına baş sağlığı ve sabır diliyorum!.. Keşke, Ünal Aysal'lı, Fatih Terim'li Galatasaray'ın ne yapacağını görebilseydi; eminim çok mutlu olacaktı!.. *** Gazanfer Kunt, patronumdu. Ankara'da "Rahmetli" Alpaslan Türkeş'in ve arkadaşlarının (İçlerinde rahmetli babam Fuat Uluç da vardı) 27 Mayıs İhtilali'nden sonra, perde arkasında kalarak çıkardıkları, genel yayın müdürlüğünü Altan ağabey (Öymen)'in, haber müdürlüğünü Oktay Ağabey (Ekşi)'in, spor müdürlüğünü kardeşim Hıncal Uluç'un yaptığı, "Oktay Kurtböke'den, Ahmet Arif'e, Mustafa Ekmekçi'den, Fakir Baykurt'tan, Mahmut Makal'dan, Örsan Öymen'e, Mete Akyol'a, Nilüfer Yalçın'dan, Cüneyt Koryürek'e, Sermet Çağan'dan, Kurthan Fişek'e kadar, o günün ünlü gazeteci ve yazarlarıyla dolu" Öncü Gazetesi'nden (Gazetenin yazı işleri müdürü idim), 3 arkadaşımla beraber, 13 Kasım Olayı (Türkeş ve 13 arkadaşının Milli Birlik Komitesi'nden çıkarılarak sürgüne gönderilmeleri)'ndan sonra Öncü Gazetesi'ne el koyan ve başlarında rahmetli hocamız Prof. Dr. Aydın Yalçın'ın bulunduğu "siyasi ekip" tarafından kapının önüne konulmuştuk. "Aynı gün" , Rüzgarlı Sokak'ta karşı binada çıkan ve Osman Bölükbaşı'nın partisinin "yarı resmi yayın organı olan" Kudret Gazetesi'ne Gazanfer Kunt tarafından davet edilmiş ve o gün "Öncü'den benimle beraber kovulan" Oktay Kurtböke ve Sermet Çağan ile beraber o gazetede göreve başlamış, orada da "o gün ayrılan ekipten geriye kalan" Fikret Ağabey (Otyam)'i bulmuş; demokrasimizin ve siyasetimizin rahmetli Talat Aydemir'in ihtilal teşebbüsleriyle dolu "hızlı ve zor" bir dönemini, hep beraber Kudret Gazetesi'nde yaşamıştık. Şair Fethi Giray ve matbaacı Tuğrul Aşiroğlu, Gazanfer Kunt'un ortakları idi; ama gazeteden sorumlu olan Gazanfer Ağabeydi!.. Son derece disiplinli, ağır başlı, kültürlü ve de iyi bir gazeteciydi; Başkent'te "o zamanın en iyi giyinen" erkeklerinden biriydi. Bunu neden yazıyorum; "gazetecinin iyi giyinmesinin şart olduğunu" ondan öğrendim; bugün hem de çok uzun zamandan beri, kirli kotlarla, yaka bağır açık gömlek ve tişörtlerle cumhurbaşkanlarını, başbakanları bile takip eden muhabirleri, kameramanları gördükçe içim sızlar, hâlâ ve her defasında Gazanfer Ağabey'i saygı ve sevgi ile anarım; ömrüm boyunca da onu "o zarif hâli ile" hatırlayacağım!.. Mekânı cennet olsun ve de geride bıraktığı ailesine, dostlarına, arkadaşlarına Allah sabırlar versin!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.