Aysal ve Sarıgül'ün gafları!..

A -
A +

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'ın, Divan Kurulu toplantısındaki konuşmasında bir cümle var; "Biz kadroyu kurmak için çok çabaladık, aynı çabayı teknik heyetimizden de bekliyoruz." Bu cümleyi Galatasaraylı olan herkes söyleyebilir, ama söylememesi gereken bir Galatasaraylı var; o da Galatasaray Başkanı Ünal Aysal!.. Sayın Başkan'a soruyorum; ne demek "bekliyoruz"; yani, "çaba göstermeme ihtimalleri" de mi var?.. Böyle "şüphe" ifade eden bir cümleye müstahak gördüğün teknik adamları, "öyleyse" neden iş başına getirdin?.. Bu cümleniz ile, Terim ve arkadaşlarını "yerden yere vurmak için" fırsat bekleyenlere, adeta hadi "yeşil" demeyeyim ama "sarı ışık" yaktığınızı nasıl anlamazsınız?.. Yoksa, evet, tüylerim diken diken soruyorum; yoksa, bu cümleyi "anlayarak" kullandınızsa, bu ışığı daha işin başında "neden ve kimler için" yaktınız?.. Liderlerin "konuşmalarına çok dikkat etmeleri gerektiğini" bilmiyorsanız, "böyle kritik bir dönemde" Galatasaray'ın başında ne işiniz var?.. "İshal-i kelâm" hastalığının "lider durumundaki" insanları nerelere sürüklediğini hâlâ öğrenememişseniz, işte dünkü gazetelerde haber olmaya başlayan "Terim'in kucağındaki bomba" gibi yorumlara "yeşil ışık yaktığınızın" ve Galatasaraylıların çok şey beklediği Hocalarını, daha işin başında "kötü niyetlilere yem edecek" imkân ve fırsatı hazırlamaya başladığınızın ne zaman farkında olacaksınız?.. Bakınız, Mustafa Sarıgül'ün, "kimler olduklarının isimlerini söylemeye cesaret edemeden" ortaya attığı ve "ona hiç yakışmayan" bir söz de, Sayın Galatasaray Başkanı'nın "bu cümleyi" sarf ettiği günlerle çakışınca, "işin nerelere kadar geldiği" ortaya çıkıyor; "Terim'e yağcılık yapan isimler var. Başkan Ünal Aysal sahaya inip kendi mi oynasın?" Ne yazık ki, "bu cümlelerle Ünal Aysal'ın gönüllü avukatlığına soyunduğu görüntüsünü vereceğini" fark edemeyen sevgili Sarıgül Başkanımıza, elbette sormam gereken bir soru var; ne demektir; "Terim'e yağ çekenler?.." Ben, spor medyasını satır satır okuyan bir gazeteciyim; eğer "hak eden bütün hocalar gibi", Terim Hoca'nın da hakkını vermek, ona güven duymak, onu zor süreçlerden geçerken morallendirmek, onu gerektiğinde eleştirmek ve hatalarını söyleyip yazmak, "yağ çekmek ise", hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, "Terim'e yağ çekenlerin başında gelenlerin içinde" ben de varım ve "hep" olacağım!.. Ve spor medyamızda da "bundan ötesini yapan", yani "Terim'e yağ çekiyor" tabirine uyan bir kimseye de rastlamadım!.. Galatasaray yönetiminde var mı; bilemiyorum, ama "bu söz" ile Abdürrahim Albayrak "kastediliyor" ise, tek kelime ile söylemem gerekiyor; "Bu kasıt", kasıttan da öte, kocaman bir "ayıptır!.." İyi bilinmelidir ki, Ünal Aysal'lar, Mustafa Sarıgül'ler gibi "yöneticilerin biri gelir, biri gider", ama Fatih Hocalar gibiler, "Galatasaray Tarihi'ni yazar!.." Hadi "dahasını" da söyleyeyim; "eğer gerçekten çekenler varsa" bile, bilinmelidir ki, Terim gibi bir hocaya yağ çekmek, Aysal'ın gönüllü olarak avukatlığına soyunmaktan çok daha onurlu bir iştir!.. Evet, elbette "Ünal Aysal sahaya inip, kendi oynamayacaktır"; tıpkı "Fatih Terim'in sahaya çıkıp oynamayacağı" gibi!.. Ama, Ünal Aysal, "hemen hemen transfer için verdiği hiçbir sözü tutamamış" bir başkandır; dahası "kılavuzlarının hataları ile", kendisine ve Galatasaray'a yakışmayan "transfer maceralarına sürüklenmiş", ortada kalmış; sonunu getirememiştir!.. Lig'e beş kala "Arda'nın satılması ve yerinin doldurulamaması" ile de, "transfer başarısızlığına noktayı koymuştur!.." Transferde "kendisinden bekleneni yapamayan" bir başkanın "başkalarından bir şey beklenmesi gerektiğini" söylemeye hakkı yoktur!.. Ama, görecektir ki, "beklenen, beklenen kişiden, arkadaşlarından ve talebelerinden gelecektir"; yeter ki, biraz sabredilsin, bir hoşgörü ile yaklaşılsın, "güven beslendiği" ortaya konulsun!.. Bunlar yapılmadan "güvensizlik ifade eden" sözler konuşma aralarına sıkıştırılırsa ve de sevgili Sarıgül Başkan gibi, "oğlu yönetimde bulunanlar", cepheleşmede, Terim'in karşısında yer alırlarsa, olacaklar bellidir ve bunda da "sorumluluk" Hoca ve talebelerinde değil, "onları durmadan didikleyenlerde olacaktır!.." Melolar ceza almalı!.. Resmen rakibine kafa attı; hakemler görmedi; üstelik "hakem yorumcusu eski hakemler," bu maçı yöneten hakemleri neredeyse "göklere çıkardılar"; bu çirkin ve cezalık hareket nasıl görülmez; hadi biri görmedi, ikisi görmedi diyelim, dördü de nasıl görmez?.. Görmediler, raporlarında yok; onun için Melo'ya "ceza verilmez"; yıllardır sürdürülen bu "kepaze koruma" futbolculara "göstermeden her şeyi yapın" demek değilse, nedir?.. Melo'lar, hakemler, müşahitler, temsilciler, protokol tribününde oturan federasyonun her kurulunda görevli başkan ve yöneticiler yani "etiketli" hiç kimse görmese de, eğer "bugünün görüntü teknolojisi yakalamışsa", ceza almalıdırlar; almalıdırlar ki, herkese örnek ve ibret olsun!.. Melo'yu cezalandırmayan sistem adil de değildir, dürüst de!.. Hadi Melo ve Melo gibiler utanmıyor, istediklerinde "bir gecede talimat değiştirip, hemen uygulamayan koyabilen" Federasyon ile kulübü Galatasaray, "cezasız kalan bu çirkinlik için" utanmalıdırlar!.. Bravo!.. Trabzonspor da, Beşiktaş da, "kirlenmiş" bir futbol sezonunun ardından ve de "kiri temizlenmemiş" yeni bir sezonun başlangıcında, "içimizi açan" birer galibiyetle "Avrupa Kupaları grup maçlarına giriş" yaptılar; hocalarını da, futbolcularını da kutlamak, onları alınlarından öperek şükranlarımızı iletmek, görevimiz!.. "Avrupa'nın en büyüklerinden" İnter'i, hem de kendi sahasında dize getirmek, "böylesine kritik bir dönemde" İsrail takımına 5 gol atıp göndermek, hele hele İstanbul'daki maçta "en ufak bir olaya sebep olmamak", doğrusu ya, ülkemiz, ülke insanımız ve futbolumuz açısından iftihar etmemiz gereken "rüya gibi" görüntülerdi; inşallah devamı gelir, hem de "böyle" gelir!.. Alkışlar!.. Ali Koç'u ve Fenerbahçe yönetimini kutlarım; İnter maçından önce Trabzonsporlulara "şans dileyen" ve maçtan sonra da "tebrik eden" telefon mesajları, doğrusu ya, şike Soruşturması başlayalıdan beri, sarı-lâcivertli yöneticilerin pek az görülen "doğru" adımlarından biri ve belki de birincisi oldu!.. İşte, Fenerbahçe'ye, Fenerbahçe yönetimine "yakışan" budur; "dik duruş" budur, gözlerini kapayan duygusallıktan, "gerçeklere dönüş" budur!.. Fenerbahçe'yi ve Fenerbahçelileri, bu çok zor günlerinde, aydınlığa çıkaracak adımlar "böyle" olmalıdır!.. Tekrar tekrar kutluyor ve devamını diliyorum!.. Suç değil mi?.. Gazete ve internet sitelerinde "Galatasaray'a UEFA'dan şok; fazla borcun var, fazla transfer yapıyorsun, incelerim ve seni Avrupa Kupaları'na almam" anlamına gelen bir uyarı mektubu gönderildiği şeklinde haberleri çıktı ve yalanlandı!.. Peki, "şirketinin halka açık hisse senetleri borsada alınıp satılan" bir kulüple ilgili "o hisse senetlerinin değerlerine doğrudan tesir edecek böylesine yalan bir mali haberi yazmak" suç değil mi?.. İMKB ve Galatasaray Kulübü "neden" sessizlikle geçiştirdiler, bu olayı, acaba?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.