Bükemediğiniz eli öpün!..

A -
A +

“Galatasaray için” terazisinin bir kefesine Fatih Terim’i koyun, öteki kefesine de Ünal Aysal’ı ve de “terazinin dengelenmesi için” ne yapılması gerek, iyi düşünün!..
Aysal, bilinçaltına yerleşen “Terim kompleksi” sebebiyle, Divan Kurulu’nda sarf ettiği “O bizim maaşlı çalışanımız” sözünden beri hâlâ Terim ile uğraşıyor, son olarak “TRT ekranlarını” kullandı. Terim ona “olgunluk” aşılı ve de “yüzünü kızartacak” bir cevap verdi, sonra da Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in açıklaması, tam bir “nakavt kroşesi” oldu!..
Bir yanda “gelip geçen”, pardon “kaçıp giden” bir başkan, öte yanda Galatasaray için “sporcu, teknik adam ve kulüp üyesi, Divan Kurulu üyesi olarak ömür tüketen bir anıt adam”; Aysal kaç yıllık Galatasaraylı, Fatih Terim kaç yılın Galatasaraylısı; farkı fark etmek gerek!..
Ünal Aysal’ın tabiri ile “kulübün maaşlı çalışanı” olan biri “zor durumda olan” basketbolcuların sahaya çıkması için gecenin bir saatinde “cebinden para gönderiyor”, ülkenin o zaman en zengin 51’inci adamı olan öteki “şirketlerinden birini”, basketbol şubesine sponsor yapmayarak “bugünlere doğru gelen” taşlı yola çile parkeleri döşüyor!..
Evet, “farkı fark etmek” ve de “seçimlere birkaç gün kala”, acaba “Bayram değil, seyran değil eniştemiz neden sahneye çıkıyor” ve de Terim’le, Özbek’le TRT ekranlarında “hesaplaşmak’ istiyor” sorusuna cevap aramak gerek!..
Yoksa, Terim-Özbek beraberliği “gizli yürütülen bazı senaryoları” çöpe attığı için mi; elin ağzı torba değil ki, büzesin; “kulislerde kulaklara fısıldananlar” bir türlü bitmek bilmiyor!..
Bakınız, “boynuz kulağı geçti” tabirine uygun bir tablo var, ortada; “Ünal Aysal’ın listesiyle Galatasaray sahnesine çıkan” Dursun Özbek, başkanlığa seçildiğinden beri, Faruk Süren’inden Ünal Aysal’ına, Duygun Yarsuvat’ından, Fatih Altaylı’sına, Hayrettin Kozak’ından, İnan Kıraç’ına kadar  “ünlü-ünsüz” ne kadar karşı çıkanı, muhalifi varsa, hepsine “selam çaktı” ve işine baktı; “3 yıl daha istiyorum, alacağım ve yoluma devam edeceğim. Artık sizlerin zamanı geçti; Dursun, durmayacak” dedi.
“Durabilirdi, durdurulabilirdi” ama son anda öyle bir köşe döndü ki, muhaliflerinin son umutlarını da bitirdi; artık Fatih Terim’le kol kola, şampiyonluk yolundaydı!..
Mustafa Cengiz önünü kesebilir mi; “inanılmazı ve olamazı” gerçekleştirirse, ancak o zaman “kesebilir”; hâlbuki kesebilirdi. “Muhalefet etmeyi” bilmeyen, “muhalefetin neyi, nasıl yapması gerektiğini” de bilmeyen ve de “şekersiz, buğdaysız aşure görüntüsü veren”, bu yüzden “Mustafa Cengiz’in arkasında ya da yanında olmayı bile beceremeyen” cephe, “kendi önünü” kesince, seçimli olağanüstü genel kurul, “oldubitti” hâline geldi.
Çok açık ki, “su üstü gösterisi yapanlar”, sessiz ve derinden giden Özbek’i “3 yıl daha Galatasaray’ın başında bırakmak için” ellerinden geleni yaptılar; tekrarlıyorum; hiç Özbek’i suçlamasınlar; aynalarına baksınlar; “Galatasaray adına bu çok acı tablonun sorumlularını orada görecekler!..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.