Nasıl "büyük hoca" olunur?..

A -
A +

Fatih Terim ve Oktay Mahmuti; "sıfırdan var eden" ve "olanı yok eden" arasındaki fark kadar "farklı" hocalar olduklarını gösterdiler ve göstermeye devam ediyorlar!.. Daha "teknik" konuşursak, "hücum" düşüncesiyle, "savunmayı var eden", özetle "çok zor yiyen ve yeteri kadar da atabilen" bir takıma sahip bir hoca ile, "savunma" düşüncesiyle, "hücumu yok eden", dahası "atamayan ama bol bol da yiyen" bir takıma sahip bir hoca var, karşımızda!.. "Avrupa Kupaları'na katılmayı hedef koymuştuk", deyip, ligin ilk yarısı biterken, "Avrupa Kupaları'na katılmanın yanına Süper Lig'de şampiyonluk hedefini de koyan bir performansı yakalayan" bir hoca ile, "hiçbir hedef koymadığını, açıklamaları ve transfer kifayetsizliği ile ortaya koyan", bugün "çok övündüğü" ve "yeterli gördüğü" Euroleague grup dördüncülüğünü, ancak çok zayıf iki rakibini geçerek, ne var ki, "üstündeki 3 takıma 6 defa yenilip"; dahası İspanya'da Barcelona'ya karşı "basketbol olarak da, skor olarak da rezil olan", bitmedi; "ümit içindeki" 12 binlik "rekor sayıdaki" seyircisinin başını önüne eğdiren bir hocayı karşılaştırmak, "neyin ne olduğunu, kimin ne olduğunu" çok açık olarak ortaya koyuyor!.. İşin "ilginç" tarafı; bu tablo çok açık olarak önümüzde dururken, futbol yorumcularının önemli bir bölümü Fatih Hoca'ya "ağır eleştiriler" göndermeye devam ediyorlar, basketbol yorumcuları ise Mahmuti'yi nerede ise "koyacak yer bulamadıklarını" gösteren yorumlarla TV ekranlarında, yazılarla gazete sayfalarında "alkışa devam ediyorlar!.." Terim'i, "başardığı" için, Mahmuti'yi, "yorumcuları böylesine arkasında tutabildiği" için kutlamak gerek ve ben de kutluyorum!.. Terim'i elbette hataları, yanlışları olduğunda eleştireceğiz, bu bizim görevimiz. Ne var ki, "Geçen yılın 82 puanlı şampiyon Fenerbahçe'sinin ve 82 puanlı lig ikincisi Trabzonspor'un 36 puan gerisinde 34 maçlık ligi 46 puanla bitirebilmiş, yenmeyi unutmuş, son haftalara gelirken düşme çemberine yaklaşmış, bitmiş, tükenmiş, moralsiz ve asıl önemlisi taraftarını kaybetmiş" Galatasaray'ından, "yepyeni ve birbirini hemen hemen hiç tanımayan" oyunculardan kurulu bir takımla, "6 ay dolmadan", Süper Lig'in 17 maçlık ilk yarısını "37 puanla lider bitiren" bir Galatasaray'a ulaşmak, söyler misiniz bana; "Ne sihirdir, ne keramet, usta işi bir selâmet" değilse, nedir?.. Ey Oktay Mahmuti kardeş, "takıntılarından kurtul", bu takıma "eksik olan oyuncuları al, aldır",vakit henüz geçmedi; "Galatasaray'a yakışan hedefi koy" ve gereğini yap!.. Yapamayacak ve gene "Henüz erken" komikliğine soyunmaya devam edeceksen, kusuruma bakma, yanına "şube yöneticisini de al" ve git!.. "Küçük olsun, benim olsun" düşüncesinin "büyük" kulüplerde yeri yoktur; bunu öğrenmenin stajı da "büyük" kulüplerde "hoca olarak değil, yardımcı hoca olarak" yapılır; büyük kulübe geldiğinde "büyük düşünen hoca" olarak geleceksin ve bunun da gereğini yapacaksın; senin takımının maçlarını seyretmeye gelen Fatih Hoca'dan öğreneceğin "ilk şey" bu olmalıdır; öğren!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.