Dört dörtlük Galatasaray!..

A -
A +

“Karabükspor’dan Galatasaray’a gelen” Igor Tudor, “Galatasaray ve Galatasaray Futbol Takımı için” Trabzonspor mağlubiyeti gecesi ölmüştü.
“3’lü defans, 4’lü defans mücadelesinde” kum torbasına çevrilmiş, infaz için ipi hazırlanmış, basınının ve sonunda da başkan ve yönetiminin baskılarına dayanamayarak taviz üstüne taviz verirken, sehpaya çıktığını fark edememiş ve “o mağlubiyet” ayaklarının altındaki kapağı çekmişti. 
O geceye kadar yazılarımda destek verdiğim, inandığım, güvendiğim Tudor için, maçtan iki gün sonraki yazımda, “Bu iş bitti, artık yönetiminden de destek ve koruma alamadığı için basında da, camia içinde de şamar oğlanına çevrilen, inandığı doğrular için verdiği mücadeleden vazgeçerek taviz veren, bu yüzden futbolcularının da güvenini kaybeden Tudor’dan Galatasaray’a hayır gelmez. Yönetim zaman kaybetmemeli ve hemen Tudor’un yerine Galatasaray takımını yönetecek ehliyette bir hoca getirmeli” şeklindeki özetlenecek görüşümü açık açık yazmıştım.
Nitekim “öldüğünü fark etmeyen” ve de “taviz vererek hayata tutunacağını zanneden” Tudor, Beşiktaş maçı sonrası morga kaldırıldı ve şimdi, devre arasına gün verilerek “gömülmeyi” bekliyor; yazık oldu. Ne diyeyim; “Mekânı, ‘başarılı olacağı, doğrularını uygulayacağı’ bir başka takım olsun!..”
ÖZBEK NE YAPMALI?.. 
Aslında, “Başkan gibi bir başkan”, daha Trabzonspor mağlubiyeti sonrası, “B Planını devreye sokar” ve “Başakşehir ve Beşiktaş maçlarına yeni bir hoca ile girerek”, Galatasaray takımını da, Igor Tudor’u da bu hâle düşürmezdi!..
“Florya’dan sorumlu futbol yöneticisi”, eğer “gerçekten futbol yöneticisi olsa” idi; Tudor ile beraber ve hatta “ondan daha fazla” takımda “güven kaybetme, dağılma, düşme olduğunu” fark eder, “çarenin hemen yeni bir hocayı getirmek olduğunu görür” ve başkan ile yönetimini de ikna ederdi.
Beşiktaş maçındaki “büyük ezilmede”, çok açıktır ki, Igor Tudor’un yüzde 99 payı varsa, “aynı ölçüler” ile başkan ve yönetiminin yüzde 100, Florya’daki futbol sorumlusunun yüzde 101 ve futbolcuların da yüzde 101 payları vardı.
Sadece “Muslera, daha ilk yarıda göğsünden sektirdiği top ile”, ikinci yarıda olacakların sinyalini vermiş, Denayer ve Feghouli hariç, Beşiktaş maçında sahada “fark edilebilecek” bir tane Galatasaraylı futbolcuyu tribünlerde de, ekran başlarında da gören olmamıştı; “neden ?” 
Cevap ver, Florya’nın sorumlusu arkadaş, cevap ver; “takım bu hâle gelirken” nasıl fark edemezsin; yoksa Florya’ya “uyumak için” mi gidiyordun?..
“Vur abalıya” misali, bulunmuş bir kum torbası, herkes vuruyor da vuruyor ve de böylece “hâlâ ocak ayı arasını bekleyen” ve ataletin zirvesine ulaşan “sorumlular” sütre gerisine saklanma fırsatını buluyor. İki maç sonra Beşiktaş’ın da, Fenerbahçe’nin de, Kayserispor’un da arkasına düşülürse, ne olacak?..
Ne olacağı ortada; bir; Başkan Dursun Özbek’in “Beşiktaş’a yenilse de, Tudor kalacak” sözü tutulmuş olacak, iki; olan Galatasaray’a olacak; üç; İgor Tudor ile beraber Galatasaray futbol takımını “dıştan ve içten yıkmak isteyenlerin” bayramı olacak ve dört, sıra “kendi edip, kendi bulan” Galatasaray yönetimine gelecek; daha ne olsun; yetmez mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.