Dost acı söyler!..

A -
A +

Galatasaray'ın düşmanı, Galatasaraylılardır!.." Galatasaray'ın "yeni" başkanı Ünal Aysal'ın göreve başladığından beri yaptığı "en büyük gaf" budur ve de belki de "Galatasaray başkanı kaldığı sürece" yaptığı "en büyük gaf" da bu olacaktır!.. "Her süreçte, her Galatasaraylıya, her manada yöneltildiği" iddia edilebilecek "bu genellemenin, ne kadar büyük bir gaf olduğunu", hem etrafından gelen tepkiler ve hem de "sonradan kendisinin de düşünerek" anladığı ortadadır ki, Aysal, "Ben bu sözü, sadece olay çıkaran, tribünde küfür ederek Galatasaray'ın ceza almasına sebep olana taraftarlar için söyledim" açıklamasını yapmak zorunda kalmıştır!.. Aslında "yeni" Başkan'ın "Galatasaray'ın düşmanı Galatasaraylılardır" cümlesi yerine kullanması gereken cümle şu olmalıydı; "Galatasaray'a zarar veren Galatasaraylılar vardır!.." Bütün bunları "neden" yazdım; liderler, bir camianın, bir kurum ya da kuruluşun "en tepesinde oturanlar", hele böyle "çok iddialı ve yankı yapacak sözler" söylemeden önce "40 defa yutkunmalı, 40 dakika düşünmeli" ve "lâfın nereye gideceğini, nasıl anlaşılacağını" 40 defa tarttıktan sonra söylemelidirler; aksi hâlde, "ishâl-i kelâm hastalığının tedavisi olmayan virüsünün damarlarında dolaşmaya başladığını" söylemek yanlış olmayacaktır!.. Mesela aynı Ünal Aysal'ın aylık Divan Kurulu toplantısında yaptığı "Galatasaray'ın mâli durumu ile ilgili konuşması", bir liderin "nasıl konuşması gerektiğine dair", herkese örnek ve ders olması gereken bir konuşmadır; "çok net, kısa ve de herkesin, her şeyi anlayacağı, seviyeli ve de çarpıcı bir konuşma!.." Eskilerin deyimi ile "efradını câmi, ağyarını mâni!.." İşte Ünal Aysal'dan, Galatasaray Başkanı'ndan "her zaman beklenen" konuşma üslubu budur, bu olmalıdır!.. Bir "spor" kulübü başkanının "düşmanlıktan söz etmesi kadar" spor için "tehlikeli" bir şey yoktur; sporda "düşmanlık" yoktur ve olmamalıdır; elbette "spor ağzında" da!.. HHH Divan Kurulu toplantısında Başkan Ünal Aysal'ın çok net bir şekilde ortaya koyduğu "mâli" tablo, Adnan Polat ve yönetiminin Galatasaray camiasını "inandırmaya çalıştığı" cennetin, nasıl bir cehennem olduğunu ortaya koymuştur, sanırım!.. Hâlâ, "Polat'a ve yönetimine haksızlık yapıldığını" savunanlara ithaf edilecek bir tablo var ortada; aslında, Polat ve yönetimine karşı, "sadece" ve de "seçime zorlamak için" verilen "idari olarak ibra etmeme" oylarının yerini, doğrudan ve de "haklı gerekçeler" ile "mâli bakımdan ibra etmeme" oylarının alması gerektiğini ortaya açık şekilde koyan bir tablo bu!.. Aslında, Polat ve arkadaşlarını, o gün kendilerini "idari" olarak ibra etmeyenlere teşekkür etmeleri gerekir; "mâli" olarak ibra ettikleri için!.. Dahası, bütün bir Galatasaray camiasının da, "o gün idari ibrasızlık oyları veren" genel kurul üyelerine, "Galatasaray adına" teşekkür etmesi gerekir; "seçimin yolunu açtıkları" ve de "bu kapkara mâli tablonun altından kalkabilecek" yeni bir yönetimin "iş başına gelmesini sağladıkları" için!.. "Vefa"; elbette, ama "vefayı anlamayanlara, anlamamakta ısrar ve bildiklerini okumakta inat edenlere, vefa gösterenlerin tümüne, bir Adnan Sezgin'e gösterdikleri vefanın dörtte biri kadar vefayı bile çok görenlere" vefa; işte bu olamazdı ve de olmadı!.. "Mâli bakımdan bitmiş" bir Galatasaray var ortada, Aysal ve arkadaşlarına Allah kolaylık versin!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.