İzmir'in dramı!..

A -
A +
İzmir futbolu ve takımları bir zamanlar "nerelerdeydiler"; şimdi neredeler?.. İzmir, daha doğrusu Ege takımlarının büyük çoğunluğunun durumları hiç de iç açıcı değil!.. Ligin ilk yarısında "play-off sınırlarında dolaşan" Manisaspor, şimdi "düşme hattının altına düşmemek" için çırpınıyor!.. Bank Asya 1.Ligi'ne "şampiyonluk" hedefi ile başlayan Karşıyaka her hafta "play-off'a bile kalamayacak" bir görüntüyle, "üstündeki takımların kötü sonuçları için" dua eder hâlde!.. "Parasal hiçbir problemi olmayan" Göztepe, düşme hattının tam üstünde ve "düşme hattındaki takımların her hafta kötü sonuçlar alması yüzünden", o çizginin altına düşmekten "bugün için kurtulmuş görünüyor" ama "yarın" ne olacağı hiç belli değil!.. "Parasal büyük sorunları" olan Denizlispor'un da Göztepe'den farkı yok!.. "Güzelim" Bucaspor'u "Bülent Uygun hamlesi ile" darmadağın edenler, kaçıp gittiler, şimdi futbolcuların "para alamadıkları için" Federasyon kapısına düşmesini ve takımın en iyilerinin "Allahaısmarladık" demesini tribünlerden seyrediyorlar; İzmir için "bir Ankaragücü" olayı!.. Altay ve Altınordu bir alt kümede "istikrarsız" futbolun ve sonuçların içinde çırpınıyorlar!.. Bu acı tablonun üç ana sebebi var: 1- Kötü ve "küçük düşünen" yönetimler!.. 2- Hatalı teknik adam ve futbolcu transferleri 3- Mâli bünyeleri çok zayıf İzmir kulüplerinin bir türlü "küçük olsun, benim olsun" zihniyetli yöneticilerin elinde, "birleşememeleri!.." İzmir futbolu ve takımları bir zamanlar "nerelerdeydiler"; şimdi neredeler?.. Dahası daha da kötü; "Ulusal medyamız" dediğimiz gazetelerimizin sayfalarında ve TV'lerimizin ekranlarında "bu acı durum", mesela "bir Gaziantepspor 'un durumu kadar bile" yer almıyor; ne kadar acı!.. Seçim!.. İşi zor görünüyor ama, Ata Aksu, mevcutlar içinde ve "böyle" bir dönemde "Türk Futbolu'nun geleceği ile ilgili her türlü iddiayı ve dedikoduyu kesebilecek" tek aday!.. Kişiliği, kariyeri ve karizması, "yapacaklarının ve yapabileceklerinin teminatı!.." Üstelik Anadolu Kulüpleri'ni, İlhan Cavcav başkanın deyimi ile yazıyorum; "Üç Büyüklerin piyonu olmaktan kurtarabilecek" bir duruşu temsil ediyor!.. Sandık başına gidecek delegeler, "oy atmadan önce" çok iyi düşünmeliler; "Piyonluğa devam mı, tamam mı?.." Alex ve Selçuk!.. Galatasaray tünele giriyor; üst üste çok zorlu 5-6 lig maçı var!.. "Sonuçlar" olarak "iyi" bir seri, sarı-kırmızılıları play-off'a "farklı lider" götürür; "kötü" bir seri ise, "Fenerbahçe'nin gerisine" düşürür!.. Galatasaray'ın kozu Fatih Terim, Fenerbahçe'nin kozu ise Alex'tir!.. Galatasaray'ın bir Alex'i yoktur, "yanına yaklaşanı" bile yoktur!.. Selçuk, Galatasaray orta sahasının "en zayıf halkası" olmakta ısrar ediyor; risk almıyor, "kaçak" oynuyor; adam eksiltmiyor, takımını hızlı hücumlara çıkaramıyor, devamlı etrafında dönerek, yan ve geri pasları tercih ediyor; zaman zaman "duran toplardaki başarısı" dışında, takımına "büyük oyuncu olarak yapması gereken" katkıyı yapmıyor, yapamıyor!.. Herkes Sercan'lar, Riera'ler, Hakan'lar, Aydın'lar ile uğraşırken, "o", "gözlerden kaçmayı" başarıyor; garip!.. Trabzonspor'da hüsran!.. Trabzonspor, bir sezonda Şampiyonlar Ligi'nden iki, UEFA Ligi'nden bir defa elendi; Türk Futbolu ve Karadeniz ekibi için "enteresan" bir rekor!.. Türk Milli Takımı'nı Dünya Üçüncüsü yapmış bir teknik adamın elinde, "böyle bir başarısızlık çizgisinin sebebi" ne?.. Görünür sebebi, saha içinde de saha dışında da ve "el birliği ile", Trabzonspor'u "Burakspor" hâline getirme çabamız!.. Ama elbette ki, Federasyonların "yabancı transfer kısıtlamalarını" kulüplerin baskıları ile neredeyse "yok" hâle getirmesi ve bunun sonucu sahalarımızın "kaliteli Türk futbolcuları" bir yana "orta karar çocuklarımızın ayarında bile olmayan" yabancılarla dolması!.. Daha da acısı; "Avrupa'da yetişen Türk futbolcuların en iyilerine, en kalitelilerine daha genç yaşlarda", onları "çok iyi izleyen" Avrupa Kulüpleri'nin ve hatta Federasyonları'nın göz göre göre "el koyması!.." Futbolumuzdaki "bu" en büyük adamsendeciliğin sonucudur, Trabzonspor'un Avrupa'da "bu sezon" yaşadığı dram!.. "Futbolumuzun başına gelecek gibi görünen" Yıldırım Demirören Federasyonu da "eğer sadece şike ve teşvik suçlamalarıyla ilgili dosyayı mümkün olduğunca ertelemek ve mümkün olduğunca az zararla örtmekten başka bir iş için gelmiyorsa", yandı gülüm keten helva!.. Zira, "gidenden" bir önceki federasyonun yabancı sınırlamasını "yok" mertebesine indirmesinin başkahramanıdır Yıldırım Demirören. "Yabancı sınırlaması" sebebiyle "istif ettiği" ve "sahalara süremediği" futbolcular için Federasyona yaptığı "baskı ve acındırma ile" istediği sonucu elde etmiş, Beşiktaş'ı kurtarmak isterken, futbolumuza "saha içi" en büyük darbelerden birini vurmuştur!.. Başkan olursa "bu konuda ne yapacak" göreceğiz!.. Ulusoyların büyük kaybı!.. Yüreğim dayanmıyor artık, işte gene yazıyorum; nerede ise her hafta "bir-iki dost" için "başsağlığı" yazar oldum; daha Necdet Çobanlı Ağabey'in acısı çok taze olarak içimizde iken, bu defa Saffet Ağabey, bizleri bırakıp gitti!.. "Böyle" bir evlâdına sahip olduğu için Ulusoy ailesi, "böyle" bir babaya sahip olduğu için sevgili Halûk Ulusoy Başkan her zaman iftihar etmeli,onur duymalıdır!.. Saffet Ağabey'e Allah'tan rahmet, Hâluk Başkan başta Ulusoy ailesine, iş alemimize, dost ve arkadaşlarına başsağlığı ve sabır dilerim. Eksiğimiz ortada!.. Beşiktaş UEFA Ligi'nde son 16'ya kaldı; "bu başarı" Beşiktaş'ın Avrupa Kupaları'ndaki en büyük başarısıdır!.. Bu niteliğinin ötesinde, "Braga'yı elemek", gündeme bir soruyu ve bir gerçeği de getirmiştir: Soru; "Yıldırım Demirören federasyon başkanı seçilir, Şike kararları konusunda UEFA'yı çileden çıkarırsa ve de Türk Futbolu ceza yer, Beşiktaş da Atletico Madrid maçlarından men edilirse" ne olacaktır?.. Gerçek; "Avrupa'da başaltı bile olmayan" Braga'nın oynadığı futbol ortadadır; "çok hızlı kanat akınları yapabilmek ve de kolay çalımlarla bol bol adam eksilten birkaç futbolcuya sahip olmak!.." Kolay çalımlarla "adam eksilten futbolcular" Beşiktaş'ta da var, hem de çok daha kalitelileri var, ama "hızlı hücum?.." İşte futbolumuzun çoğunlukla ikmale kaldığı ders, bu ders!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.