Aysal Darbesi; bir!..

A -
A +
Galatasaray başkanlığına gelmeden önce" de "kulüp hisselerinin önemli bir bölümünü", nakit sıkıntısı içindeki Galatasaray'da  zamanın başkanının ve yönetiminin bulduğu ve 'zorunlu satış / rehin' gibi bir formül ile  aldığı zaman orada burada "Acaba kulübü ele mi geçirmeye çalışıyor" gibi sözler duymaya başlamıştık!..Sonra "tek başına girdiği bir seçim ile" Galatasaray Kulübü Başkanı olduğunda ve de "nakit sıkıntısı yüzünden" kulüp hisseleri satılmaya başlandığında "benzer söylentiler" camia içinde, "haberler" gazetelerde çoğalıvermişti!..Ne var ki, Ünal Aysal, bütün bu dedikoduları, söylentileri ve iddiaları "çok net bir şekilde yalanlıyor", söyleyenler de ortaya "söyleyeceklerini doğrulayacak" hiçbir şey koyamıyorlardı!.."Sermaye artırımı" konusunda atılan, mahkemelere kadar düşen ve sonuncusu "SPK tarafından geri çevrilen" adımları ise, Galatasaray camiasında yeni yeni "acaba" sorularının yaygınlaşmasına sebep oluyor ve işte tam da "ikinci sermaye artırımı ve transfer atağı hazırlığı içinde iken" Aysal, yönetimde "başkan darbesi" yaparak, gündemi tamamen değiştiriyordu!..Reyhanlı olayı sebebiyle "şampiyonluk kutlamaları kursaklarında kalan" Galatasaraylılar, "bu darbe" yüzünden bir de "Ne olacak şimdi" kaygısı içine düşüyorlar, dahası "en tepede" birbirlerine giriyorlardı!..Kanun / tüzük / hukuk açıklarından yararlanarak "3 yıl daha, üstelik kendi seçeceği bir yönetim ile göreve devam etme şansını kendi kendine sunan" Aysal'ın bu darbesinin "yasal olarak" bir engeli yoktu ama, "ayıplı" olduğu ortada idi; zira darbe, "karşısına çıkacaklara  hazırlık yapacakları  mâkûl bir zaman fırsatını vermeyeceği" çok açıkça belli olan "tek listeli baskın seçim" ile noktalanacaktı!..Böylece, "seçimli" ama, "genel kurulun 'sadece onay vereceği' tek listeli bir baskın seçim" ile "3 yıl daha başkanlık"; Aziz Yıldırım'ın kulaklarını çınlatan bir usul olarak Galatasaray tarihine geçecekti!..İşte burada duralım ve "ilk" gülenlere hatırlatalım; Ünal Aysal'ın "elini ve yönetimini güçlendireceği" sanılan ama aslında kulüp içinde ve camiada "ona karşı güvensizliği daha da yaygın hâle getirecek", dahası "muhalif cepheyi ve bu cephenin elini güçlendirecek" hatalı, hem de çok hatalı bir adımın atıldığı ortaya çıkarsa ne olacak?.."Son güleni olmayacak" bir yolculukta "son ağlayan" Galatasaray olursa ne olacak?..İnşallah yanılırım; "ihtiraslı olmaları normal" genç "bazı" yöneticilerle "Sen en büyüksün" diyen "şakşakçı" dar bir çevrenin Aysal'a yaptırdığı  bu büyük hatanın bedelini, yaşayıp göreceğiz;  ne yazık ki, Galatasaray Kulübü ödeyecek.Zira  Aysal, gün gelir kafası kızar ve "Benden bu kadar" diyerek Brüksel'e döner, yanına da, Galatasaray Başkanlığı'nın ona hem Dünya'da, hem Türkiye'de sağladıkları kâr kalır; "kimselerin tanımadığı" bir iş adamının, "ülkenin en tanımış kişilerinden biri oluverme" kârı; daha ne olsun?..Bakınız, daha "bu darbenin Fatih Terim ve Futbol Takımı üzerinde yapacağı tahribata gelmedik"; onu da yaşayıp göreceğiz!.."Aysal darbesi"  konusunu yazmaya devam edeceğim; Galatasaray camiasında konuşulan  bir çok konuda sorular soruyorlar Galatasaraylılar bana, işte o soruların önemlileri, "Aysal Darbesi; iki" başlıklı yazımda olacak; cuma günü!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.