Vizyon!..

A -
A +

Fikret Orman'dan "Beşiktaş" adına da, "sporumuz" adına da çok ümitliydim; ama "kısa zamanda yaptığı gaflar ve hatalar yüzünden" o ümitlerimin "neye döndüğünü" anlatmakta güçlük çekiyorum!.. İnsanları "büyük yapan" en büyük unsur "vizyondur"; işte "o vizyon", başında bulunduğu kuruluşu da "büyük" yapar!.. Kimse kırılmasın, gücenmesin, hele hele Beşiktaşlı taraftarlar hiç kızmasın; "Rüştü'yü kapıya koyarken, Kral Dairesi'ne Samet Aybaba'yı yerleştiren" bir vizyon ile Fikret Orman, "Beşiktaş'ın büyüklüğünü", hele "devraldığı" mâli tabloyu da düşünürsek, nasıl muhafaza edecektir?.. "Kendi stadının yapımı süresini Galatasaray'ın Stadı'nda geçirmek isteyen" bir kulübün başkanının, "oynamak istediği stadının en azından üst kullanım hakkının sahibi olan" kulübün yöneticilerinin "haklı sebep, gerekçe ve tereddütler" ile "karşı çıkmalarına karşı", ortalığı germeden "o yöneticileri 'dostça' ikna etmeğe çalışması gerekirken" çıkıp da "O stat Galatasaray'ın tapulu malı değildir" demesi ve de hemen iki gün sonra bu defa da "Olabilecek bir uzlaşmayı, talihsiz açıklamaların önlediğinden" şikâyet etmesi, bilmem ki sporumuz adına da, Beşiktaş adına da "nasıl bir yönetici vizyonunu" öne çıkarıyor?.. Daha dün gibi bir kısa zaman öncesinde, Beşiktaş'ın "Ali Sami Yen Stadı yıkıldığı ve Aslantepe Stadı tamamlanmadığı" günlerde, Galatasaray'ın "İnönü Stadı'nda oynama teklifini geri çevirdiğini" ve "Galatasaray'ın Olimpiyat Stadı'nda oynadığını" unutmaması ve de "ona göre hareket etmesi" gereken bir başkan vizyonu ile, "O stat Galatasaray'ın tapulu malı değildir" sözünü edebilen bir başkan vizyonu arasındaki farkı, fark edebilmek bilmem ki çok mu zor?.. Fikret Orman başta, "Türkiye'yi ve dünyayı bilen", en azından "bilmesi gereken" bir çok kişi, "Efendim, ne var bunda, bakınız Milano'da İnter ve Milan aynı statta oynamıyorlar mı", diyor diyebiliyor!.. Doğru, İnter ve Milan "aynı statta" ben bildim bileli oynarlar; tıpkı Beşiktaş'ın ve Galatasaray'ın, bitmedi, Fenerbahçe'nin de İnönü Stadı'nda yıllar yılı oynadıkları gibi!.. Ama "o zamanlar", İnönü Stadı, ne Beşiktaş'ındı, ne Galatasaray'ın, ne de Fenerbahçe'nin; "bugün İnönü Stadı Beşiktaş'ındır!.." O günlerde, "taraftarlar", aynı statta, hatta o stadın "aynı tribününde" yan yana oturup maç seyrederlerdi!.. Bugün, kulüplerin "kendi" statlarına, rakip kulübün yönetici ve görevlilerinin dışında "tek kişisi, tek taraftarı bile" giremiyor, sokulmuyor, sokulamıyor!.. Bu ülkede "16 yaşındaki" kız sporculara, hem de İstanbul - Ankara güzergahındaki bir ilin lokantasında "şehir eşkıyasının yaptığı" saldırıyı geçiştirmek için elden gelen yapılıyor ve adeta "Bu eşkıyaya biz bir şey yapamıyoruz" mesajı verilerek, "mukabele-i bilmisil" için yeşil ışık yakılıyor!.. Dahası, bu ülkede, hem de İstanbul'un göbeğinde, iki kulüp taraftarlarının "karşı karşıya geldiği" sokaklar / bulvarlar / stat önleri "savaş alanına dönüyor"; önlenemiyor!.. Liglerde "gerilimli ve kritik haftalar" sürecinde ve de "gerilimli bir maç sonrasında", o maçta haksızlığa uğranıldığını ve puanlarının, "altını çiziyorum" artık sporumuzda dil pelesengi hâline gelmiş tabiri ile "çalındığını" düşünen Beşiktaş seyircisinin, Galatasaray Stadı'nın tribünlerini, içini, odalarını, salonlarını ne hâle getirebileceğini "düşünen" yok mu?.. Söyleyin bana; böyle bir maç esnasında "statta zorunlu olarak görev yapmaya devam edecek olan" Galatasaray kulübü personelinin, dahası maddi değerlerinin, mesela mobilyalarının, vitrinlerinin, bitmedi manevi değerlerinin, mesela fotoğraflarının, tablolarının, armalarının "güvenliğini kimler" ve "nasıl" sağlayacak?.. "Böyle" bir acı tablo ortaya çıkarsa, ki çıkabilir; Beşiktaş "aynı" statta maç oynamaya devam edebilecek midir?.. Düşünelim; bu "gerilimli" maç sonrasında "tribünlerden yüzlerce koltuk sökülüp sahaya atılır", tuvaletler bile musluklarına kadar tahrip edilirse (Bunun örneklerini son yıllarda bol bol yaşadık) ve mesela bu maç, "salı gecesi oynanan bir Avrupa Ligi karşılaşması olursa", dahası ertesi gece o statta bu defa "Galatasaray'ın bir Şampiyonlar Ligi maçı" yapılacaksa, nasıl bir tablo ortaya çıkacaktır?.. Milli maçlarda bile "soyunma odalarına giden tünelin güvenliğini sağlayamayan" bir ülkede, "şampiyonluk kupasının verileceği bir maçın sonunda saha içi güvenliğinin sağlayamayan" ve Valisi'nin ağzından "Kupa soyunma odasında verilsin" talimatı çıkan bir ülkede, "rekabetin zirvesine yerleşmiş" 3 büyük takımından ikisinin aynı statta "münavebeli ve olaysız maç oynamasını" kim ve nasıl sağlayacaktır?.. "Yüzde beşlik" deplasman seyirci hakkının kullanılmasının bile "Güvenliği sağlayamayız" gerekçesi yasaklandığı bir ülkede, Galatasaray'ın Stadı'nın güvenliğinin "nasıl sağlayabileceğini" aklı başında bir kişi çıkıp izah etsin bizlere de ikna olalım ve de biz de koroya katılalım; "İnter ve Milan gibi beraberce aynı statta oynasınlar efendim!."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.