En büyük fark, "vicdan" değil mi?..

A -
A +

İnsan, insandır, hamurunda "hata yapmak" vardır; "kötülük" vardır, "iyilik" de vardır!.. İstediğinde "adil" olur, istediğinde "adaleti kalbinden vurur", öldürür!.. Ama, büyük Allah, insana bir de "vicdan" vermiştir; hiçbir canlıya vermediği bir özelliktir bu; insanı, hayvandan ayıran "bir çok özelliği vardır", ama bence "bu ayrımda en başta gelen özelliğidir" vicdan, insanın!.. Mehmet Ali Aydınlar ve Federasyonu, "vicdanlarını sızlatması gereken" bir "ayrımcılık" ile haftaya girmişler, Aydınlar-Namoğlu MHK'sının bir hakemi de, hafta sonunu "vicdanının sızlaması gereken" ve tamamen birbiriyle çelişen "iki karar" ile noktalamıştır!.. Fenerbahçeli yöneticilerin "çok ağır suçlamalar ile dolu" basın toplantısını ve açıklamalarını, "kulağının üzerine yatarak karşılayan" ve de "duymazlıktan gelen" bir Federasyona karşılık, "o açıklamaların çok hafifini yapan" Trabzonspor Başkanı ve Genel Sekreteri'ni Disiplin Kurulu'na gönderen bir Federasyon vardır, karşımızda!.. Federasyonu "böyle çifte standart uygulayınca", bilmem ki, "o federasyonun hakemi olan" Cüneyt Çakır'ın "ikinci sarı karttan Gökhan'ı atmaması, buna karşılık Aykut'u atmasındaki" çifte standardı "normal" kabul etmemiz gerekmiyor mu?.. Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş mu, yoksa kapak yuvarlanmış da, tenceresini mi bulmuş; varsın Federasyon-MHK ve Cüneyt Çakır karar versinler; tabii "vicdanlarının sesini" de dinleme şartıyla!.. Buraya kadar bir federasyonun, bir hakemin, "niyet" tartışmalarını gündeme sokan "çelişkiler tablosunu" özetledim, şimdi "iyi niyetli ve de kötü niyetli olduklarını" TV kameralarının çok açık tespit ettiği iki insanın görüntüleri konusundaki görüşümü yazacağım: "Kendisini ikinci sarı karttan atamayan" hakemin "hatalı ve vicdanları sızlatacak" bir "ikinci sarıdan kırmızıyı çıkartacağını anlayan" Gökhan, belki de kendisine "yılın fair play ödülünü getirecek" adımı sonlandıracaktı ki, Mehmet Topuz çıktı, onu "tuttuğu gibi" hakemin yanından uzaklaştırdı!.. "Golü atarak" Fenerbahçe'ye maçı kazandıran Topuz, "Aykut'un atılmasını önlemek isteyen Gökhan'ı önleyerek", takımının galibiyetini perçinlemiş oldu; ama ne pahasına; vicdanının ses kumandasında "sessiz" düğmesine basan bir insan olarak "adını" hafızalarımıza kazıma pahasına!.. Bilmem ki, değer miydi?.. Bilmem ki, "şimdi" yaptığından pişman mıdır ve vicdanı sızlıyor mudur?.. Bilmem ki, "en azından", başta Aykut olmak üzere Trabzonsporlu futbolcu arkadaşlarının yüzüne bundan böyle nasıl bakacaktır?.. Ben inanıyorum ki, "şimdi" vicdanı sızlıyordur ve çok pişmandır; zira insandır; o, Gökhan'ı hakemin yanından uzaklaştırırken de "insan" idi, zira işte "insan budur!.." Yazımı, "bazı" insanların kulaklarını çınlatarak bitirmek istiyorum!.. "Sion olayını örnek göstererek", Futbol Federasyonu'nu "yerden yere vuranlar", bilmem ki şimdi "ne"düşünüyorlar; önce Uluslar arası Spor Mahkemesi CAS "UEFA'yı haklı buldu", ardından FIFA, o başkanı "İsviçreli olan" FIFA, İsviçre Federasyonu'na ültimatomu çekti; "12 Ocak 2012'ye kadar, ya mahalli mahkemeyi devreden çıkart ve UEFA kararını onayla ya da seni hem kulüp, hem milli takımlarınla beraber hiçbir FIFA organizasyonuna almam!.." Bilmem ki, "Türk Futbol Federasyonu, UEFA'ya teslim oldu, İsviçre Federasyonu kadar olamadı" diye bar bar bağıranların, yazıp, çizenlerin bugün yüzleri kızarıyor mu?.. Yüzleri kızarıyorsa, "insan oldukları için" kızarıyordur, kızarmıyorsa da, "insan oldukları için" kızarmıyordur, aradaki fark, sadece vicdanlardaki farktır, o kadar!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.