Bırak Tudor!..

A -
A +

Cumartesi günü Uluçmarket’te yazmıştım; “Çelme atmayın Tudor’a” diye. Görüyorum ki, “çelme atılmış” zaten, bundan sonra da atılacak, ta ki, “Igor başarısız olana, onunla beraber Galatasaray şampiyonluk iddiasından düşene” kadar!..

Futbol dünyamızın anlı ve de şanlı Fenerbahçeli, Beşiktaşlı yazarçizerleri elbette istemiyor, “Igor’un da, Galatasaray’ın da başarılı olmasını”; doğal. Onlar “kendi takımlarının başarılı olmasından öteye” başka ne isteyebilirler ki?

Galatasaraylıların çoğunluğu da, “bu yönetimi yemenin tek yolunun Igor’un ve başında olduğu takımın başarısız olmasından geçtiğini” gördüler ve de “Igor’a karşı açılan” kampanyaya “gönüllü” katıldılar.
Ve “dünya futbol tarihinde görülmemiş” bir görüntü çıktı ortaya; “şampiyonluk yarışında en büyük rakiplerine 8 haftada 8 puan fark atan” bir hoca, “8 puan geride kalan hocalara moral ve destek vermek için elden gelen arda konmaz iken”, yerden yere vuruldu. Daha da kötüsü, “yapmak istediklerinin yaptırılmaması için” kulübün başkanı ve yönetiminin de “gizli / yarı gizli” destek verdiği” ve futbol medyasının giderek yoğunlaştırdığı “bir yorum kuşatması” ile karşı karşıya getirildi!..
“Üst akıl” baskısı ile başlayan kuşatma, sonunda “3’lü defans / dörtlü defans savaşına döndürüldü” ve “Hesap soruldu” başlıklarıyla spor sayfalarına konan haberler ile sonunda “teslimiyet” sağlandı ve Igor Tudor

Trabzonspor önünde “hoca olarak” bitirildi!..
Elbette bunda “Galatasaray arayı açmasın, abone ve dekoder satışları durur” diye düşünen “yayıncı” TV’nin ve de “bu kampanyada özel TV’lerle yarışan” devletin ve milletin TV’si TRT’nin program ve yorumcularının da büyük yeri ve rolü vardı. “bunun için” beyni yıkanan hakemlerin de…
Tablo ortadadır; Yorumcular ve yöneticiler bir yana, dünyanın hiçbir futbolcusu “yukarıdan ve medyadan gelen emir ve baskılara boyun eğerek kendilerine taktik veren” bir hocaya saygı duymaz, duyamaz;

“Fenerbahçe’nin giden / gelen, bugünkü de dahil, bir çok hocası” bu konunun en iyi örnekleridir!..
Dahası, Galatasaray sosyal medyasında “birileri bayram yapmaktadır”; tıpkı “gerçek spor medyasında olduğu” gibi. Taraftar ve tribünlerdeki seyirci de, “seni ıslıklamak için” doldurulmuştur ve fırsat beklemektedir. 
Görülüyor ki, Igor Tudor, başkanının ve yönetiminin ve bu arada da “kerameti kendinden menkul” futbol direktörünün talimatlarıyla, hem Galatasaray futbolunun kapalı kapılar ardındaki odalarında, hem de futbol medyasında “şamar oğlanına döndürülmüş”, dönüştürülmüştür, bundan böyle bu “çirkin ve acı” tablonun moral bozukluğu, stres ve baskısından kurtulamaz!..
Nitekim, Trabzonspor önünde, “İşte bu, Galatasaray bu tertip ve taktikle oynamalıdır” diyerek onayladıkları, “Karabükspor maçında iflas ettiği görülen 4’lü defanslı taktiğe ve de Selçuklu, Linnesli bir tertibe mecbur ve mahkûm ettiler seni”; boyun eğdin ve bittin!.. 

Futbol hezimeti, “Trabzonspor maçında olmasa”, bir başka maçta olacaktı; hatta bu hafta kendi sahanda oynayacağın Gençlerbirliği maçında bile. Zira, “aldığın adamlar ve kurduğun kadro”, hatta ocakta gelecek Asamoah başta “3’lü defans kurgusu” içindi. 

Biliyordun ki, “bu taktikle oynanacak maçlarda sistem oturana kadar beraberlikler, hatta yenilgiler olabilirdi” ama sonunda ortaya “son yılların en iyi Galatasaray’ı çıkacaktı” ve büyük ihtimalle “şampiyonluğa da uzanacaktı. Trabzonspor maçı, “4’lü defans yaygaralarının ve savunucularının da hezimetidir” ve elbette “taviz veren” senin de!.. 
Ben, “gideceksen”, savaşarak gitmeni beklerdim; sen teslim oldun; Galatasaray “teslim olan” bir komutanla bu mücadeleyi kazanamaz; bırak ve git Tudor!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.