Konuştukça batan adam!..

A -
A +

Doğrusu "Artık finallere play-off oynayarak katılma devri geçecek, doğrudan lider olarak katılma devri başlıyor" deyip de, "12 maçlık bir grubun daha dördüncü maçında play-off oynayarak gruptan çıkma ümidini bile hayal hâline getiren" bir teknik direktörü anlamam mümkün değil!.. Üstelik "pişkin pişkin" maç sonrasında söylediklerini ise anlamam hiç mümkün değil. Bakın ne diyor: "İstifayı düşünmüyorum. Önceden de düşünmedim şu an itibariyle de düşünmüyorum. Türk futbolunun sorununun teknik adam değişikliği olduğunu düşünmüyorum. Ayıp bir şey yapmadık. Suç işlemedik. İyi şeyler yapmaya çalışıyoruz." Ve devam ediyor; "Futbol Federasyonu yönetim kurulu ile biz teknik heyet ve ekip, sadece A Milli Takımı değil, bütün Türk futbolunun eğitimiyle ilgili bir takım sorunlarını çözme mücadelesi veriyoruz." Önce şunu söyleyeyim; kimse "suç işlediğinizi" söylemiyor, sadece önümüzde duran "acı tablodan sorumlu olduğunuzu" söylüyor. Kimse "Ayıp bir şey yaptığınızı" söylemiyor, sadece "sorumluluğunuzda ortaya çıkan tablonun futbolumuz adına yüz kızartıcı olduğunu" söylüyor. Kimse "İyi şeyler yapmaya çalışmadığınızı" söylemiyor; "beceremediğinizi" söylüyor. Dahası, diyorsunuz ki; "Futbol Federasyonu yönetim kurulu ile biz teknik heyet ve ekip, sadece A Milli takımı değil, bütün Türk futbolunun eğitimiyle ilgili bir takım sorunlarını çözme mücadelesi veriyoruz." "Sadece A Milli Takımın sorununu çözemeyen" ve "bu hâle getiren" bir federasyon ve teknik kadronun "bütün Türk futbolunun eğitimiyle ilgili bir takım sorunları çözebileceğine inanmamızı" mı, istiyor ve bekliyorsunuz?.. Hele hele "o federasyonun başında Beşiktaş Kulübü'nü ve takımını bu hâle getirmiş" bir "eski" kulüp başkanı varken!.. Bakınız, "sadece A Milli Takımı'nın bugün için en önemli problemi" ortadadır; Abdullah Avcı!.. "İstifayı önceden de düşünmedim, şimdi de düşünmüyorum" diyerek, "bu kadar kolay bir problemi bile çözemeyecek durumda olduğunuzu" ortaya koydunuz, "diğer" problemleri nasıl çözeceksiniz ki?.. "Futbolumuz için kendileri problem olan" bir Başkan ve bir Teknik Direktör ile, Türk futbolunun "hangi problemi" çözülebilir?.. En çok güldüğüm de "Güven ortamı bundan evvel de maçtan sora da soyunma odasında aynı şekilde devam etti" açıklamanız; daha grup maçları başlar başlamaz, seçimleriniz ve uygulamalarınızla, saha içinde Emre Belözoğlu'na verdiğiniz / vermediğiniz yetkiler ve de bu yetkilerin hoyratça onun tarafından uygulanmasına göz yummanız ile (Estonya / Romanya ve Macaristan maçlarının kasetlerini iyi izleyin, ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız), kadronun, Emre'nin başkanlığında "yerliler", Hamit'in liderliğinde "gurbetçiler" ve de "etliye sütlüye karışmamaya çabalayanlar" olarak neredeyse 3'e bölündüğünü bile fark edememişsiniz. Bunu bile göremeyen ve tedbirlerini alamayan, tam aksine "güven ortamından" söz edebilen bir teknik adam ve yardımcıları ile "A Milli Takımı'nın nereye gidebileceğini" lütfen bana söyler misiniz?.. Üstelik "güven ortamı" sadece "kadro içi ile ölçülmez"; Federasyon Heyeti'nin içinden haberiniz var mı, spor kamuoyunu ve basını nasıl görmezden gelirsiniz?.. Milli Takım oyuncağınız değil, babanızın çiftliği de değil; Milli Takım 75 milyonundur ve 75 milyon belki ve en fazla "birkaç bin eksiği ile" artık size güvenmiyor ve "başarılı olacağınıza inanmıyor"; nerede "var" dediğiniz o güven ortamı?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.