Avlanan Avcı!

A -
A +

Bu satırları, "dün geceki milli maça 10 saat kala" yazıyorum; Macaristan maçının sonucu "ne olmuşsa olmuştur"; benim aşağıda yazacaklarımdan bir virgülünü bile değiştirtemeyecektir!.. Öncelikle "şunu" yazacağım; Saracoğlu'nda milli maç oynatmak, "saha zemini bakımından söylüyorum", futbola hakarettir, futbolcuya eziyettir, Türkiye ile alay ettirmektir!.. Neymiş "Milli takıma uğurluymuş, orada hiç yenilmemişiz!.." "Batıl itikatlara inanmam" da, inansam bile söyleyeceğim tek şey var; "Madem, ille de orada oynatacaksınız, zeminini adam gibi yaptırsanıza!.." *** Abdullah Avcı'ya "genç teknik direktör" diye yazıp çizmiyorlar mı; kahkahalarla gülesim geliyor; bir bakın ve Mourinho ile Guardiola ile karşılaştırın bakalım, "yaş olarak da, teknik adamlık süreleri bakımından" da ortaya çıkan tablo nedir?.. Mourinho ile "her iki bakımından" da yaşıt, Guardiola ise "onların yanında" çaylak gibi!.. Neymiş "genç teknik adammış, yavaş yavaş olgunlaşacak, olacakmış"; Avcıperverler'den "compact" bir savunma; ama "sıkı, yoğun" anlamı ile mi, yoksa "pudriyer" anlamı bakımından mı, bilemiyorum; kim bilir belki de "ikisi birdendir!.." O ağzına doladı, "kompakt futbol, kompakt savunma" diye, bizim bazı yorumcularımız da TV ekranlarında ağızlarından düşürmez oldular "bu deyimleri" ve "Türkçesini söylemeyi" unutarak, TV ekranı başında onları seyreden ve dinleyen insanların büyük çoğunluğunun "kompakt da ne, bu tabir nereden çıktı" diye birbirlerine soracaklarını bile düşünmediler; ne de olsa "onlar" futbolun entelleri! *** İçim, daha maç öncesi Abdullah Avcı'nın durmadan "Sabırlı olmalıyız, beklemeliyiz, tuzağa düşmemeliyiz" söylemlerini TV'lerde işittikçe ve gazetelerde okudukça "cızzz" etmişti!.. Romen Hoca Piturca'nın istediği de zaten "tam" da buydu; "Türkler sabırla top çevirerek ağır ağır oynasın, benim takımım alan savunmasını yarı sahamızda yerleştirip, onları rahat rahat beklesin, dahası bu strateji ile oyuncularımıza stattaki atmosfere alışma ve tedirginliği üzerinden atma zamanı ve fırsatı vermiş olmaları da kaymaklı ekmek kadayıfı; oh ne âlâ!.." Maç, "gittiği anlaşılıncaya kadar" (ki o da Hocamız tarafından geç anlaşıldı ve "müdahalede" yanlış tercihler yapıldı), Piturca, Avcı'dan çok önce "iki oyuncu birden değiştirerek", oyunu "garantiye alacağını ilân etmişti" ve ileride "tek başına Marica'yı bırakmıştı", ama Avcı "sabırla bekleme 11'ini sahada tutmaya" devam etti ve mesela "hücuma katkısı sıfır olan" Mehmet Topal'ı, "95'inci dakikada bitene kadar oyunda tuttu"; zira bilinçaltındaki "korku" hâlâ dağları bekliyordu!.. *** Selçuk'u oynatmaması "soru işaretlerinin artmasına sebep olmuşken", bu defa da "haftalardır yedek oturan ve bir dakika maç oynamamış" oyuncuları, "formsuz olduklarını bağıra bağıra ilân eden futbolcuları" kadroya çağırıp, hatta "sakatlananların yerine kadroya yenilerini dahil ederken" bile Trabzonspor'u "yok sayması", bordo mavili takımda "takır takır futbol oynayan" Onur'u, Olcan'ı ve Yasin'i "hiç düşünmemesi", onun kadro kurarken, hatta ilk 11'i tespit ederken "dışarıdan / yanından / yukarıdan yapılan müdahalelerin etkisinde kaldığını" düşünenlerin sayısını çok arttırdı; işte, onlardan biri de benim!.. *** Milli Takım paltosu bol geldi, Avcı'ya; Büyükşehir Belediyespor teknik direktörü olmak başka, Türk Milli Takımı'nın teknik direktörü olmak başka!.. Avcı, hâlâ "Büyükşehir'deki kafası" ile milli takım hocalığı yapmaya çalışıyor ve elbette olmuyor; olması da mümkün değil!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.