Demirören daha ne söylesin?..

A -
A +

Kulüpler Birliği Vakfı yönetiminin, 3 Temmuz'dan sonraki kaosta açıklanan görüşleri ile taban tabana zıt olan bu görüşler, İlhan Cavcav'ın ve ona destek veren çoğunluğun ve Federasyon başkan ve yöneticilerinin kulaklarını çınlatmıyor mu? Şike soruşturması iddianamesi açıklandığında bizi 3 Temmuz'dan çok daha büyük bir kaos bekliyor!.." * "Futbol Federasyonu iddianame açıklandıktan sonra kararını sezon sonuna bırakırsa, hiç kimse liglerin bitmesini bekleyemez!.." * "İddianame açıklandıktan sonra Federasyon Etik Kurulu'nun vereceği rapora göre kararını açıklarsa, bu 3 gün tartışılır, karar sezon sonuna bırakılırsa, iddianamedeki iddialar ve deliller 7 ay gündemde kalır ve konuşulur ki, bu baskıya kimse dayanamaz. Bu durum hepimize zarar verir!.." * "İddianame 7 ay her gün gündemde olduğu, tartışıldığı vakit, adı geçen takımlarla diğer takımlar maç yapmak dahi istemeyebilirler." * "İddianamede adı geçen takım şampiyon olur da düşürülmesi gerekirse ne olacak?..O şampiyonluk tescil edilemez, yeni bir kaos yaşanır!.." * "Kaos geliyor fikri sadece bana ait değil, diğer kulüp başkanlarıyla yaptığımız görüşmelerin ortak fikridir bu!.." Kim söylüyor "yukarıdaki" sözleri; Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Yıldırım Demirören!.. Kulüpler Birliği Vakfı'nda kulüplerini temsil eden başkanlardan ya da vekillerinden bu sözlere "itiraz eden" oldu mu; hayır!.. Kulüpler Birliği Vakfı yönetiminin, 3 Temmuz'dan sonraki kaosta açıklanan görüşleri ile taban tabana zıt olan bu görüşler, İlhan Cavcav'ın ve ona destek veren çoğunluğun ve Federasyon başkan ve yöneticilerinin kulaklarını çınlatmıyor mudur; elbette, hem de "davul-zurna misali" çınlatıyordur; peki "neden" suspuslar?.. Neden sustukları ortada; onlar da "doğru olanı" nihayet, "menfaat çirkinliğinden kendilerini kurtaracak kadar" görebildiler!.. "Sizlerin küçük menfaat pencereniz, sporun temizlenmesi için açılan çok büyük fırsat kapısının önüne geçemez, geçerse biz yokuz" diyen kamuoyunun baskısına boyun eğdikleri apaçık ortada!.. Peki, bu duruma ve bu sözlere karşılık, Futbol Federasyonu ne yapıyor; bir "pantomim mimiği bile yok" ortada; "Benim kararıma karışmak kimsenin haddi değildir" diye kükreyen Başkan Mehmet Ali Aydınlar, yoksa bu konuda "Erkekliğin onda dokuzu kaçmak, biri de hiç görünmemektir" söz ünün doğruluğunu mu ispata çalışıyor?.. Hatırlayın, bugün Demirören'in yaptığını, soruşturmanın başında yapan ve ona "doğru yolu gösteren" Ünal Aysal'a "kükrerken" ne kadar da cesurdu?.. Anlaşılıyor ki, "iyi insan" olmak başka, "iyi başkan" olmak başka bir şey; "keşke" diyorum; "iyi insan" olarak kalsaydı ve işin başına "Türk Futbolu'nu büyük bir kaosun içine sürüklenmekten kurtaracak" federasyonu kurabilecek "bir kişi" gelmiş olsaydı!.. İsim bulmaca!.. 56 yıllık spor yazarlığı hayatımda gördüm ki, "hep" varlardır; Federasyonlar ve MHK'lar, "Üç Büyüklerin hakemlerden çok şikâyetçi oldukları" maçlardan sonraki maçlarına "pansumancı bir hakem verirler", tansiyonu düşürürler!.. Federasyon ve MHK'sı şimdi de "bir pansumancı hakem" bulmak zorunda, zira köşeye çok sıkıştı; "kim olsun" dersiniz?.. "Gibi'si" fazla mı?.. Beşiktaş'a "iyi başkanlık yapıyor" mu, "yapmıyor" mu, onu tam olarak ve elbette Beşiktaşlılar kadar bilemem ama, "son açıklamaları gösterdi" ki, Kulüpler Birliği Başkanlığı, nihayet "yıllardır olması gereken gibi bir başkana kavuştu"; ne dediğini bilen, cesur ve de asıl önemlisi "Rabbena, hep bana" zihniyetli olmayan bir başkana!.. Sporun gündemini başına oturan ve neredeyse hiç kalkmayan "hakem" konusunda dedi ki Kulüpler Birliği Başkanı Yıldırım Demirören; "Şu an hakemlerimiz formsuz, bu bir gerçek ama aynı hakemlerimizle devam edeceğiz. Futbolumuz değer kaybediyor. Bir başı boşluk var gibi." O "böyle" derken, ne yapıyor, Federasyon ve Merkez Hakem Komitesi?.. Federasyon'un Disiplin Kurulu, "hakemler ve MHK için hakaret taşıyan" sözler söyleyen Galatasaray yöneticisi Ali Dürüst'e ceza veremediği gibi, Federasyon'un yöneticileri de gönül alıyorlar, üstelik; "Hakemler toplantısında şikâyetinizi konuşacağız, merak etmeyin!.." Dahası daha acı, MHK Başkanı, "kötü bir maç yönetmiş olan" hakemini, cümle âlem önünde "iki" kelime ile "acımasızca harcıyor"; bitmedi; bir başka maçta "kötü bir yönetim gösteren" hakemin, soyunma odasında maçın gözlemcisi tarafından "nasıl sorgulandığı" ve "nasıl" fırçalandığı haberi, "kelime kelime konuşmalar yazılacak" şekilde medyaya sızdırılıyor; vah ki, ne vah!.. Erman Toroğlu bilmem kaçıncı defa "Federasyon Başkanı, MHK Başkanı olmamı istedi, kabul etmedim, Yusuf Namoğlu'nu önerdim, onu Başkan yaptı" diyor; Mehmet Ali Aydınlar'dan "tık" yok!.. Şimdi hakemler "kime bakacak, kimden çekinecek"; Namoğlu'ndan mı, Toroğlu'ndan mı?.. Bitmedi, "bu konuma getirilen" Toroğlu çıkıyor diyor ki; "Namoğlu, temizlemek istediği hakemleri böyle maçlara veriyor ve temizleyecek!.." Zaman zaman "en ufak bir haberi" bile tekzip etmeyi görev sayan Federasyon'dan da, Namoğlu'ndan da "tık" yok; düşünün, bir MHK Başkanı, "Temizlemek istediği hakemleri, üç büyük takımın maçlarına vererek, yani onları kobay olarak kullanarak, temizleyecek" iddiası cevapsız bırakılıyor; bu ne demektir; "Toroğlu doğru söylüyor!.." Demirören'in "Başıboşluk var gibi" sözlerinin de, Ahmet Çakar'ın Federasyon'a ve Başkanı'na çaktığı "Sami Çölgeçen Kroşesi'nin nakavtla olmasa bile nakdavnla bittiği an" ne kadar gerçekçi olduğu ortaya çıkıyor, hem de "gibisi fazla" olarak!.. Resmen ve alenen görülüyor ki, Federasyon'da da, MHK'da da, başkanlarında da "Toroğlu ve Çakar korkusu" had safhada, ne Aydınlar, ne Namoğlu çıkıp da "Siz ne diyorsunuz, bu federasyonu biz yönetiriz, siz değil" diyemiyorlar!.. Sayın Başkan, hani "Kararlarınıza kimseyi karışamaz, kimsecikler Federasyonunuzu etkileyemezdi?.." Carvalhal!.. Kimse ciddiye almadı, "Vekil" dendi, "Nöbetçi" dendi, ama gelip giden "Avrupa", hatta "Dünya" çapındaki hocalardan çok daha başarılı olabileceğini gösteren bir çizgide yürüyor, Carvalhal!.. Onca eleştiriye, hatta hakarete varan yorumlara rağmen, "sevimli" hâli, "sempatik ve samimi" sözleri ile, adeta "gönüllerde taht kurmanın sırrına vakıf olduğunu" gösteriyor; sessizce ve derinden gelen ilkeleri ve de başarı için şart olan çalışkanlığı ile yavaş yavaş ramp ışıklarına çıkıyor!.. İnşallah, "başarı süreci" bozulmaz ve de "burnundan kıl aldırmayan" ama "görevini lâyıkıyla yapmayan" yıldızlara "ne yapılması" ve "onların nasıl yola getirilmesi" konusunda verdiği dersler "şöyle" veya "böyle" sebeplerle kesilmez veya kestirilmez!.. Bu "isimsiz" Hocayı, sevgi ve saygıyla selamlıyorum; devam Carvalhal, devam!.. Emre haklı!.. Emre Belezoğlu, Hakem Aytekin Durmaz'ın "Fenerbahçe-K.Karabük maçını iyi yönettiğini" söylüyor ve MHK'a da talimat (!) veriyor; "Hakeminizi koruyun!.." Eh, Emre, belki de "3-4 defa oyundan ihraç edilmesi gereken bir maçı bile sarı kartla kurtarıyorsa", elbette "o hakem iyi maç yönetmiştir" ve de "böyle" hakemler, "Emre Belezoğlu'nu korusunlar" diye korunmalıdır; zaten yıllardır "öyle" yapılmıyor mu?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.